• Haberler
  • Yargı Kararları
  • Genel müdür sıfatı taşıyan müşterinin arkasından sinkaflı küfür edince tazminatsız kovuldu

Genel müdür sıfatı taşıyan müşterinin arkasından sinkaflı küfür edince tazminatsız kovuldu

Müşteriyle tartışan resepsiyon görevlisi, sinkaflı küfürler ettiği için tazminatsız işten çıkarıldı. Yargıtay, işverenin fesih kararını haklı buldu ve işçiyi affetmedi.

Öğretmenevinde resepsiyon görevlisi olarak çalışan bir işçi, müşteriyle yaşadığı tartışma sonrası küfür edince tazminatsız işten çıkarıldı. Bu olay, kamera kayıtlarıyla da doğrulandı. İşçi, haksız yere işten çıkarıldığını öne sürerek işe iade ve özlük haklarının iadesi için dava açtı. Ancak Yargıtay, işten çıkarmanın işveren açısından haklı bir fesih olduğunu belirterek işçinin talebini reddetti.

Olayın gelişimi yerel mahkeme safahati

Davacı, öğretmenevinde resepsiyon görevlisi olarak çalışırken bir müşteriyle tartıştı ve müşterinin ayrılmasının ardından sinkaflı sözler sarf etti.

Dosya içeriğine göre davacının iş akdi öğretmenevinde resepsiyon görevlisi olarak çalışırken Bakanlıkta genel müdür olarak çalışan ve öğretmevinde konaklayan bir müşteriyle oda seçimi konusunda tartışma yaşadığı, davacının müşteriyle bağırarak konuştuğu ve müşterinin olay yerinden ayrılmasından sonra ise ses ve görüntü kaydı yapan kamera kaydından anlaşıldığı üzere müşteriye sinkaflı küfürler ettiği gerekçesiyle feshedildi.

Kamera kayıtları, davacının müşteriye küfür ettiğini doğruladı. Davacı, iş akdinin haksız yere feshedildiğini iddia ederek işe iade davası açtı. Davacının avukatı, iş akdinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedildiğini belirtti.

Davalı vekili ise kamu kuruluşlarının işçi istihdamının belirli yönetmeliklere uygun yapılması gerektiğini, davacının yüklenici firmanın hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalıştığını belirtti. Alt işveren sıfatıyla çalışmadığını ve iş akdinin asıl işveren tarafından sonlandırıldığını savundu.
Yerel mahkeme, davacının müşteriyle tartıştığını ve ardından sinkaflı sözler kullandığını, bu durumun kamera kayıtlarıyla tespit edildiğini tespit etti. Ancak davacının kamera kaydının alınmasına rızası olduğuna dair bir belge bulunmadığı ve savunmasının alınmadığı gerekçesiyle iş akdinin haklı nedenle feshedilmediğine karar verdi.

Bunun üzerine dosya istinafa taşındı. Yerel mahkemenin kararına karşı hem davacı hem de davalılar istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını kaldırarak davacının davasının kabulüne ve işe iadesine karar verdi. Ancak davalı bakanlık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğine hükmetti.

Yargıtay, davacının müşteriyle tartışarak olumsuzluğa neden olduğu ve sinkaflı küfürler ettiğini, bu davranışların doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığını karara bağladı. Resepsiyonu gören aleni kameraların kayıt yapması için işçinin yazılı rızasının alınmasının gerekmediğini vurguladı. İşçinin bu davranışlarının işveren açısından haklı fesih sebebi oluşturduğunu belirterek, davanın reddine karar verdi.

Yargıtay kararında davacı her ne kadar savunmasında müşteriye hakaret etmediğini ve saygısızlık yapmadığını belirtmişse de yargılama sırasında dinlenen tanıkların tartışma olayını doğruladıkları, dosyaya sunulan kamera kayıtlarından da davacının bakanlıkta genel müdür olarak çalışan müşteriyle bağırarak konuştuğu ve müşteri ayrıldıktan sonra “s....n gitsin a.... k....n çocuğu “ şeklinde hakaretlerde bulunduğu sabit olduğu belirtildi.

Kararda, söz konusu olayda davacının müşteriyle tartışarak olumsuzluğa neden olduğu ve sinkaflı küfürler ettiği, bu davranışların doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığı, işveren açısından haklı fesih sebeplerinin doğduğu, resepsiyonu gören aleni kameraların kayıt yapması için işçinin yazılı rızasının alınmasının gerekmediği ve feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından, davanın reddi yerine kabulünün hatalı olduğu belirtildi.

