'Çekin elinizi kamu personelinin servisinden'
Tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan servis kısıtlamalarına tepkiler sürüyor.
Cumhuriyet yazarı Nergis Şimşek, son günlerde gündemi meşgul eden "Tasarruf Tedbirleri" adı altında kamu personelinin servis hakkında yapılan kısıntılara sert tepki gösterdi. Şimşek, köşe yazısında, "Çekin elinizi kamu personelinin servisinden!" diyerek yetkililere seslendi. Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan 2024/7 sayılı Genelge ile yürürlüğe giren tedbirlerin, özellikle "Personel Servisi Hizmetine İlişkin Giderler" başlığı altında kamu personelini ciddi şekilde mağdur ettiğini vurgulayan Şimşek, bu durumun ülke genelinde ekonomik krizin boyutlarını gösterdiğini belirtti.
Genelgeye göre, kamu kurumlarının harcamalarında tasarruf sağlanması amacıyla alınan tedbirlerden biri olan servis hizmetlerinin kısıtlanması, özellikle büyük şehirlerde yaşayan ve uzak mesafelerden işlerine ulaşımı zor olan kamu personelini olumsuz etkiliyor. Şimşek, bu durumun özellikle hamile ve çocuklu bayan kamu çalışanları için büyük zorluklar doğuracağına dikkati çekti. Ayrıca, cezaevleri, sağlık kurumları ve sosyal hizmetler gibi özel alanlarda çalışan personelin iş verimliliğinin düşeceği uyarısında bulundu.
Şimşek, bu tedbirlerin toplumun genel huzur ve kamu hizmetlerinin etkinliği açısından sorgulanması gerektiğini dile getirdi. Kamu personelinin servis hakkına getirilen bu kısıntıların yeniden gözden geçirilmesi ve uygulamanın kaldırılması çağrısında bulundu.
Nergis Şimşek'in yazısı
Çekin elinizi kamu personelinin servisinden!
"Genelgenin akabinde memurlar ve memur sendikaları tarafından da büyük tepkiyle karşılanan bu tedbir için iktidar maalesef hala geri adım atmadı. Bu konuda yaşanan büyük mağduriyeti iktidara hatırlatarak, bu tedbirin yeniden gözden geçirilmesini ve uygulamanın kaldırılmasını tüm kamu personelinin sesi olarak dile getirmek istiyorum." diyen Şimşek, kararın yanlışlığını tane tane anlattı.
"Tasarruf tedbirleri ile ilgili 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 17/5/2024 tarihli ve 32549 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Anılan Genelgede kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanıma ilişkin olarak alınan tedbirler 11 başlık altında açıklanmış olup, bu başlıklardan biri de “10-Personel Servisi Hizmetine İlişkin Giderler”dir.
Genelge ile talimatlandırılan ve uygulamaya koyulan tasarruf tedbirlerinden bazıları gerçekten kamuda had safhada olan israfın önlenmesi için gereklidir. Ancak, bazı tedbirler gerçekten sonuçları itibariyle büyük mağduriyetler yaratacağı gibi, atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmeyeceği cinsten tedbirler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri de “Personel Servisi Hizmetine İlişkin Giderlere” getirilen tasarruf tedbiridir. Genelgenin akabinde memurlar ve memur sendikaları tarafından da büyük tepkiyle karşılanan bu tedbir için iktidar maalesef hala geri adım atmadı. Bu konuda yaşanan büyük mağduriyeti iktidara hatırlatarak, bu tedbirin yeniden gözden geçirilmesini ve uygulamanın kaldırılmasını tüm kamu personelinin sesi olarak dile getirmek istiyorum.
SERVİS ARAÇLARININ KALDIRILMASININ FATURASI KİMLERE ÇIKARTILIYOR?
1-Servisleri Kullanan Kamu Personeline:
Geçmişte Ülkemizde çok zor zamanlar geçirilmiştir. Ekonomik krizler ve ihtilaller olmuştur. Bu dönemlerde de iktidarlar tarafından kamuya tasarruf tedbirleri getirilmiştir. Ama hiç bir dönem kamu kurum ve kuruluşlarının personel servislerinin kaldırılması şeklinde bir uygulamaya gidilmemiştir. Kaldı ki, kamudaki servis giderleri Genel Bütçe kalemleri içerisinde çok küçük bir yer tutmaktadır. Aslında işte böyle bir küçük kaleme tasarruf tedbiri getirilmesi, aslında ülkemizde şu an yaşanan ekonomik krizin boyutları hakkında da bir fikir vermektedir… Evet, ülke büyük bir ekonomik kriz içerisinde ancak, görünen o ki bunun faturası yine memura, emekliye ve dar gelirliye çıkartılıyor.
