- Haberler
- Aktüel
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Utanmadan bir de 'kaçacak' diyor. Erdoğan'ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız ama sen tankların arasından kaçtın'
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Utanmadan bir de 'kaçacak' diyor. Erdoğan'ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız ama sen tankların arasından kaçtın'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Utanmadan bir de 'kaçacak' diyor. Erdoğan'ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız ama sen tankların arasından kaçtın. Sen saat 23.00'te tankların arasından kaçtın. Kimler sayesinde o FETÖ'cü bazı güvenlikçiler sayesinde Bakırköy Belediyesine kaçtın. Orada keyif kahvesi içtin' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Utanmadan bir de ’kaçacak’ diyor. Erdoğan’ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız ama sen tankların arasından kaçtın. Sen saat 23.00’te tankların arasından kaçtın. Kimler sayesinde o FETÖ’cü bazı güvenlikçiler sayesinde Bakırköy Belediyesine kaçtın. Orada keyif kahvesi içtin” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’ne katıldı.
Törende konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hükümetimizi ilk kurduğumuzda bu ülke 1994 ve 2001 krizlerinin ağır yükü altında ayakta durmakta zorlanıyordu. Asırlık ihmaller sonucu altyapı eksiklikleri ve reel ekonomi ve istikrarsızlığın, darbelerin vesayetin akıl dışı etkileriyle sürekli tökezleyen yapıyla geleceği kestiremiyorduk. Önce istikrar ve güven iklimini tesis ettik. Devletine güvenen, siyasetçilerini yanında bulan iş dünyamız bir anda şaha kalktı. İşte ilk önemli adımlar olarak bir Marmaray’ın yapılışı her halde rastgele olay değildi. Bütün engellemelere rağmen, önümüze her türlü takozu koymalarına rağmen bizim için olmaz denilen Marmaray’ı denizin altından girip çıkmak suretiyle insanımızın hizmetine sunduk. Ardından Avrasya olayı yine aynı şekilde engellemelere rağmen, milletimize kazandırdık. Yetmedi Yavuz Sultan Selim Köprüsünü şehitler köprüsünden Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ardından Yavuz Sultan Selim Köprüsünü onu da bitirmek suretiyle yine milletimizin ülkemizin özellikle istifadesine sunduk. Onunla da kalmadık, Osmangazi Köprüsünü aynı şekilde bitirerek, ülkemizin hizmetine sunduk. Bütün bunlar niçin yapılıyordu? Türkiye dünyaya bir şeyi ispatlamak durumundaydı, buradan 7,5 saatte gidilirken, 3 saat 15 dakika nasıl gidilir bunu gösterdi. Bununla kalmadık, bu köprünün devamında yıllarca İzmir-Manisa arasında dağlar aşılamıyordu, bu dağları aşmak için Sabuncubeli Tüneliyle, hızla mesafeler kısaldı. Biz bunlarla hiçbir zaman yetinmedik, ama Neşet babanın dediği gibi ’aşkınan koşan yorulmaz’ dedik aşk ile koştuk ve yorulmadık. Bunlara devam ettik. Bütün bunlarla beraber 6 bin 100 kilometre aldığımız Türkiye’deki karayollarını 28 bin kilometreye çıkardık. Bunlar olmamış olsaydı, acaba şu anda modernitenin veya modern Türkiye’nin bir anlamı, ifadesi olacak mıydı? Dedik ki bu işin bir de finali var dedik. Bu final 18 Mart Çanakkale Köprüsünü de bunu da yaparak dünyaya bir ilki Türkiye olarak imzayı attık. Böylece Çanakkale 18 Mart Köprüsüyle birlikte Avrupa Asya’yı bir de oradan bağladık. Şimdi hakikaten aşkınız varsa inanıyorsanız, bu ülkeye bir şeyler yapayım diyorsanız, yaparsınız. Biz bu yola böyle çıktık. Bütün bunları başardık” dedi.
