Asgari ücreti IMF ve diğer uluslararası kuruluşlar mı belirledi?
Uluslararası finans kuruluşları olan IMF, Moody's ve Deutsche Bank'ın Türkiye'deki 2025 yılı asgari ücret rakamının belirlenmesinde etkili olduğu ileri sürüldü.
Türkiye'de 2025 yılı için belirlenen asgari ücret, işçi temsilcileri ve sendikalar arasında büyük bir tartışmaya yol açtı. Aydınlık gazetesinin haberine göre,ş Uluslararası finans kuruluşları olan IMF, Moody's ve Deutsche Bank, Türkiye'deki asgari ücret artışının belirlenmesinde etkili oldu. Açıklanan 22 bin 104 TL'lik asgari ücret, hükümetin işçilerin taleplerini dikkate almadan uluslararası sermaye kuruluşlarının dayatmaları doğrultusunda belirlendiği eleştirilerine neden oldu.
Uluslararası Finans Kuruluşlarından Yüzde 30’luk Zam Dayatması
Uluslararası Para Fonu (IMF), Moody's ve Deutsche Bank, Türkiye'de yapılacak asgari ücret artışına ilişkin önerilerini, Türkiye ekonomisinin 2025 yılı enflasyon tahminlerine dayandırdı. IMF Türkiye Misyonu Başkanı Jim Walsh, ekim ayında yaptığı açıklamada, geçtiğimiz yılki oranda bir artış yapılmaması gerektiğini ve bunun yerine yoksul gruplara sosyal yardımların artırılması gerektiğini belirtmişti. Ancak, Moody's ve Deutsche Bank, Türkiye'nin 2025 yılı enflasyonunun yüzde 30 olacağı tahminini yaparak, asgari ücretin bu oranda artırılmasını önerdi.
Moody's, temmuz ayında yayımladığı raporda ücret artışlarının geçmiş enflasyona değil, gelecek enflasyon hedeflerine göre yapılmasını tavsiye etti. Bu öneri, hükümetin uluslararası finans kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda hareket etmesine neden oldu. IMF ve Deutsche Bank'tan gelen destek açıklamaları ise, asgari ücreti belirleme sürecinde dış baskıların etkisini net bir şekilde gözler önüne serdi.
Hükümetin Açıklamaları ve Tepkiler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, asgari ücrete yapılan artışı, “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık” şeklinde savunsa da, bu açıklamalar işçi sendikaları ve siyasi partiler tarafından tepkiyle karşılandı. Vatan Partisi Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu, asgari ücretin belirlenmesinin, Batı’ya teslimiyet politikalarının bir sonucu olduğunu ve işçilerin taleplerine kulak verilmediğini söyledi.
Topkurulu, Türkiye’deki çalışanların ciddi bir yoksullukla karşı karşıya olduğunu ve bunun, emperyalist güçlerin Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için kullandığı bir araç olabileceğini belirtti. Ayrıca, fiyatlama davranışındaki bozulmaların, özellikle büyük sermaye şirketlerinin fiyat artışlarıyla tetiklendiğini ve bu konuda hükümetin herhangi bir müdahalede bulunmadığını ifade etti.
TÜRK-İŞ: Komisyona Katılmayacağız
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücret artışıyla ilgili açıklamalar yaparak, komisyonun adil bir yapı olmadığını vurguladı. Atalay, "Adil olmayan bir komisyonda maalesef 50 sene durduk. Bu saatten sonra adil bir düzenleme yapılmadığı müddetçe bir daha biz TÜRK-İŞ olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na katılmayacağız" diyerek, asgari ücret belirleme sürecinde işçi temsilcilerinin etkisinin olmadığını belirtti.
Atalay, komisyonun yapısının antidemokratik olduğunu ve ücret artışlarının adil bir temele dayanmadığını dile getirdi. Ayrıca, her seferinde ücret artışlarının enflasyonu artıracağı gerekçesiyle karşılaşıldığını, oysa Türkiye’de enflasyonun asıl kaynağının özel sektör fiyatları olduğunu belirtti.
Komisyondaki Gazeteci: Rakamı Televizyondan Öğrendik
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda yer alan gazeteci Sezer Özseven, komisyondaki gelişmeleri ve sürecin şeffaf olmadığını anlattı. Özseven, komisyon üyelerinin dahi asgari ücretin ne kadar olduğunu televizyondan öğrendiğini ifade etti. “Komisyon üyesi olmamıza rağmen rakamı televizyonlardan öğrendik” diyen Özseven, komisyonda işçi temsilcilerinin katılımının zayıf olduğunu ve sürecin son dakika kararıyla hızla açıklanmasının, işçilere yönelik adaletsizlik yarattığını belirtti.
Sosyal ve Ekonomik Etkiler: İşçi Hareketleri Bekleniyor
İşçi temsilcilerinin tepkilerinin yanı sıra, sosyal medyada da büyük bir tartışma başlatıldı. Birçok kişi, asgari ücretin, açlık sınırının altında bir yaşam standardı sunduğunu ve bu ücretle geçinmenin mümkün olmadığını vurguladı. Özellikle 2025 yılı için belirlenen asgari ücretin, gerçek enflasyon oranlarının çok altında kalması, büyük işçi hareketlerinin gündeme gelmesine neden olabilir.
Topkurulu, hükümetin izlediği neoliberal politikalara devam etmesi durumunda, iktidarın uzun vadede yerinde duramayacağını ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin daha da derinleşebileceğini öngördü. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinin, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi sonuçlar doğurabileceği ve halkın artan hayat pahalılığı karşısında hükümete karşı daha fazla tepki gösterebileceği ifade ediliyor.