Çete üyesi iki hemşire itirafçı oldu
'Yenidoğan çetesi' üyeleri arasında iki hemşire, pişmanlık yasasından faydalanmak için itirafçı olmayı talep etti.
Türkiye, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) para almak amacıyla bebeklerin ölümüne neden olan "yenidoğan çetesi"ni günlerdir tartışıyor. Soruşturma kapsamında çetenin üyeleri arasında iki hemşire, pişmanlık yasasından faydalanmak için itirafçı oldu. İtiraflar, çetenin çalışma şekli ve hastanelerdeki kirli düzene dair önemli bilgiler içeriyor.
Çetenin üyesi olan hemşirelerden Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan Taşçı, tutuklu bulundukları süreçte yaptıkları açıklamalarda, SGK'dan fazla para alabilmek için kalp hastası bir bebeğin hayatıyla oynandığını ifade etti. İki hemşire arasındaki dinlemeye takılan telefon görüşmeleri, çetenin ne denli acımasız bir şekilde hareket ettiğini gözler önüne serdi.
Özellikle kalp hastası bir bebek için gerekli olan tedavi yerine, bu bebeğe ağır narkotik ilaçlar verilmesi dikkat çekti. İtirafçılardan Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan'ın bebeğe uygulanabilecek tek ilacın bir kalp ilacı olduğunu belirtti. Ancak Hakan Doğukan'ın bu ilacı kesip bebeği ağır narkotik ilaçlarla uyuttuğunu ifade etti. Bu durum, bebeğin müdahale edilmesine rağmen günden güne morarmasına ve ölümüne neden oldu. Gök, “O yaşlı oğlum zaten. Ne olacak ki? Dava etsen beş yıl. Ölür beş yılda.” diyerek olayın ciddiyetini göz ardı eden bir üslup benimsedi.
Çetenin faaliyet gösterdiği hastanelerden biri olan Güney Hastanesi'nde, hastane sahibi Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu ve mesul müdür Ali Dirik'in kurulan kirli düzenden haberdar olduğu ve birçok suça göz yumduğu iddia ediliyor. Hastanenin yenidoğan ünitesinde yeterli personel bulunmamasına rağmen, Kaya adlı bebeğin hastane sahibinin onayıyla kabul edildiği ve birkaç gün sonra zamanında müdahale yapılmadığı için hayatını kaybettiği belirtiliyor. Olayla ilgili soruşturma başladığında, hastanenin mesul müdürü Ali Dirik'in güvenlik kamerası kayıtlarını sildiği de ifade edildi.
Ayrıca Güney Hastanesi'nde hayatını kaybeden bir başka bebek olan Mive Serdarova'nın ölümünde de Yurtoğlu'nun sorumluluğu olduğu vurgulandı. Bebeğin, durumu nedeniyle tam teşekküllü bir hastaneye sevki gerekirken, 44 gün boyunca Güney Hastanesi'nde tutulduğu ve tedavisinde yetersiz ilaç kullanıldığı kaydedildi.
Bu süreç, yalnızca sağlık sistemindeki bozuklukları değil, aynı zamanda bazı sağlık çalışanlarının etik ve ahlaki sorumluluklarını da sorgulatıyor. Çetenin oluşturduğu kirli düzenin nasıl bu kadar uzun süre devam edebildiği ve birçok bebeğin hayatını kaybetmesine yol açtığı, kamuoyunda derin bir infial yarattı. Soruşturmanın nasıl sonuçlanacağı ve bu çetenin üyeleri hakkında ne tür yaptırımların uygulanacağı merakla bekleniyor.