Büyük memur sendikaları sebep oldukları sorunu çözmek için fedakarlık yapmalıdır
Kamu personel rejimi alanındaki duayan isimlerden Ahmet Ünlü, Anayasa Mahkemesince iptal edilen toplu sözleşme ikramiyesini köşesine taşıdı. Ünlü, yazısında büyük memur sendikalarının üyeleri için nasıl bir fedakarlık yapmaları gerektiğini izah ediyor.
Büyük memur sendikalarının toplu sözleşme ikramiyesi sorununu çözmek için fedakarlık yapması gerekmiyor mu? Kamu personel rejimi alanındaki duayan isimlerden Ahmet Ünlü, Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen toplu sözleşme ikramiyesine ilişkin gelişmeleri ele aldı. Ünlü, büyük sendikaların üyeleri için nasıl bir fedakarlık yapmaları gerektiğini tartışmaya açtı. Ünlü'nün altını çizdiği üzere, Anayasa Mahkemesi'nin kararı, sendika üyesi memurlara ödenen toplu sözleşme ikramiyesi konusunda kritik bir döneme işaret ediyor. 15 Mart tarihli maaş bordrolarında bu kararın etkileri görüldü ve 2 milyondan fazla sendikalı personel hayal kırıklığına uğradı. Bu sorunun çözümü için yeni düzenlemelerin yapılması gerektiyor.
Ahmet Ünlü'nün yazısı şöyle:
Anayasa Mahkemesi 5.03.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Esas No: 2023/12, Karar No: 2024/12 No'lu kararı ile sendika üyesi memurlara ödenen toplu sözleşme ikramiyesiyle ilgili kritik bir karara imza attı. 15 Mart tarihli maaş bordrolarında AYM Kararının sonucu yansıdı. Böylece 2 milyonun üzerindeki sendikalı personel hayal kırıklığına uğradı. Bu yazımızda konuyu açıklamaya ve çözüm üretmeye çalışacağız.
AYM’NİN İPTAL ETTİĞİ DÜZENLEMEDE NELER YER ALIYOR?
Anayasa Mahkemesi 5.03.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Esas No: 2023/12, Karar No: 2024/12 No'lu kararı ile sendika üyesi memurlara ödenen toplu sözleşme ikramiyesi ile ilgili önemli bir karara imza attı. Karar esas itibarıyla eşitliğe aykırı bir düzenlemeyi iptal temeline dayanmaktadır.
Milyonlarca kamu görevlisini ilgilendiren bir düzenleme yapılırken çok boyutlu düşünülmesi gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor. İptale konu düzenleme ise adeta beni iptal et dercesine bağırıyordu. Özellikle küçük sendikalardan üye kaçışına zemin hazırlayan yüzde iki sınırı kabulü zor bir düzenlemeydi. Nitekim sendikaların ısrarla toplu sözleşme metinlerine koydurmaya çalıştığı dayanışma aidatı düzenlemesi de eşitlik ilkesine aykırılık içerdiği için Danıştay tarafından sürekli olarak iptal edilmekteydi. Dolayısıyla dayanışma aidatına yargının baktığı pencereden bakarak eşitlik ilkesine aykırı düzenlemelere kapı aralanmamalıydı. Ancak olan oldu ve şimdi ileriye bakmak ve bu soruna çözüm üretmek gerekiyor.
İptal edilen düzenleme 375 sayılı KHK›nin İkinci fıkrasının birinci cümlesidir. Yani 375 sayılı KHK’nin ek 4'üncü maddesinde yer alan; “Kamu görevlileri sendikasının kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde ikisini sendika üyesi kaydeden kamu görevlileri sendikalarına üye olup aylık veya ücretinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında aylık veya ücretleri ile birlikte toplu sözleşmeyle belirlenen tutarda toplu sözleşme ikramiyesi ödenir” cümlesi iptal edilmiştir. İptal sonucunda da toplu sözleşme ikramiyesi alan personel bu haktan mahrum kalmış sadece toplu sözleşme desteği alır hale gelmiştir.
Büyük sendikalar küçük sendika üyelerini sadece toplu sözleşme desteğine mahkum etmek isterken gelinen noktada kendi üyeleri de toplu sözleşme desteğine mahkum edilmiştir.
AYM KARARINA GÖRE TEKRAR TOPLU SÖZLEŞME IKRAMIYESI GETİRİLMESİ ZORLAŞTI
Anayasa Mahkemesi kararında toplu sözleşme ikramiyesi düzenlemesiyle ilgili önemli ifadelere yer verildiğini görüyoruz. Kararda öne çıkan en bariz ifadeler şunlardır:
1- Eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler yapılamaz.
2- Sendika üyesi olan ve olmayanlar arasında farklı düzenlemeler getirilemez.
3- Kamu görevlileri dolaylı yollarla da olsa sendika üyeliğine zorlanamazlar.
Kararın ilgili kısımlarına aşağıda yer vereceğiz.