Bilindiği gibi, özellikle büyük şehirlerde kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel için ulaşım büyük bir sorun. Evleri ile işyerleri arasında kilometrelerce mesafe bulunan ve en az 2 veya 3 araç kullanarak işlerine yetişmek zorunda olan kamu personeli var. Hele bu personeldin bayan olup hamile olanlar veya kurum kreşlerine 0-5 yaş arası çocuklarını da beraberinde götürmek zorunda olanlar düşünüldüğünde, mağduriyetin ne kadar büyük olacağı daha net anlaşılıyor. Servisler kalktığında ne olacak? İnsanlar çok erken saatlerde yollara düşecek. Dediğimiz gibi bunlar içerisinde hamile ve kreşe giden çocuklu bayan kamu personelleri de var. İşe veya çocuğunu kreşe yetiştirme endişesi, mesaiye tam zamanında ulaşamama, çalıştığı yerin ve yaptığı işin özelliğine göre orada yapılması gereken işlerin aksaması stresi. Bütün bu stres ve kaygılar, zaten sabahın erken saatlerinde kamu personelini tüketecek ve çalışma motivasyonunu sıfırlayacak. Personel işe yorgun ve bitkin başlayacağı gibi, akşam eve nasıl gideceği endişesini de yaşayacağı için iş verimi oldukça düşecek. Kamu personelinin büyük bir çoğunluğu Ankara’da bulunuyor. Dolayısıyla örnekleri Ankara’dan vermek gerekirse; Ankara’nın Saray semtinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Saray Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü var. Bu merkez engelli ve bakıma muhtaç çocuklara hizmet veriyor. Buradaki çocuklar başkasının yardımı olmadan yemeğini yiyemiyor giyinemiyor ve aktivite yapamıyor. Burada çalışan bir kamu personelinin; Balgatta, Eryaman’da Sincan’da veya Batıkent’te oturduğunu düşündüğümüzde, (zaten Ankara’nın tüm semtlerinde oturanlardan bu Kurumda çalışan personel bulunuyor.) mevcut durumda servisler sabah 06.30’da memurları alıp, bu Kurumda 08.00’da başlayan mesaiye yetiştiriyorlar. Servis kaldırıldığı zaman, Eryaman’da veya Dikmen’de oturan bir personelin, Saray semtine gitmesi için en az 6’da yola çıkması gerekiyor. 6’da daha dolmuş ve otobüsler servise başlamıyor. Hadi başladı diyelim. Bu kurumların olduğu Saray semtine dolmuş ve otobüsle gitmek en az 2 veya 3 araç değiştirmek ve araçlardan indikten sonra bayağı bir yürüme mesafesi ile ulaşmayı gerektiriyor. Bu personelin 08.00’de işinin başında olması nerdeyse imkansız. Ne olacak peki? Engelli ve başkasının bakımına muhtaç çocukların bakımı kahvaltısı işleri ne olacak? Yine, Saray semtinde Saray Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğü ve sevgi evleri bulunuyor. Burada bakıma muhtaç olan özellikte yetim ve öksüz çocuklar 18 yaşına kadar kalıyor. Onların her gün ihtiyaçlarının görülmesi, okula gönderilmesi ve diğer tüm işleri kamu personeli tarafından yerine getiriliyor. Personelin erkenden gidip oradaki çocuklarla ilgilenmesi ve onların kahvaltısını yaptırıp okula göndermesi gerekiyor. Keza huzurevleri veya yaşlı bakım merkezlerinde çalışan kamu personeli için de durum aynı.
Elbette her kamu kurum ve kuruluşunun bir varoluş nedeni var. Örneğin Sosyal Güvenlik Kurumu. Çok genel anlamda, sigortalama, işveren, emeklilik ve sağlık işlemleri misyonunu yerine getiriyor. Hastaneye gittiniz. SGK medula veya provizyon sistemi çalışmazsa sağlık kuruluşları hizmet veremiyor. Aynı şekilde eczane sistemi de öyle. Ya da Kurumda emekli aylığı bağlama işlemi yapıyorsunuz. Yani gayet dikkat ve bilgi isteyen bir iş. Personel olarak sabah bin bir zorlukla görevinizin başına geldiniz. Motivasyon yok. Yorgunsunuz. Hatasız bir şekilde emekli aylığı hesabını nasıl yapacaksınız? Ya da rehberlik servislerinde çalışıyorsunuz ve vatandaşa doğrudan hizmet veriyorsunuz. Endişeli, kaygılı, çalışma şevki yerle bir olmuş bir memur profili ile aktif, güleryüzlü ve vatandaşın beklentisine uygun hizmet verebilecek misiniz?
