• Haberler
  • İşçi
  • Başkentteki 'Geçinemiyoruz' mitinginde Türk-İş'ten asgari ücret ültimatomu

Başkentteki 'Geçinemiyoruz' mitinginde Türk-İş'ten asgari ücret ültimatomu

Türk-İş'in mitinginde işçiler ve diğer emekçiler, vergide adalet ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi taleplerini haykırdı. Türk-İş Başkanı Atalay, aralıkta asgari ücret görüşmelerinin başlayacağını anımsatarak 'Orada 4 de işçi olacak. Onlar ne karar alırsa o karara harfiyen uyacağız.' dedi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) tarafından Ankara'da düzenlenen "Zordayız, Geçinemiyoruz" mitingi, başkentte Anadolu (Tandoğan) Meydanı'nda gerçekleşti. Mitinge, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'ın, hükümete verdiği "asgari ücret" ültimatomu damgasını vurdu. Atalay, aralıkta asgari ücret görüşmelerinin başlayacağını anımsatarak "Orada 4 de işçi olacak. Onlar ne karar alırsa o karara harfiyen uyacağız." ifadesini kullandı.

Emekçiler 81 ilden 2 bin otobüsle başkente akın etti. Türkiye'nin dört bir yanından gelen binlerce işçi, ağır vergi yükü, artan hayat pahalılığı ve kötüleşen yaşam şartlarına karşı taleplerini dile getirmek için bir araya geldi. Mitingde, Türk-İş’e bağlı sendikaların yanı sıra çok sayıda sivil toplum kuruluşu, milletvekilleri ve siyasi partiler de yer aldı.

 "Ağır Ekonomik Koşullar ve Vergide Adaletsizlik"

Türk-İş’in düzenlediği mitinge katılan işçiler, vergide adaletin sağlanması, maaşların iyileştirilmesi ve çalışma şartlarının düzeltilmesi talebinde bulundu. “Ağır vergi yükü kaldırılsın”, “Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz”, “İşçiler yine vergi şampiyonu”, “Kamu işçisi çözüm istiyor”, “Verilen sözler tutulmalı” gibi dövizler taşıyan işçiler, sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Vergide adalet istiyoruz” gibi sloganlar attı. Ayrıca, taşeron işçilerin kadroya alınması, kamu işçilerinin haklarının korunması ve toplu sözleşme süreçlerindeki taleplerin dikkate alınması gerektiği vurgulandı.

Mitingde sunuculuğu üstlenen Türk-İş İstanbul Temsilcisi Halil Baki Erdal, işçilerin seslerini duyurmak için bu mitingde toplandıklarını ifade ederek, “Bizi görmeyenlere, bizi duymayanlara karşı ‘biz buradayız’ demek için geldik. Kimseden sadaka istemiyoruz, sadece hakkımızı istiyoruz. Türkiye’de çalışma saati ortalaması 65 saat, dünyada ise bu süre 45 saat. Bu kadar uzun çalışma süresi ve düşük ücretle yaşam mücadelesi vermek zorundayız” diyerek ekonomik şartların ağırlığından bahsetti.

Erdal, miting sırasında son dönemde artan kadın cinayetlerine de değinerek, “Kadın cinayetlerine ‘yeter artık’ diyoruz. Lafa gelince ‘kadına el kalkmaz’ deniliyor ama kadın cinayetleri bir türlü bitmiyor. Çocuk cinayetlerine de dur diyoruz” diyerek toplumsal sorunlara dikkat çekti. İş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçiler ve Mustafa Kemal Atatürk için saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı okundu.

Ergün Atalay'ın konuşması

Mitingin en önemli konuşmasını yapan Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, işçilerin ekonomik sorunlarının giderek derinleştiğini belirterek, hükümete sert eleştirilerde bulundu. Atalay, "Bu alandan hükümete, ülkeyi yönetenlere tekrar sesleniyorum. Bizi yok saymayın. Biz bu ülkenin yüzde 60'ıyız. Biz sizin oy makineniz değiliz. Ayağınızı denk alın. Biz her defasında sandığa gidip size oy vermek zorunda değiliz" ifadelerini kullanarak, işçilerin hükümete duyduğu tepkiyi dile getirdi. Atalay, vergi yükü ve yaşam şartlarının düzeltilmesi gerektiğini vurgulayarak, hükümetin bu konularda adım atmaması durumunda mücadeleye devam edeceklerini belirtti.

Atalay’ın konuşmasında dikkat çeken bir diğer nokta, Türkiye’de özelleştirme politikalarına yönelik eleştirileriydi. “Bu ülke ne çektiyse özelleştirmeden çekti ama hala her yeri özelleştirmeye devam ediyorlar” diyen Atalay, özellikle kamu kurumlarındaki özelleştirme süreçlerinin işçilerin haklarını zayıflattığını ifade etti.

Ergün Atalay, hükümete ve TBMM'ye seslenerek, işçilerin taleplerini dikkate almayan bir sistemin sürdürülemez olduğunu vurguladı. Atalay, önümüzdeki günlerde meclise 70 sayfalık bir metin sunacaklarını ve vergi sistemindeki adaletsizliklerin düzeltilmesi gerektiğini belirterek, bu konuda mücadeleye devam edeceklerini açıkladı. 

Aralık ayında asgari ücret görüşmelerinin başlayacağını anımsatan Atalay, "Orada 4 de işçi olacak. Onlar ne karar alırsa o karara harfiyen uyacağız." diye konuştu.