“Utanmadan bir de ’kaçacak’ diyor. Erdoğan’ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız”
Muhalefet partisinin iddialarıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri çıkıp aç kaldık diyor, ya vicdansızlık yapma, ne aç kalması, aç kalan falan yok. Yeter ki bu noktada dürüst ol, samimi ol, sürekli olarak yapmış olduğumuz zamlarla, yapmış olduğumuz parasal düzenlemelerle de vatandaşımızın bu imkanını nereden nereye getirdiğimiz ortada. Fakat Türkiye öyle bir muhalefetle baş başa ki, bu muhalefet, muhalefet yapmak için değil, sadece akılları bulandırmak için ne yapabiliriz, bunun gayreti içinde. Yıllar yılı bu gün Demokrasi ve Özgürlükler Adasında da ifade ettim, ta 27 Mayıs’ta 62 yıl önce bu CHP ne dediyse, inanın bugün de aynı şeyi söylüyorlar. O zaman ne diyorlardı, rahmetli Menderes ve arkadaşları için, ’uçaklarla dolu altın ve pırlanta kaçırdı’ diyorlardı. Şimdi aynı şeyi şu anda bay Kemal benim için söylüyor, eline diline dursun. Tayyip Erdoğan için böyle bir şeyi söyle de birileri yutsun bunu, yutmazlar. 2023 geliyor, bu millet sana gereken dersi verecek. Utanmadan bir de ’kaçacak’ diyor. Erdoğan’ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız ama sen tankların arasından kaçtın. Sen saat 23.00’te tankların arasından kaçtın. Kimler sayesinde o FETÖ’cü bazı güvenlikçiler sayesinde Bakırköy Belediyesine kaçtın. Orada keyif kahvesi içtin. Ben de Marmaris’ten çağrı yaptım ve 15 dakika geç kalsaydım, bugün belki karşınızda olmayacaktım. Rabbimin takdiri neyse o, bunu kimse değiştiremez. Herkesi meydanlara çağırdığımda benim milletim, sevdalısı olduğum bu millet Atatürk Havalimanına yığıldılar, bizi beklemeye başladılar. Geldik onlarla orada kucaklaştık ve birlikte yolumuza devam ettik. Bütün bunlar niçindi? Arkadaşlar bu sevdanın neticesidir. Bu sevda varsa gerisi yalan. Bay Kemal ne derse desin, Erdoğan burada bütün dünya ile şu anda alışverişlerimiz nasıldır bunlar da ortada. Bay Kemal sen hiç heveslenme, Erdoğan bu ülkeye hizmet etmeye devam edecek. Paralardan bahsediyor, Amerika’ya falan filan evet 150 bin lira kazandım, bir 100 bin lira daha kazandım. Şimdi bu paraları TÜRGEV ve Ensar vakıflarına ben Bay Kemal adına veriyorum. Hiç olmazsa bir hayra vesile olsun. Böylece buradan oraya gidecek. Bu anlattığı bahsettiği şeyler, özellikle Amerika’da yapılan Türk Evi’nin hemen arkasında muhteşem bir yurt yapılıyor. Buna bu kadar yalan yanlış şeyleri yapıştırmanın ne anlamı var ama akşam yalan sabah yalan” diye konuştu.
“Mantıklı sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden kısa sürede çıkartabiliriz”
“Bütün başlattığımız alt yapı yatırımı seferberliğiyle hak ve özgürlük iklimi iş dünyamızın hem gücünü hem cesaretini artırdı” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece ülkemizi yüzde 1’in altında büyüme oranından aldık. 2003-2021 yılları arasında yılda ortalama 5,4 büyüyen bir konuma çıkardık. Ülkemizin toplam yatırım miktarını 70 milyar liradan alarak 2 trilyon seviyesine yükselttik. Milli geliri 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Milli gelirimizin bu gün 1,2 trilyon seviyesine ulaşması gerekiyordu. Gezi olaylarından beri kaldığımız tüm saldırıların ayrılmaz bir boyutunu oluşturan ekonomik tuzakların döviz kuru üzerinde yol açtığı dalgalanmalar nedeniyle, geçtiğimiz yılı 803 milyar dolarla kapattık. Önümüzdeki yıl hak ettiğimiz yere çıkartacağız. Satın alma gücü paritesine göre milli gelir hesabında ülkemizi dünyada 11. sıraya çıkarmayı başardık. Önce satın almada sonra genel milli gelir hesabında dünyanın ilk 10 ülkenin arasına girmeden bize durmak duraksamak bir anı bile boşa geçirmek haramdır. Bugün salgının Ukrayna-Rusya savaşının etkisiyle küresel enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarında çok dengesiz artışların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu artışlar tüm dünyada yakın zamanda görülmemiş fiyat dalgalanmalarına enflasyona stok eğilimlerine yol açmaktadır. Küresel ekonomiyle entegre bir yapıya sahip bu etkileri geçmişindeki acı hatırları ve halen tam çözemediğimiz kronik sorunlar nedeniyle çok daha ağır şekilde hissetmektedir. Biz bu tablo içinde 2018 yılında bir yol ayrımına geldik, ya ülkemizi küresel finans sisteminin anaforuna kurban edip istihdamı, büyümeyi feda edecektik ya da kendi programımızla hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürecektik. Biz ikinci yolu yani istihdamı koruyarak hedeflere ilerlemeyi tercih ettik. Bu tercihin ağır bedelleri oldu. Ancak gelişmiş ülkelerin yaşadığı sıkıntıların boyutlarını görünce tercihimizin ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Kur ve enflasyon sorununun üstesinden elbette geleceğiz. Bu süreçten en büyük kazanımımız ise yatırımı, istihdamı, üretimi koruyarak iş dünyasından çalışanlarına kadar hiçbir insanımızın çöküşüne izin vermemiş olmamızdır. Tam tersine küresel ekonomik krizin büyümesine rağmen Türkiye krizin daha etkin ve yaygın bir şekilde kullanabilme imkanını hayata geçiriyor. İnşallah bir yandan insanlarımızın günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığının önüne geçecek tedbirleri alarak diğer yandan her kesimin gelirlerini yükselterek refah düzeyindeki gerilemeyi süratle telafi edeceğiz. Bu konuda iş dünyamızdan da destek bekliyoruz. Kesinlikle kötümser senaryolara göre pozisyon alarak akıl ve etik dışı fiyatlamalara yönelmek yerine makul, mantıklı, sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden kısa sürede çıkartabiliriz” şeklinde konuştu.
