Eğitim-Bir-Sen, TSYD'de tesislerinde işlenen nefret suçunu yargıya taşıdı
Aynı zamanda devlet memuru olan bir kadının TSYD tesislerindeki havuza başörtülü olduğu bahanesiyle alınmaması yargıya taşındı.
Eğitim-Bir-Sen (EBS), nefret suçunu yargıya taşıdı. EBS, Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin (TSYD) İstanbul'daki tesislerinde yaşanan ve başörtülü bir kadının havuz alanına girmesinin engellendiği olayı yargıya taşıdığını duyurdu. EBS tarafından yapılan açıklamada, başörtülü kadınlara yönelik bu tür ayrımcı uygulamaların kabul edilemez olduğu belirtilerek, olayın hukuki sürece taşındığı ifade edildi.
Açıklamada, EBS üyesi olan ve TSYD tesislerinde eşi ve çocuklarıyla birlikte havuza girmek isteyen kadına, başörtüsü nedeniyle havuz alanına girişinin yasaklandığı, hatta çocuklarının başında durmasına bile izin verilmediği aktarıldı. Eğitim-Bir-Sen, bu durumun sadece üyelerine değil, aynı zamanda tüm başörtülü kadınlara yönelik bir saldırı olduğunu ve bunun yargı önünde mutlaka karşılık bulacağını vurguladı.
"Nefret Söylemi ve Ayrımcılıkla Mücadele Edilecek"
EBS, olayın kamu düzenini tehdit eden ve toplumun çoğulcu yapısını zedeleyen bir eylem olduğunu belirterek, bu tür ayrımcı uygulamaların, 28 Şubat sürecinden kalma bir zihniyetin ürünü olduğunu ifade etti. Açıklamada, "Başörtülü kadınlara yönelik nefret söylemini yayan ve teşvik eden, toplumumuzun çoğulcu yapısını ve kamu düzenini tehdit eden bu zihniyetin TSYD'deki temsilcileri yargı önünde hesap verecektir," denildi.
TİHEK Kararı ve Hukuki Düzenleme Vurgusu
EBS, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun (TİHEK) Can Ataklı hakkında verdiği kararı hatırlatarak, başörtülü kadınlara yönelik ayrımcı fiillerin ve söylemlerin yönetmelik değişiklikleriyle ortadan kaldırılamayacağını, bu nedenle kanuni bir düzenlemenin elzem olduğunu belirtti.
EBS'den yapılan açıklama şöyle:
"Çocuklarını, eşinin üyesi olduğu Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) tesislerindeki havuza getiren kadın üyemize yapılan ayrımcılık, dışlama ve nefret söylemini yargıya taşıdık.
TSYD’nin İstanbul’daki tesislerinde, kendisine “tesettürlü olması nedeniyle havuz alanına girmesinin yasak olduğu, açık havuz alanını kullanması bir yana çocuklarının başında dahi duramayacağı” söylenen üyemize ve onun nezdinde ülkemiz kadınlarına yönelen bu saldırı, bu alçakça söylem ve eylem, yargı önünde hak ettiği karşılığı mutlaka bulacaktır.
Başörtülü kadınlara yönelik nefret söylemini yayan ve teşvik eden; toplumumuzun çoğulcu yapısını ve kamu düzenini tehdit eden, kendini insanımızın ve toplumun üstünde gören 28 Şubat artığı fosil zihniyetin TSYD’deki temsilcilerine vicdanların verdiği mahkûmiyet yetmez, ayrımcılık ve nefret suçlusu bu kişiler yargı önünde de hesap verecektir.
Kamu ve özel kurumlarda inanç özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik işlenen ayrımcılık ve nefret suçları bizlere, TİHEK’in Can Ataklı hakkında verdiği kararındaki “inancı gereği örtünen kadınların kıyafetlerine yönelik söylem ve ayrımcı fiillerin yönetmelik değişiklikleriyle ortadan kaldırılamaması ve yaygın bir şekilde mütemadiyen devam etmesi nedeniyle kanuni bir düzenleme ile güvence altına alınması gerektiği” yönünde kanaatinin halen güncelliğini koruduğunu ve kanuni düzenleme yapılmasının ne kadar elzem olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Üyemizin ve üyemiz nezdinde kadınların ihlal edilen haklarının yasal takipçisi olduğumuz gibi, hakkı ihlal edenleri de hesap vermek üzere adalet karşısına çıkarmaya devam edeceğiz."