Yargıtay, resepsiyon görevlisinin müşteriyle yaşadığı tartışma sonrası küfür ettiği gerekçesiyle işten çıkarılmasının haklı fesih nedeni olduğunu belirledi. Bu nedenle, işçinin işe iade talebi reddedildi ve işten çıkarılmasının haklı fesih olduğuna karar verildi.

Yargıtay kararı

T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ

Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

... Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davacının istinaf talebinin kabulüne, davalıların istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ... İş Mahkemesi 25/04/2017 tarih ve 2015/691 esas, 2017/203 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının kabulüne, davacının ...deki işe iadesine karar vermiştir.

... Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davacı ve davalılardan T.C. ... avukatı tarafından temyiz edilmiş, ... Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi ...tarihli ek kararıyla davacı vekilinin temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar vermiş, ek karar davacı vekili tarafından temyiz olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili özetle; davalı T.C. ...'nın gerçek işveren olduğu ancak en son davalı Makro Temizlik Otomasyon Bilgi İşlem Organizasyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. işçisi olarak gösterildiği ... Öğretmenevi’nde müvekkilinin resepsiyon görevlisi olarak 24/04/2014-27/10/2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedildiğini, SGK çıkış kodunun 22(diğer nedenler) olarak bildirildiğini, davalıların arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını, iş akdinin feshinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek işe iadesini talep etmiştir.

Davalı T.C. ... vekili cevap dilekçesinde; husumet yönünden itirazlarının bulunduğu, kamu kuruluşlarının işçi istihdamının Kamu Kurum ve Kuruluşlarına işçi alınmasında uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik hükümleri doğrultusunda yapılmasının zorunlu olduğunu, yargı kararı ile işçi unvanı ile kamu personeli sıfatının kazandırılamayacağını, davacı işçinin yüklenici firmanın hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalıştığını, bakanlıkların işçilerin seçim ve yönetimi üzerinden herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı Makro Temizlik Otomasyon Bilgi İşlem Organizasyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın müvekkili yönünden reddi gerektiğini, müvekkil şirketin alt işveren sıfatının olmadığını, işten çıkarmanın asıl işveren tarafından yapıldığını, davacı işçinin iş akdinin sona erme nedeninin diğer davalının vermiş olduğu talımatın yerine getirilmesinin sonucu olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Ç) İstinaf başvurusu :

İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D) İstinaf Sebepleri:

Davacı vekili istinaf başvurusunda; Davalı T.C. ...'nın gerçek işveren olduğu ancak en son davalı Makro Temizlik şirketinin işçisi olarak gösterildiği Adile Sultan Kasrı Öğretmenevinde müvekkilinin resepsiyon görevlisi olarak 24/04/2014-27/10/2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedildiğini, SGK çıkış kodunun 22(diğer nedenler) olarak bildirlidiğini, davalıların arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını, davacının muvazaa nedeniyle baştan itibaren Kurum işçisi sayılarak T.C. ... Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğünündeki işine iade edilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

Davalı T.C. ... vekili istinaf başvurusunda; yerel mahkemenin davayı reddetmesine rağmen ödenmesi için vekalet ücretine hükmetmediğini, kendileri tarafından ödenen 500,00 TL bilirkişi ücreti için herhangi bir hüküm kurmadığını bildirmiştir.

Davalı Makro Temizlik Otomasyon Bilgi İşlem Organizasyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda davacının bilirkişi raporunda dosyaya işçinin savunmasının alındığına dair tutanağın sunulmadığını bildirilmiş ise de dosyada diğer davalı vekilinin cevap dilekçesinin ekinde davacının savunmasına ilişkin ek sunulduğunu, iş akdinin feshine neden olan tartışmada davacının, amiri pozisyonunda ki müşteriyle tartışma yaşadığı ve devamında sinkaflı küfür ettiğinin anlaşıldığını vurgulanmasına rağmen kamera kayıtlarının davacının rızasını taşımadığından dikkate alınamayacağını dair değerlendirmenin yerinde olmadığını bildirmiştir.