“Bu manda heveslileri 1923’te başaramadılar, 2023’te de başaramayacaklar”
’Aynı gemideyiz’ diyerek konuşmaya devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok klasik bir söz olmasına rağmen günümüz gerçeklerini ifade etmesi için diyorum ki unutmayın hepimiz aynı gemideyiz. Türkiye gemisi hasar görürse, bunun sonuçlarını bilaistisna hep beraber yaşayacak ve göreceğiz. Biz tüm dikkatimizi ve enerjimizi ülkemizin önündeki aydınlık geleceğe yöneltmiş durumdayız. Her ne kadar fırsatçı ve tetikçi kesimler Türkiye gemisinin daha çok yara alması için ellerinden geleni yapıyor olsa da aslında umutlu olmak için önümüzde yeteri kadar veri mevcuttur. Üretim tarafında istihdamda ihracatta gayet iyi durumdayız. Döviz kurunun mevcut durumu göstergelerimizi olumsuz etkilese de rekabet gücümüzü koruyacak seviyededir. Cari açıktaki ve bütçede dengelerinin bozulma nedeni tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kimi kalemlerde 5 kat kimi kalemlerde 10 kat artan enerji giderlerdir. Cari fazla veren ülkelerin tamamında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Tarımda inşallah bereketli bir yıl bekliyoruz. Enerjide daha da gaza basıyoruz. Sanayimiz dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda ilerliyor. Turizmde güzel bir sezonun yaşanacağının işaretleri gelmeye başladı. İnşallah hedefi yakalıyoruz. İstihdamda küçük oynamalara rağmen sosyal kırılmalara sebep olacak bir riskle karşı karşıya değiliz. Ülkemizi içimizdeki mandacı iktisatçıları kullanarak soyamayan küresel kuruluşların çaldıkları felaket çanlarına zerre kadar önem vermiyoruz. Bunlar cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı dinamizm ve istikrar sayesinde artık ülkemizi diledikleri gibi yönlendiremeyenlerin düşüncesidir. İçimizdeki bazı kesimlerin ruh hali de Milli Mücadele öncesi umudunu manda ve işgale bağlayan zavallıların durumlarına benzemektedir. İnşallah bu manda heveslileri 1923’te başaramadılar, 2023’te de başaramayacaklar. Siz dünyaya kendi ülkesinden değil, Londra ve New York’tan bakmak dışında hiçbir vasıfları olmayanların hezeyanlarına aldırmayın. Bizim uyguladığımız ekonomi programı gayet tutarlıdır, ilmidir, ülke ve dünya gerçeklerine uygundur. Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan faiz, gösterge ve enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirip duranların zır cahildir, bir kısmı ise alenen haindir. Biz çareyi üretimde, istihdam, ihracatta arıyoruz. Bu yolda kararlılıkla devam edeceğiz. Biz ülkemizin gücünü biliyoruz. Çünkü biz ne yaptığımızı biliyoruz. Çünkü biz bunun sonunda ülkemizi nereye çıkartacağımızı da biliyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye inşası yolunda herkes tarihe bu büyük şerefin bir parçası olarak ismini tarihe altın harflerle yazdıracaktır. Siyasetten ekonomiye kadar her alandaki mandacı zihniyet mensuplarının tarihimizdeki yerleri ise birer kara leke olacaktır. Aynı mandacı zihniyetin ekonomik tartışmalar yanında Suriye’den, Akdeniz ve Ege ihtilaflarına, Karabağ’dan NATO meselesine kadar her konuda yansımalarını görmek mümkündür. Kendi ülkesinin ve milletinin yanında yer almak yerine emperyalist güçlere kuyruk sallamayı, sinyal vermeyi siyaset sanan bu zihniyeti milletimizin ferasetine havale ediyoruz” ifadelerini kullandı.