Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim muhasebesi: Sadece oy değil, kan ve ruh kaybı da var
Seçimin muhasebesinin yapıldığı AK Parti MYK'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ciddi özeleştirilerde bulundu. Ve AK Parti tarihinde bir 'ilk' yaşandı, toplantıda dile getirilen özeleştiriler, olabildiğince sansürsüz şekilde kamuoyu ile paylaşıldı.
31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinden birinciliği CHP'ye kaptırarak AK Parti'nin ikinci sırada çıkması iktidar cephesinde dünün bugünün ve yarının muhasebesini gündeme getirdi. İlk muhasebe 1 Nisan akşamı toplanan AK Parti MYK'da gerçekleştirildi.
AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplantıda ciddi özeleştirilerde bulundu. Ve AK Parti tarihinde bir "ilk" yaşandı, toplantıda dile getirilen özeleştiriler, olabildiğince sansürsüz şekilde kamuoyu ile paylaşıldı.
"Milletimizin 31 Mart’ta bizi CHP’nin arkasına niçin ittiğini çok iyi analiz etmeliyiz" ifadesini kullanan Erdoğan, ortada sadece bir oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı olduğunu da söyledi
Erdoğan, MYK'deki konuşmasında seçim sonucu oluşan tabloyu işaret ederek AK Parti olarak oy oranlarının yüzde 44,3’ten yüzde 35,5’e, Cumhur İttifakı olarak ise yüzde 51,6’dan yüzde 40,5’e gerilediğini dile getirdi. Partinin ciddi bir oy kaybı yaşadığının altını çizen Erdoğan, bunun temel sebebinin ise 10 ay önce AK Parti’ye oy veren seçmenlerin bu sefer sandığa gitmemesi olduğunu vurguladı.
Erdoğan, 31 Mart 2024 yerel seçimlerine katılım oranının, 2019 seçimlerine kıyasla 6 puan geriye gittiğini, bu 6 puanlık düşüşün ezici çoğunluğunu AK Parti seçmeninin oluşturduğunu dile getirdi.
"Her türlü adım atılacak"
31 Mart’ta yapılan seçimlerde AK Parti’ye gönül verenlerin sandığına gitmemesinde hem teşkilattan hem genel merkezden hem de adaylardan kaynaklandığına dikkati çeken Erdoğan, aday belirleme süreci de dâhil bunların üzerinde uzun uzun durulması gerektiğini, bu konuda gereken her türlü adımın atılacağını işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin sandığa küsmesine neden olan diğer faktörleri ise şöyle sıraladı:
-Hayat pahalılığı
-Kovid-19 salgınıyla başlayan, Rusya-Ukrayna savaşıyla daha da derinleşen enflasyon baskısı.
Kurmaylarına verdiği mesajda, emeklilerin yüksek enflasyon sebebiyle en fazla refah kaybına uğrayan toplum kesimi olduğunu dile getiren Erdoğan, “Emeklilerimizin serzenişlerini il ziyaretlerimizde zaten görüyorduk. Gerek tek seferlik 5 bin lira ödenmesi, gerek yüzde 50’yi bulan maaş zamları, gerekse diğer adımlarla, bütçe disiplinini bozmadan, üzerimizdeki bu baskıyı hafifletmeye çalıştık; ama muvaffak olmadık.” tespiti yaptı.
Gazze’ye operasyonlardan sonra Türkiye-İsrail ticareti nasıl değişti, Türkiye silah satıyor mu?" soruları ve "Ticaret devam ediyor, Türkiye silah satıyor" propagandalarını ve iddialarını işaret eden Erdoğan, “Gazze krizi gibi elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve bedel ödediğimiz bir meselede dahi siyasi saldırıları savuşturmayı, kimi çevreleri ikna etmeyi maalesef başaramadık. Bunlarla ilgili değerlendirmelerimizi de artısı-eksisiyle mutlaka yapacağız” dedi.
"Kibir hastalığı"
MYK toplantısında “kibir hastalığı”nı işaret eden Erdoğan, “Buradan başlayarak; il, ilçe, belde teşkilatlarına, belediye başkanlarımıza, milletvekillerimize, hatta bürokrasiye uzanan bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Oysa milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Hangi konumda olursa olsun bu partide hiç kimsenin ‘layüsel’ olmadığını milletimize göstereceğiz. Elbette bu özeleştiri sürecinde hem ittifak olarak girip kaybettiğimiz, hem de Amasya, Kütahya, Kırıkkale gibi iki parti ayrı ayrı girerek özellikle CHP’ye kazandırdığımız il ve ilçelerin durumunu da masaya yatıracağız.” mesajı verdi.
