Ankara Kalesi ziyaretçi akınına uğruyor
Türkiye'nin dört bir yanından gelen misafirler, Ankara Kalesi'nin maziyi yaşatan tarihi altyapısı ve farklı konsept kafeleriyle tam bir samimiyet ortamında ağırlanıyor.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen misafirler, Ankara Kalesi’nin maziyi yaşatan tarihi altyapısı ve farklı konsept kafeleriyle tam bir samimiyet ortamında ağırlanıyor.
Ankara’yı ayaklarının altına seren manzarasıyla Ankara Kalesi, Kaleiçi esnafının samimiyetiyle buluşuyor ve gezip görenlere unutulmaz anılar bırakıyor. Kale, Türkiye’nin dört bir yanından gelen misafirlerin yanı sıra farklı ülkelerden gelen turistlerin de en uğrak noktası olarak biliniyor. Ankara manzarasını kuş bakışı izleyerek fotoğraf çekilen vatandaşlar, Kaleiçi’nin eskiyi günümüze taşıyan sanat ve zanaatlarını fotoğraflayarak anı biriktiriyor.
Kaleiçi esnafından Taş Bebek Kafe işletmecisi Adem Önler, “İnsanlar geldiğinde şaşırıyorlar. Müşteri yoğunluğumuz oldukça fazla. Bebeklerimizi seviyorlar, şaşırıyorlar. İlk başta koleksiyondu, sonradan ticarete döktük. İnsanlar sevdikçe, buraya geldikçe ben de daha mutlu oluyorum. Ankara’da gezilecek fazla bir yer olmadığından insanlara bir kapı açıldı. Çok güzel tepkiler alıyoruz” dedi.
“İçeri girdiklerinde sanki çocuklarıyla karşılaşmış gibi tepki veriyorlar”
Taş Bebek Kafe çalışanı Okan Önler, “Taş Bebek Kafe’yi bir ’bebek müzesi’ olarak tanımlayabilirim. İnsanlar içeri girdiklerinde sanki çocuklarıyla karşılaşmış gibi tepki veriyorlar. Çok farklı bir yer, insanların çok ilgisini çekti. Bebeklerimiz hep yurt dışından gelme. Hepsi porselen. İnsanlar dükkanın içine girdiği zaman yüzleri gülüyor. Türkiye’nin hemen hemen her yerinden ziyaretçi akımına uğruyor” diye konuştu. Taş Bebek Kafe içinde aynı zamanda Bizans döneminden kalma saat kulesi içinde bir de çan bulunuyor.
Taş Bebek Kafe’nin emektar gözlemecisi Hatice teyze ise, samimiyeti ve elinin lezzetiyle ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor. Hatice teyze, ziyaretçilerin yaptığı gözlemeleri çok beğendiklerini ve ona ‘Anne’ diye hitap ettiklerini söyleyerek, “Burayı gelip dolaşıyorlar, geziyorlar. Buraya uğramayınca, yemek yemeyince, çayımızı içmeyince gitmiyorlar” ifadelerini kullandı.
Kale ziyaretçilerinden Selma Arslan, "Burayı teyzem vasıtasıyla buldum. Geçen sene gelmiştik gezmek amaçlı birer çay içtik. Bu ikinci gelişim. Sıcak, güzel davranıyorlar. Ankara doğumluyum ve Ankara’da yaşadığım için çok mutluyum. Herkese tavsiye edebilirim gelmelerini, görmelerini isterim” ifadelerini kullandı.
Bir diğer ziyaretçi Nevin Ayhan ise, “İki üç sene öncesinde doğal taş almaya geldik, kızımla şöyle bir dolaşalım dedik. Beyefendi ısrar etmişti çıkın bir görün diye. Çıktık, çok memnun kaldık. Devamlı da geliyoruz. Geçen sene kızımın doğum gününü burada kutlamıştık. Tavsiye ederim herkes gelsin görsün” diye konuştu.
“Bunları işleyerek desenlerini kendimiz veriyoruz”
Kale ziyaretçileri, Taş Bebek Kafe’nin hemen üst sokağında bakırcılık yapan Faruk İşliyar’ı ziyaret etmeden gitmiyorlar. Takribi 52-53 senedir bakırcılık yapan İşliyar, “1970 senesinden beri bakırcılık ile uğraşıyorum. Çocukluk zamanında geldim, bakır işlemeye başladım. Çıraklıktan beri bu işle uğraşıyorum. 52-53 seneden beri bu işle uğraşıyorum. Bu bakırlar Çorum’dan Kayseri’den Beypazarı’ndan geliyor. Bu bakırı işleyerek bu hale getiriyoruz. Bu hammaddesi, güğüm, helke hepsini yapıyoruz. Bunları işleyerek desenlerini kendimiz veriyoruz. Yalnız bunları aydınger kağıdı üzerine altına kopya kağıdı koyarak çiziyoruz” dedi.
“Geçmişi geleceğe taşıyan bir iş”
Kale çarşısının antikacıları da ziyaretçilerin en uğrak noktaları içinde yer alıyor. Asırlık antikalar hem sergileniyor hem de alıcılarını buluyor. Kale Çarşısı, Salman Sokak’ta bulunan Düven Antik Dekorasyon’un sahibi Hayati Erciyes, “Antikacılık çok derin bir kuyudur. Bilgi açısından çok geniş bilgilere sahip olsanız da hiçbir şey bilmemiş olursunuz. Antikacılık sanatı da her şeyi kapsar, içine alır. Eskiden yapılmış güzel sanat eserlerinin günümüzde değerlendirilmesi ve geleceğe aktarılması için yapılan bir işlemdir. Aslında bir nevi aracıdır. Geçmişi geleceğe taşıyan bir iştir. Genelde biz mobilya ve obje üzerine çalışıyoruz. Ve de saat, abajur, biblo üzerine çalıştığımız için bizim antikacılık dalımız diğer antikacılık dalına göre biraz farklıdır. Eskilik anlamına değil de biz genelde sanat anlamına bakıyoruz. Çok eski olması her şeyin kaliteli ve antika olduğunu göstermez” ifadelerini kullandı.