Atalay, burada yaptığı konuşmada işçilerin ağır vergi yükü nedeniyle ocak ayında aldığı ücreti nisan ayında, nisan ayında aldığı ücreti temmuz ayında, temmuz ayında aldığı ücreti ise aralık ayında alamadığını söyledi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe maratonunun gelecek hafta başlayacağının altını çizen Atalay şöyle devam etti:

"Vergi konusunda çalışanlar lehine düzenleme yapılmasını istiyoruz. Bundan 40 yıl önce ilk vergi dilimi asgari ücretin 14 katıydı. Şu anda 110 bin lira. Bir an evvel yüzde 15'e sabitlesinler.
Vergide adalet istiyoruz. Kamu işçileri, ücret konusunda örnek ve öncüydü. Son 6 ayda kamuda ücretler asgari ücret seviyesine düştü.
Kamu Çerçeve Protokolü kapsamında sözleşme tarihi ocak ayında olanlara yüzde 24, mart ayında olanlara yüzde 18 zam yapılması kabul edilebilir değil.
Ülkeyi yönetenler aradaki farkı, işçiler lehine kapatmak zorunda.
İş yerlerimizde huzurumuz yok, evlerimizde huzurumuz yok. Bu ücretlerle bırakın bir ay, bir hafta geçinmek bile zor."

TÜİK'in açıkladığı enflasyon verilerinin pazara, markete uymadığını işaret eden Atalay, bu durumun kabul edilebilir olmadığını ve denetlenmesi gerektiğini söyledi.

Atalay, Aralık ayında asgari ücret görüşmelerinin başlayacağını anımsatan Atalay, "Orada 4 de işçi olacak. Orada ne karar alıyorlarsa harfiyen ona uyacağız. Geçen yıl geldiler, '18 bin olsun, yılda iki kez olsun', dediler, aynısını ülkeyi yönetenlerin önüne koyduk. Aynısını bu yıl yapacağız. Onlar ne karar alırsa o karara harfiyen uyacağız." dedi.

Türk İş Başkanı, sendikalara üye olan işçilerin bazı işverenler tarafından işten çıkartıldığına dikkati çekerek şunları kaydetti:

 

"Ülkeyi yönetenlere sesleniyorum; öyle bir kanun çıkarın ki işçinin lehine olsun. Bizi işverenlerin merhametine bırakmayın. Yüzde 90'ı merhametsiz davranıyor. Ülkede maalesef çok olumsuz tablo var. Bir yandan çocukları öldürenler, diğer yandan at, eşek kesenler var. Bu merhametsizlerle ilgili yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Bu işleri yapanlara daha ağır cezalar verilmeli, bunlar boykot edilmeli."

Atalay, 2024 yılında emekli olan ya da olacaklar ile 2025 yılında emekli olacakların emekli aylıkları arasında yüzde 30-35 düzeyinde fark oluşacağına dikkati çekerek, "Bu farkı kabul etmek mümkün değil. Bundan çok sayıda işçi etkileniyor. Savunma sanayinde, enerji, kara yollarında tecrübeli bu işçileri emekli ederseniz, silah da yapamazsınız, enerjiyle ilgili çalışmalar da yapamazsınız." ifadesini kullandı.

Katılımcıların tepkileri

Miting sırasında işçilerin farklı alanlardan talepleri dile getirildi. İlk olarak taşeron işçiler adına söz alan Tuncay Tümoğlu, kamuda kadroya alınmayan taşeron işçilerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Tümoğlu, “Kamuda kadroya alınmayan pek çok taşeron işçi hala düşük ücret ve kötü şartlar altında çalışmaya devam ediyor. Yetkililerin bu sorunu görmezden gelmesi kabul edilemez. Aynı işyerinde yan yana çalışan iki işçi arasında büyük ücret farkları var ve taşeron işçilerin özlük hakları çok sınırlı” dedi.

Emekli işçiler adına konuşan Emekliler Derneği’nden İbrahim Karaer ise emeklilerin yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekti. Karaer, “Emekli aylıkları hızla eriyor. Milyonlarca emekli ay sonunu getiremez hale geldi. Çarşı-pazar fiyatları, TÜİK verilerine uymuyor. Emekliler, sağlık harcamalarını bile karşılayamıyor” diyerek emeklilerin yaşadığı ekonomik zorlukları dile getirdi.

Asgari ücretliler adına konuşan Yol-İş Sendikası’ndan Durmuş Öztürk de asgari ücretle geçinmenin neredeyse imkansız hale geldiğini belirtti. Öztürk, “Ben bu ülkede asgari ücretle çalışan milyonlarca işçiden biriyim. 17 bin lira ile ev mi geçindirelim, çocuk mu okutalım? Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Çığlığımızı duyun, geçinemiyoruz” diyerek hükümete seslendi.

İşçi Şükran Tuncay Şenol, kadınların iş gücünde maruz kaldığı zorlukları ve kadın cinayetlerinin artan oranını dile getirdi. Şenol, “Vergide adaletsizliğin son bulmasını istiyoruz. Kadınlar olarak tüm alanlarda güven içinde yaşamak istiyoruz. Kadın cinayetlerine son verilmesini talep ediyoruz. Kadınlar güçlüdür, bu yüzden mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” ifadeleriyle kadın işçilerin taleplerini öne çıkardı.

Miting boyunca işçiler, iş yerlerinde yaşadıkları mobbing, düşük maaşlar, ağır çalışma koşulları ve artan vergi yüküne dikkat çekti. İşçi Remzi Evren, “Kazancımızın büyük bir kısmı vergiye gidiyor. Uyandığımız andan yattığımız saate kadar vergi ödüyoruz. Emek aleyhine olan bu vergi politikası düzeltilsin istiyoruz” diyerek hükümete vergi politikalarını gözden geçirme çağrısında bulundu.

 

Bakmadan Geçme