• Haberler
  • Memur
  • 20 maddede akademisyenlerin mali haklarına ilişkin sorunlar

20 maddede akademisyenlerin mali haklarına ilişkin sorunlar

Akademisyen maaşlarının düşük olması, mesleğin cazibesini kaybetmesine ve nitelikli öğretim elemanlarının farklı alanlara yönelmesine neden oluyor.   Türkiye'deki akademisyenler, yüksek ders yükü nedeniyle bilimsel araştırmalar yapacak zaman bulamıyor ve uluslararası rekabette geri kalıyor.

Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Eğitim-Bir-Sen’in raporu ücretlerin akademisyenlik mesleğini cazip olmaktan çıkardığını ortaya koyuyor.

Eğitim-Bir-Sen’e bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’deki akademisyenlerin mali hakları ve karşılaştıkları zorluklara dair önemli tespitler sunuyor. "Akademisyenlerin Mali Hakları Tespitler ve Talepler" başlıklı raporda, akademisyen maaşlarının yetersizliği ve bu durumun mesleğin cazibesini kaybetmesine neden olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, uluslararası düzeyde meslektaşlarıyla karşılaştırıldığında Türkiye'deki akademisyenlerin maaşlarının oldukça düşük olduğu belirtiliyor.

20 başlıkta akademisyenlerin mali sorunları

MEMUR5.COM editörü rapordaki tespit ve önerileri 20 başlıkta derledi.

1. Düşük Ücretler:Akademisyen maaşlarının yetersizliği, mesleği cazip olmaktan çıkarıyor ve nitelikli akademisyenlerin farklı iş alanlarına yönelmesine neden oluyor.
2. Uluslararası Karşılaştırmalar:Türkiye'deki akademisyen maaşları, uluslararası meslektaşlarına göre düşük kalıyor, bu da akademik kariyerin tercih edilmesini zorlaştırıyor.
3. Yüksek Ders Yükü:Akademisyenlerin haftalık ders yükü, bilimsel çalışmalara zaman ayırmalarını engelliyor, bu durum üniversitelerde araştırma kalitesini düşürüyor.
4. Ek Ders Sorunu:Ek ders ücretleri, akademisyenlerin bilimsel çalışmalara ayıracak zaman bulamamalarına neden oluyor.
5. Ücret Eşitsizliği:Fakülteler arasında ek ders, ikinci öğretim ve döner sermaye gibi uygulamalar nedeniyle haksız ücret eşitsizlikleri doğuyor.
6. Jüri Görev Ücretleri:Jüri görevleri karşılığında ödenen ücretler, yapılan işin niteliği ve önemi göz önüne alındığında yetersiz kalıyor.
7. Akademik Teşvik:Akademik teşvik ödeneği hesaplamalarında bazı faaliyetlerin kapsam dışı bırakılması, hak kayıplarına neden oluyor.
8. Kadro Problemleri:Doktora sonrası kadro alamayan akademisyenler, mesleki gelişimlerinde engellerle karşılaşıyor.
9. Araştırma Görevlisi Hakları:Araştırma görevlilerinin derece ilerlemesi sınırlı, bu durum akademik motivasyonu düşürüyor.
10. Yeşil Pasaport:Araştırma görevlilerinin yeşil pasaport hakkı yok, bu da uluslararası akademik etkinliklere katılımlarını zorlaştırıyor.
11. Ödenek Eksikliği:Geliştirme ödenekleri sınırlı, bu da akademisyenler arasında eşitsizlik yaratıyor.
12. Uygulamalı Dersler:Uygulamalı birimlerde görev yapan öğretim görevlilerine ders yükü ve ders ücreti ödenmemesi, maddi kayıplara yol açıyor.
13. Ekonomik Kaygılar:Düşük maaşlar, akademisyenlerin bilimsel çalışmalara ve derslere odaklanmasını zorlaştırıyor.
14. Ücret Politikaları:Türkiye’deki ücret politikaları, akademisyenlik mesleğini giderek daha az cazip hale getiriyor.
15. Üniversitelerde Mali Kısıtlamalar:Üniversitelerde mali kısıtlamalar, akademik üretkenliği ve eğitim kalitesini olumsuz etkiliyor.
16. Ders Yükü Düzenlemesi:Haftalık ders yükünün gelişmiş ülkelerdeki seviyelere çekilmesi öneriliyor.
17. Bilimsel Etkinliklere Katılım:Akademisyenlerin bilimsel etkinliklere katılımı, yeterli destek görmediği için kısıtlanıyor.
18. Akademik Üretkenlik:Düşük maaşlar ve yüksek ders yükü, üniversitelerdeki bilimsel üretkenliği ve kaliteyi düşürüyor.
19. Ar-Ge Yatırımları:Türkiye’nin Ar-Ge yatırımları, gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında yetersiz kalıyor, bu durum üniversitelerin gelişimini olumsuz etkiliyor.
20. Küresel Rekabet:Akademik kadroların yetersizliği ve maddi sorunlar, Türkiye'nin uluslararası alanda rekabet edebilirliğini azaltıyor.