"Milletimizin bizi neden CHP'nin arkasına ittiğini çok iyi analiz etmeliyiz"
“Kurulduktan yalnızca 15 ay sonra bizi iktidara layık gören, henüz 10 ay önceki seçimlerde partimizi açık ara birinci yapan, şimdiye kadar girdiğimiz tüm seçimlerde daima yanımızda duran, velhasıl son 22 yılda tam 17 kez sandıkları bizim için patlatan milletimizin, 31 Mart’ta bizi CHP’nin arkasına niçin ittiğini çok iyi analiz etmeliyiz.” tespiti yapan Erdoğan, ortada sadece bir oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı olduğunu da söyledi.
Erdoğan, bunun suçunu millete atmanın ancak acizlerin ve gafillerin yöntemi olabileceğine vurgu yaparak, “Hatayı, kusuru, yanlışı millette aramak, bizim geleneğimizde asla yoktur. Biz siyasi hayatımızın hiçbir döneminde böyle bir yola başvurmadık, şimdi de başvurmayacağız. Açık söylüyorum, şahsım dâhil bu masanın etrafında oturan hiçbir arkadaşım, 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamaz. Başkalarını hesaba çekmeden önce kendimizi hesaba çekeceğiz. İğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırmanızı istiyorum.” ifadelerini kullandı.
"Oy kaybının tek bir nedeni yok"
Şehirlerde yaşadıkları oy kaybının tek bir nedene ve başlığa indirgemenin “kolaycılık” olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ı bir başarı örneği olarak kurmaylarına gösterdi.
“Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur. Diğer türlü, Allah korusun, daha büyük felaketlerin, daha sarsıcı kayıpların yaşanmasına mani olamayız.” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin verdiği mesajın gayet net olduğunu dile getirdi.
"Hiç kimsenin 22 yıllık birikimi heba ve heder etmesine izin veremeyiz"
Erdoğan toplantıda ayrıca şu mesajı verdi:
“Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz. Ya başından sonuna kadar işimizi dört dörtlük yaparız ya da çok daha ağır bedeller ödemekten kurtulamayız. Ya milletimizle olan gönül köprülerimizi yeniden güçlendiririz ya da eleştirdiğimiz partilere benzemekten kendimizi alıkoyamayız. Kim olursa olsun hiç kimsenin 22 yıllık birikimi, 22 senelik zorlu bir mücadeleyi heba ve heder etmesine izin veremeyiz, buna müsaade etmeyeceğiz”
Seçim sonuçları ne anlatıyor?
Türkiye'de gerçekleştirilen yerel seçimler, ülkenin siyasi dinamiklerini yeniden şekillendirdi. Ülke genelinde 61 milyon 441 bin 882 kayıtlı seçmenin katıldığı seçimlerde, toplamda 34 farklı siyasi parti yarıştı.
Belediye başkanlıkları için kullanılan oylara bakıldığında, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye genelinde %37,7717 oy oranıyla birinci sırada yer aldı. Bu sonuçla CHP, 47 yıl aradan sonra birinci parti olma başarısını gösterdi. Son olarak 1977 yılında gerçekleştirilen Genel Seçimler'de %33,30 oy oranıyla birinci parti olan CHP, bu kez %37,7717 oy oranıyla sandıktan birinci parti olarak çıktı. CHP 17 milyon 391 bin 548 kişinin oyunu aldı.
AK Parti ise %35,4916 oy oranıyla ikinci sırada yer aldı. AK Parti 16 milyon 339 bin 771 oy aldı. Bu sonuç, AK Parti'nin yıllar içindeki genel seçim performanslarına kıyasla bir düşüşü işaret ediyor. Ancak merkezi iktidarda seçime kadar 4 yıllık zamanı bulunan AK Parti'nin siyasi sahnede hala önemli bir aktör olduğu göz ardı edilmemeli.
Üçüncü sırada ise seçimin sürpriz partisi Yeniden Refah Partisi (YRP) yer aldı: %6,192 oy oranıyla 2 milyon 851 bin 784 oy.
Dördüncü sırada DEM Parti yer buldu; %5,702 oy oranıyla 2 milyon 625 bin 588 oy aldı.
Beşinci sırada Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) %4,992 oy oranı ve 2 milyon 297 bin 662 oy ile seçimi tamamladı.