Dava konusu kuralın gerekçesinde kamu çalışanlarının işveren karşısında dengeli bir toplu pazarlık süreci yürütebilmelerini temin edebilmek için daha güçlü bir kamu görevlileri sendikacılığı oluşmasına katkı sunulmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Öte yandan dava konusu kuralla üye sayısı belirli bir oranın üzerinde olması sebebiyle toplu sözleşme sürecine etkisi ve katkısı daha fazla olabilecek sendikaların üyelerine toplu sözleşme ikramiyesi alma hakkının tanındığı kabul edilebilirse de bu durum üye sayısı kuralda belirlenen oranın altında kalan sendikaların üyelerinin maddi nedenlerle üye sayısı kuralda belirtilen oranın üzerinde olan sendikalara üye olmaya yönelebilecek olmaları pahasına meşru görülemeyeceği açıktır. Üyelerinin menfaatlerini etkili bir şekilde savunan güçlü sendikaların ortaya çıkabilmesinin sendikalar arasında rekabetin sürmesine bağlı olduğu da ortadadır.
Kuralla kamu görevlileri sendikasının kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde ikisini üye kaydeden kamu görevlileri sendikalarına üye olma zorunluluğu öngörülmemiştir. Buna karşın toplu sözleşme ikramiyesinin sadece bu sendikalara üye olanlara ödeneceğinin öngörülmüş olmasının bu sendikalara üye olmaya zorlayıcı, dolayısıyla yeni sendikaların kurulabilmesini ve çalışanların dilediği sendikayı seçebilmesini fiilen engelleyici nitelik taşıdığı açıktır. Bu itibarla anayasal yönden objektif ve makul bir temele dayanmayan kuralın sendika hakkı bağlamında eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının negatif boyutu sendika üyesi olmayan çalışanları sendikaya üye olmaya doğrudan veya dolaylı olarak zorlayan düzenlemeler yapılmasını da yasaklamaktadır.
YAPILAN DÜZENLEMELER SENDİKA ÜYELİĞİNE DOLAYLI DA OLSA ZORLAYAMAZ
Devlet tarafından sendika üyesi çalışanlara, katlandıkları sendika aidatı külfetini telafi edecek tutarda veya bu tutara yakın birtakım mali imkânlar sağlanmasının çalışanları sendika üyesi olmaya zorlayıcı bir yönü bulunmamaktadır. Ancak sağlanan devlet yardımının sendika aidatı tutarını bariz bir biçimde aşması hâlinde bunun çalışanları sendikalara üye olmaya dolaylı olarak zorlayıcı bir boyuta ulaştığı söylenebilir.
Zira yüksek devlet yardımı, gerçekte sendikaya üye olmaya istekli ve niyetli olmayan kamu görevlilerini, sırf bu yardımdan yararlanmak amacıyla sendikalara üye olmaya yöneltebilecektir. Dava konusu kuralda düzenlenen toplu sözleşme ikramiyesinin miktarı gözetildiğinde kamu görevlilerini sendika üyesi olmaya dolaylı olarak zorlayıcı bir yönünün bulunduğu anlaşılan kuralın negatif sendika özgürlüğünü de ihlal ettiği değerlendirilmiştir.
Görüleceği üzere toplu sözleşme ikramiyesinin kamu görevlilerini sendika üyeliğine zorlayamayacağı ifade edilmektedir. Yani AYM sendika aidatı tutarında toplu sözleşme desteğini makul görürken aidatın çok üzerinde toplu sözleşme ikramiyesinin uygun olmadığını belirtiyor. Daha açık ifadeyle sendikalara üye olmayı teşvik edecek düzenlemelerin doğru olmadığını ve eşitlik ilkesini zedeleyeceğini ifade ediyor.
KÜÇÜK HESAPLAR BÜYÜK SORUNLARA YOL AÇABİLİYOR
İptal edilen kanuni düzenlemedeki yüzde iki barajı küçük sendikalara büyük bir darbe vurmuştu. Adeta küçük sendika üyelerinin büyük sendikalara geçmesi teşvik edilerek acımasız bir rekabet ortamı oluşturulmuştu. Başka bir anlatımla küçük sendikaların ortadan kalkmasına zemin hazırlanarak sendika üyesi kamu görevlilerinin tamamının büyük sendikalara üye olması teşvik edilmişti. Gelinen noktada ise iptal kararı sonucunda haksız düzenlemeye yol açan büyük sendikalara ciddi bir tepki oluşmuştur.
Bu nedenle yeni düzenleme yapılıncaya kadar büyük sendikaların en azından üye aidatlarını en fazla toplu sözleşme desteği kadar alması gerektiğini ve bu kadar fedakarlığı yapacak mali yapıda olduğunu düşünüyoruz. Bunun için de tüzüklerinde gerekli düzenlemeyi yapmalarını tavsiye ediyoruz. Bu tutar da 250*0,760871 = 190,22 TL’dir.
Sonuç olarak AYM kararı çerçevesinde yeni bir düzenleme yapılarak ortaya çıkan soruna çözüm üretilmesi gerekmektedir. Bazen bir musibet bin nasihatten evla olurmuş. AYM Kararının bir üye hariç bütün üyelerin ittifakıyla çıktığı düşünüldüğünde yeni yapılacak düzenlemenin çok dikkatli hazırlanması gerekmektedir.
Kaynak: Yeni Şafak