Öneriler

Eğitim-Bir-Sen’in raporunun "Öneriler" bölümü ise şöyle:
"Öğretim elemanları, “eşit işe eşit ücret” uygulamasında en fazla ihmal edilen kesim olarak, ücretleri değişmeyen nadir meslek gruplarından biri olmuştur. Bu durum, üniversite camiasında ve duyarlı kamuoyunda, çalışma hayatındaki adalete olan güveni ciddi ölçüde zedelemektedir. Ayrıca, bu şartlar altında yaşayan öğretim elemanları/ akademisyenler, ciddi ölçüde itibar kaybına uğramaktadır. Aslında kültürel ve ilmi çalışmalara, bilim adamlarına önem veren bir anlayışın hâkim olduğu günümüzde, öğretim elemanlarının mali haklara ilişkin sorunlarının çözümüne ilişkin gecikme kayda değerdir. Bu durum, akademik camiaya ve üniversitelere yönelik bir rezerv tereddüdünün oluşmasına da zemin oluşturmaktadır. Yükseköğretimdeki akademik personelin, Türkiye’nin uluslararası alanda bilimsel yayın, patent, proje, vb. katma değeri yüksek ürün veya hizmet üretme noktasında rekabet gücünü artırdığı göz önünde bulundurulursa, muhataplarımızın aynı zamanda talebimiz olan aşağıdaki önerilerimizi ve buna bağlı hak kayıplarının telafisi noktasında maaş artışlarını dikkate almasını umuyoruz. Böyle bir girişim, yıllardır adalet bekleyen sadece öğretim elemanlarını memnun etmeyecek, aynı zamanda diğer kurumlara hatta ülkelere giden nitelikli insan kaynağının da devlet üniversitelerinde çalışmalarını teşvik edecektir. 

Akademisyen maaşlarında iyileştirilme yapılması gerekmektedir. 2013 yılında devlet yüksek öğretim kurumlarında toplamda 122 bin 337 öğretim elemanı bulunurken; 2021 yılına gelindiğinde 155 bin 634 ile en yüksek sayıya ulaşıldığı; 2022 yılında ise bir miktar düşüş ile 154 bin 981 olduğu görülmektedir. 2022/23 öğretim yılı itibarıyla 83 bin 532 öğretim üyesi, 30 bin 64 öğretim görevlisi, ve 41 bin 385 araştırma görevlisi bulunmaktadır. Uluslararası göstergeler incelendiğinde Türkiye yükseköğretim sisteminin önemli düzeyde öğretim elemanı ihtiyacının olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna ilaveten bazı meslek gruplarının aldıkları maaşlar çeşitli göstergeler oluşturularak analiz edilmiş ve akademik personel maaşlarının asgari ücret karşısında görece diğer unvanlara göre daha fazla eridiği; 2023 yılında maaş/ KBMG oranları incelendiğinde akademik personelin 2003 yılından 2023 yılına görece maaş artışlarının diğer unvandakilere göre daha az olduğu; reel maaş artışlarında ve maaş artış oranlarında da akademik personelin diğer unvandakilere göre görece düşüklüğü tespit edilmiştir. Dolayısıyla hem tespit edilen hak kayıplarının telafisi hem de akademik alanda personelin ihtiyaçlarını karşılaması ve aynı zamanda akademik faaliyetlerde bulunarak ülkenin ekonomik ve toplumsal kalkınmasına katkıda bulunmaları için akademisyen maaşlarının yeniden güncellenerek yükseltilmesi gerekmektedir. Akademisyenlerin başlangıç maaşları artırılarak akademisyenlik mesleği cazip hale getirilmelidir. 2022 yılında araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi sayılarına bakıldığında, araştırma görevlisi sayısının 2013 yılındaki sayıya gerilediği, öğretim görevlisinin de 2019 yılı sayısına gerilediği görülmektedir. Akademik süreçte akademisyenliğin başlangıcı olarak görülen özellikle araştırma görevlisi kadrosunda yaşanan bu düşüşün sebepleri araştırılmalı ve Türkiye Yüzyılı vizyonu kapsamında akademik alandaki genişlemenin devam etmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Buna ilaveten akademisyenlerin başlangıç maaşlarının artırılarak akademisyenliğin cazip kılınması gerekmektedir. Akademisyenlik mesleğinde deneyim ve kıdem arttıkça maaş artışları da daha fazla olmalıdır. Dünyada maaş verilerine bakıldığında akademisyenlik mesleğinde deneyimin önemli bir kriter olduğu görülmektedir. Almanya’da, Amerika’da, İngiltere’de ve Fransa’da akademik personelin sahip olduğu deneyim üzerinden maaşları da değişmektedir. Türkiye’de unvanlar içerisinde kıdemler arasındaki maaş farklılıklarının diğer ülkelere göre az olduğu görülmektedir. Bu nedenle Türkiye’de de akademisyenlik mesleğini icra edenlerin deneyim esaslı maaşlarının yeniden düzenlenmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir."

Tespit ve talepler

Raporun, "Tespit ve Talepler" bölümünde ise şunlar kaydediliyor:

"Yükseköğretim sistemi, yükseköğretime ve yükseköğretimin bileşenlerine yönelik bakış açısı, yükseköğrenimin beşeri sermayeye katkısı ve ülkenin ekonomik gelişimine ve kalkınmasına doğuracağı olumlu etkiler göz önüne alınarak şekillendirilmelidir. Bu doğrultuda üniversitelerimizin dünya üniversiteleriyle rekabet edebilmesi, bilimsel rekabette geri kalmaması, öğretim elemanlarının mali kaygılardan arındırılıp bilime odaklanmalarının sağlanması, üniversitelerimizin ürettikleriyle ülkemizin ilerlemesine katkı sunması için mali sorunların çözümünün önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu rapor, böyle bir bakış açısıyla, akademisyenlerin mali ve özlük haklar alanında yaşanan sorunları doğru ve yerinde tespiti ile bunlara yönelik makul ve mümkün çözüm önerileri getirmektedir. Bu doğrultuda sorunun, sadece belli bir grup kamu personeline daha fazla mali hak getirilmesi zaviyesinden değil, akademisyenlerin özlük hakları ve çalışma koşullarındaki iyileştirmelerin, bunların maliyetiyle kıyas dahi kabul etmeyecek olumlu geri dönüşler sağlayacak olması perspektifinden görülmesi zorunludur."

Bakmadan Geçme