• Haberler
  • İşçi
  • Böyle olur sendika ağalarının seçimi: Renault işçilerine kayyum mu?

Böyle olur sendika ağalarının seçimi: Renault işçilerine kayyum mu?

Renault işçileri, sendikal değişim için delege seçimlerinde çoğunluğu sağladı ancak örgütsüzlük ve dağınıklık nedeniyle şube yönetimini değiştiremedi. Fabrika yönetimi ve sendikal bürokrasi, işçilerin tepkisini etkisizleştirerek kayyım atamasına zemin hazırladı.

Bursa’da Renault işçileri, mevcut sendikal yapıyı değiştirme arzusuyla delege seçimlerinde büyük bir çoğunluk sağladı. Ancak, sendikal anlamda istenen değişikliklerin gerçekleşmesi, örgütsüzlük ve dağınıklık gibi yapısal sorunlar nedeniyle mümkün olamadı. İşçilerin büyük bir bölümü, Türk Metal Sendikası ve şube yönetiminin sürdürdüğü anlayıştan memnun olmasalar da, sendikal bürokrasi ve fabrika yönetiminin etkisi, bu değişimin gerçekleşmesini engelledi. Konuyu ana sayfasına taşıyan Evrensel gazetesine göre, bu durum, sadece fabrika içindeki bir mücadele olmanın ötesine geçerek, Türkiye’nin genel siyasi ortamındaki güç ve iktidar ilişkileriyle de paralellik gösteriyor.

Delege Seçimindeki Tepkiler

Türk Metal Bursa Emek Şubesi 3. Olağan Genel Kurulu, sendikal yapının genel merkezi tarafından belirlenen tek listeyle yapıldı. Renault Genel Müdürü’nün katıldığı kurultayda, Türk Metal Genel Merkezinin belirlediği Zafer Bozok şube başkanı olarak atandı. Renault işçileri, bu yönetim anlayışından memnun olmasalar da, delege seçimlerinde çoğunluğu elde etmelerine rağmen, bu çoğunluğun şube yönetimini değiştirme gücüne dönüşmemesi, fabrikadaki içsel örgütsüzlüğün ve dağınıklığın bir sonucuydu. İşçiler, delege seçimlerini kazanmanın yeterli olacağını ve bu sayede yönetim değişikliği sağlayabileceklerini düşündüler. Ancak yalnızca delegeleri seçmiş olmak ve delege çoğunluğunu sağlamak, şube başkanını değiştirmeye yetmedi.

Türk Metal ve Fabrika Yönetiminin Müdahalesi

Fabrika yönetimi ve sendikal bürokrasi, işçilerin isyanını “Genel merkezin belirleyeceği isim” söylemiyle etkisiz hale getirdi. İşçiler, seçim sonrası delege olarak seçtikleri isimlerle şube yönetimini belirlemeyi beklerken, fabrikanın üst düzey yöneticileri, işçilerin arasında oluşturdukları aktörlerle, sürekli olarak “Zafer Bozok” ismini ve “Şubeyi genel merkez belirleyecek” söylemini yayarak, işçileri bu çizgiye çekmeye çalıştılar. Delege seçimlerinin ardından, işçiler sormaya başladılar: "Oyumuzu kullandık, delegeleri seçtik, daha ne yapalım?" Bu sorular, işçilerin büyük bir hayal kırıklığına uğramalarına yol açtı. Aslında, işçilerin büyük bir kısmı, Türk Metal ve fabrika yönetiminin bu müdahalelerini ve genel merkezden gelen “belirli isim” seçme kararlarını beklemekten başka bir alternatif görmediler.

Örgütsüzlük ve Dağınıklık

Fabrika yönetiminin ve sendikal bürokrasinin bu güçlü müdahaleleri, işçilerin tepkisinin örgütlü bir güce dönüşmesine engel oldu. Delege seçimlerinde, işçiler herhangi bir müdahaleye uğramadan oy kullandılar ve kendi delegelerini seçtiler. Ancak seçim sonrası, işçilerin herhangi bir strateji ve örgütlenme planı olmadan, yalnızca “çoğunluğu sağlamak” gibi kısa vadeli bir hedefle hareket etmeleri, nihayetinde karşılarında birleşmiş bir sendikal bürokrasi ve fabrika yönetimi bulmalarına yol açtı. Çoğunluğu kazanan muhalif işçiler, bir araya gelerek ortak bir irade oluşturamadıkları için, bu örgütsüzlük, yönetim değişikliği hedefinin gerisinde kalmasına neden oldu.

Türk Metal Sendikası ve Kayyım Kararı

Sonuç olarak, Türk Metal Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Mesut Erdem, Bursa’ya gelerek açıkça Zafer Bozok ismini şube başkanı olarak önerdi. Bu müdahale, muhalif işçilerin büyük bir kısmının aslında değişim için çoğunluğu sağladığını fakat örgütlü bir irade oluşturamamış olmalarının bedelini ödediklerini gösteriyor. Kayyım atanması, sadece Renault fabrikasındaki bir mücadele değil, ülkenin genelindeki siyasi yapının, güç ilişkilerinin ve baskı ortamının da bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.

Mücadele ve Gelecek

Bugün Renault işçileri, yalnızca delege seçiminde çoğunluğu kazanmış olmalarına rağmen, şube yönetimini değiştirememiş durumda. Bu durum, işçilerin birlikte hareket etme ve örgütlü bir şekilde değişim yaratma noktasında eksiklik yaşadıklarını gösteriyor. Çoğunlukta olmalarına rağmen, dağılmış ve örgütsüz olan muhalif grup, karşılarında birleşmiş ve güçlü bir sendikal yapı ve fabrika yönetimi buldu. Bu dağınıklık ve örgütsüzlük, Türkiye’nin genel siyasi atmosferine benzer bir şekilde, güçsüz muhalefetin iktidara karşı etkin olamaması durumu yaratıyor.

Renault işçileri, ülkenin diğer işçileriyle ve halkla benzer ekonomik ve sosyal sorunları paylaşıyor. Ancak, sadece bu sorunları dile getirmek, çözüm için yeterli değil. İşçiler, sınıf kardeşleriyle birlikte örgütlenmek ve haklarını savunmak adına daha güçlü bir şekilde birleşmek zorundalar. Şu anki sendikal yapıdaki eksiklikler ve örgütsüzlük, sadece Renault fabrikasında değil, ülkedeki işçi hareketlerinin genel yapısında da gözlemlenen bir sorundur.

Sonuç olarak, Renault işçilerinin gelecekteki mücadelesi, sadece delege seçimlerinden daha fazlasını içeriyor. Bugün yaşananlar, sadece fabrika içindeki bir güç mücadelesi değil, aynı zamanda Türkiye'deki toplumsal ve siyasi yapının da bir yansıması olarak, işçilerin bir araya gelip, örgütlü bir iradeye sahip olamadığı sürece değişim yaratmalarının ne kadar zor olduğunu gözler önüne seriyor.

Bakmadan Geçme

Memur 5 - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
0546 560 34 80
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!