• Haberler
  • Aktüel
  • Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum'dan zehir zemberek açıklamalar

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum'dan zehir zemberek açıklamalar

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla gündem oluşturdu.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla AK Parti içindeki ve dışındaki birçok kişiye adeta haddini bildirdi.

Uçum yaptığı açıklamada, "Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neoliberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder" diyerek iktidar içerisindekilere de adeta haddini bildirdi.

MEMUR5.COM editörü bu açıklamayı güncel siyasi gelişmeler ışığında masaya yatırıyor:

İlk defa bir bürokratın AK Parti içindeki ve dışındaki siyasiler ile bürokratlara sosyal medya üzerinden ayar çektiğine şahit olunuyor. Uçum tarafından kullanılan suçlayıcı ifadelerin "Bir bürokratın kullanamayacağı ifadeler" olduğu yorumları yapılıyor. Zaten Uçum tarafından yapılan açıklamalara gelen yorumlar da bunu gösteriyor.

Not ediliyor da kime ne yapılacak?

Yine Uçum tarafından yapılan açıklamada yer alan, "İşin hukukuna gelince terör örgütü propagandası suçundan Yargıtayca onanan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası nedeniyle yasaklı hakların iadesinin söz konusu olamayacağı ama bunun nasıl olduğunun da değerlendirileceği de not edilmelidir." ifadesi de kendi içerisinde sorunlu olsa gerek.

Not edilince kime ne yapılacağı da ister istemez merak ediliyor. "Acaba karar veren hakimlere bir şey mi yapılacak?" diye merak ediliyor. Çünkü memnu hakların iadesi kararı verenler hakimler. Şayet verilen karar yanlışsa düzeltme mercileri varken ayrıca not edilmesi de anlaşılabilir bir durum değil.

Uçum'un yaptığı açıklamalarda yer alan "Not edilmiştir, Türkiye toplumu, Milli Devlet iradesi haddini bildirir, iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neoliberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişler" gibi ifadeler bir bürokratın kullanacağı üslup ve dil olmamalıdır.

Hukuk dilinde kullanılan ifadelerin yerinin olmaması gerekiyor. Bir de Uçum'un Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili olması da dikkate alındığında kullanılan ifadeler ciddi sorunlar içeriyor.

Acaba Uçum Hayati Yazı'ya mı söylüyor?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Hayati Yazıcı, “Van ilimizdeki belediye başkanı seçimi ile ilgili 1 Nisan günü zuhur eden cinnet hali durumunu, YSK verdiği isabetli kararla sonlandırdı” şeklinde bir paylaşım yapmıştı. Yazıcı'nın daha sonra bu paylaşımı sildiği anlaşılıyor.

Uçum'un paylaşımının Hayati Yazıcı'yı da hedef aldığı iddia ediliyor.

Uçum tarafından yapılan açıklamanın tam metni

"Herkes kendi cephesinden Van sürecini değerlendiriyor, anlaşılabilir. Ancak batıcı ve neo-liberal iç kesimlerin hevesleri kursaklarında kalacak. Türkiye toplumu yerel seçimlerde iktidara bir istikamet çizdi, bunu Devlet çok iyi okudu.

Bu seçim sonuçlarını Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim edilme koşullarını oluşturduğu şeklinde okuyanlara Milli Devlet iradesi haddini bildirir.

Van süreci tamamen hukuki bir süreç olarak yaşandı. Ama bu hukuki süreci daha tamamlanmadan “ayaklanma” çağrılarıyla istismar eden terör örgütünü ve legal görünümlü uzantılarını meşrulaştırmaya çalışanların Devlet de Toplum da farkında.

Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder.

Nihayetinde Van konusunda YSK kişinin itirazını kabul etmiş ve hukuki süreç, kişinin lehine sonuçlanmıştır. Ama buna rağmen bu süreç üzerinden halen daha ayaklanma stratejilerinin peşinden koşanların gerçek niyetlerinin demokrasi ve seçmen iradesiyle ilgili olmadığı, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik saldırı planlarının bir parçası olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu aldatmaya kananların, bu oyunu görmeyenlerin ve kendilerini demokrasi havarisi sayanların hali ise ibretliktir.

İşin hukukuna gelince Terör Örgütü propagandası suçundan Yargıtayca onanan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası nedeniyle yasaklı hakların iadesinin sözkonusu olamayacağını ama bunun nasıl olduğunun da değerlendirileceği de not edilmelidir.

Son söz: İyi niyetli ve hakiki demokrat olan hiç kimse Türkiye’nin 2024 yerel seçimlerinin dünyaya demokrasi dersi verdiğini asla inkar edemez. Van seçiminde YSK kararı bu dersin etkili örneklerinden biridir."

Bakmadan Geçme