Yine, başka bir kamu kurumu olan cezaevlerinde görev yapan kamu personeli servis araçları ile işe gidip gelmekte. Cezaevleri genellikle şehir merkezlerinin dışında yer alıyor. Belediye otobüsleri, servis saatleri ve doluluk oranları açısından cezaevi personelini taşıyacak kapasiteye sahip olmadığı gibi mahkum yakınları ve cezaevi çalışanlarının aynı otobüsleri kullanması güvenlik açısından da sıkıntılı olacaktır. Bu örnekler tüm kamu kurum ve kuruluşları için çoğaltılabilir.
Kamu çalışanları kendilerine verilen servis aracı hakkının geri alınamayacağını söylüyor ve bunun için direniyor. Servisler kalkınca kamu personeli toplu taşım araçlarıyla işe gidip gelmek zorunda kalacak. Bu durum kamu personeline toplu taşım kartlarının verilmesini gündeme getiriyor. Bugün bu yöntemi uygulayan kurumlar var. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise ilginç bir örnek. Bu Bakanlığın bazı birimlerinde servis var iken, bazılarında yok. Servis olmayan birimlerin bir kısım personeline toplu taşım kartı verilirken bir kısmını verilmiyor. Toplu taşım kartı sadece otobüslerde kullanılabiliyor. Yani kamu personeli işyerine dolmuş, taksi veya kendi aracıyla geliyorsa verilen kart bir işe yaramıyor. Kamu personeline yol ücreti ödenmesi durumunda ise, yol ücretinin belirlenmesinde personel için objektif kuralların (personelin işyerine uzak veya yakın mesafede ikamet etmesi) oluşturulmasında sıkıntıların yaşanabileceği görülüyor.
2- Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Servis Hizmeti Veren Esnafa:
Kamuda servis araçlarında çalışanlar için de büyük bir mağduriyet oluşacak. Servis işinden ekmek yiyen bir çok esnaf ve ailesi var. Sadece Ankara’da kamu personeli taşıyan yaklaşık 3 bin servis aracı bulunuyor. Bir servis şoförü ortalama en az 4 kişinin geçimini sağlıyor. Servislerin kaldırılmasıyla birçok servis esnafı işsiz kalacak. Türkiye'nin 81 ilinden Ankara'ya gelen Servis Araçları Esnaf Odası başkanları ve servis aracı işletmecileri, servislerle ilgili getirilen tasarruf tedbiri için, servislere yapılan ödemelerin israf olmadığını, servislerin devlete vergi ödediğini, devlete yük olmak yerine bilakis yararları olduğunu ifade ederek, bu tasarruf tedbirinin mutlaka yeniden gözden geçirilmesini Cumhurbaşkanından istiyor.
3- Belediyecilik Hizmetlerine:
Kamu kurum ve kuruluşlarında personel servislerinin kaldırılmasına ilişkin tasarruf tedbirinin, belediyecilik hizmetlerine de olumsuz etkilerinin olacağı açıktır. Servisler kalkınca araç kullanımı ve doğal olarak zaten büyük bir sorun olan trafik yoğunluğu daha da artacaktır. Trafik yoğunluğuyla birlikte akaryakıt tüketimi ve çevre kirliliği artacaktır. Servislerin trafikten çekilmesiyle artan toplu taşım araç ihtiyacı için belediyeler mevcut araçlarıyla bu talebi karşılayamayacağından, kaynaklarını bu doğrultuda kullanmak zorunda kalacaklardır.
Netice itibariyle, getirilen bir sözde tasarruf tedbirinin sonuçları, sadece servisleri kullanan kamu personelini değil, toplumun bir çok kesimini ve kamu kurumlarından hizmet alan vatandaşı da etkilemektedir. Halbuki, Devletin aldığı her tasarruf tedbirinde öncelikle kamu yararını gözetmesi gerekir. Devlet niye böyle bir şey yapar ki? Niye kamu personelinin çalışma şevkini ve motivasyonunu ve buna bağlı olarak kamu hizmetinin verimliliğini düşürür ve vatandaşını sıkıntıya sokar? Anlayan varsa beri gelsin!
Vesselam, kamu yararına olmayan bu uygulamanın bir an önce kaldırılmasını talep ediyor ve bekliyoruz.