E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Bölge Adliye Mahkemesince, davacının ... Öğretmen evinde çalışırken bir müşteri ile tartışma yaşadığı, davacının müşteriyi yatıştırmaya çalıştığı ancak bundan yeterince sonuç alamadığı, müşterinin arkasından müşteri ayrıldıktan sonra sinkaflı sözler kullandığı, bu durumun ortamda bulunan kamera kaydı ile tespit edildiği, ancak davacının bulunduğu ortamda kamera kaydının alınması yönünde rızasının bulunduğuna ilişkin dosyada bir belgenin bulunmadığı, ayrıca davacının bu olayla ilgili savunmasının alındığına ilişkin savunma istem ve savunma yazılarının da dosyada olmadığı, tanıkların olaya şahit olmadıkları bu konudaki beyanlarının duyumdan ibaret olduğu, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilmediği ,ayrıca yine davalılar arasında alt işveren üst işveren ilişkisinin olduğu, ilk derece mahkemesi hüküm fıkrasında T.C. ... hakkında davanın reddine karar verdiğini belirtmesine rağmen kararın gerekçesinde sorumluluğu bulunduğunun ifade edildiği, gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğu, davacının alt işverene iadesine, işe başlatılmaması halinde doğacak tazminatlardan her iki davalının da sorumlu olmasının gerektiğine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin yerinde görülen istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına, davalıların istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

F) Temyiz başvurusu :

Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili ve davalı bakanlık vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarih ... esas 2018/1711 karar sayılı dosyası davacı ... vekili tarafından 14/12/2018 tarihinde temyiz edilmiş; davacı vekiline 05/12/2018 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, mahkeme kararı sekiz günlük kanuni süre geçtikten sonra 14/12/2018 tarihinde temyiz edildiği gerekçesiyle temyiz yoluna başvuran Davacı ... vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, 17.12.2018 tarihli bu ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

G) Gerekçe:

1- Dosyadaki belgelere ve özellike davacı vekiline Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarih 2017/2015 esas 2018/1711 kararının 05.12.2018 tarihinde tebliğ edildiğinin, temyiz başvuru süresinin 13.12.2018 tarihinde sona erdiğinin, buna göre 14.12.2018 tarihinde yapılan temyiz başvurusunun süresinde olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan 17/12/2018 tarihli ek kararın ONANMASINA, peşin harcın mahsubu ile onama harcı alınmasına yer olmadığına,

2- Davalı Bakanlık vekilinin temyizi bakımından;

Taraflar arasındaki ihtilaf, davalı tarafça yapılan feshin haklı veya geçerli nedene dayanıp dayanmadığıdır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.

İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.

İşçinin davranışlarına dayanan fesih, herşeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlendiği, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Şüphesiz, işçinin iş sözleşmesinin ihlali işverene derhal feshetme hakkını verecek ağırlıkta olmadığı da bu bağlamda incelenmelidir. Daha sonra ise, işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.

İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile yasal düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin kusurlu olarak (kasden veya ihmalle) sebebiyet verdiği sözleşme ihlalleri, sözleşmenin feshi açısından önem kazanır. Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir.

İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir. Buna karşılık bir darp veya hakaret söz konusu olmaksızın işçinin, yasanın gerekçesinde de belirtildiği gibi "amirleri veya iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermesi, sıkça ve gereksiz yere tartışmaya girişmesi" gibi davranışlarda bulunması, işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde, geçerli bir fesih nedenidir. Gerçekten işçinin işverenle, işveren vekilleriyle veya diğer işçilerle geçimsizliği işyerinin normal işleyişine zarar veriyorsa işveren süreli fesih hakkını kullanabilir. İş Kanunu’nun 25’inci maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. İş Kanunu’nun 25’inci maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, yada tahrik kapsamında savunma sınırlarını aşarak darp veya hakarette bulunması geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. İşverenin tahrik eden veya sataşmayı başlatan işçinin iş sözleşmesini feshetmemesi, eşit işlem borcu kapsamında sataşılan ve cevap veren işçinin iş sözleşmesinin feshin haksız kılsa da, davranış işyerinde olumsuzluklara yol açmış ise geçerli nedeni ortadan kaldırmayacaktır.

Belirtmek gerekir ki Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması gereği işverenin haklı nedenlerle fesih hakkının bulunduğu durumlarda, fesih hakkının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca hak düşürücü süre içinde kullanmaması veya fesih için Toplu İş Sözleşmesinde Disiplin Kurulu kararının öngörülmesine rağmen, Disiplin Kurulu kararı olmadan fesih hakkının kullanılması halinde, feshin haksız olacağı kabul edilmekte, ancak bu olgu geçerli feshi ortadan kaldırmamaktadır. Zira işçinin davranışı işyerinde olumsuzluklara yol açmış ve işveren açısından iş ilişkisinin önemli ölçüde devam ettirilmesinin beklemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmektedir.

Dosya içeriğine göre davacının iş akdi 24/04/2014-25/10/2015 tarihleri arasında davalıya ait ... Öğretmenevinde resepsiyon görevlisi olarak çalışırken bakanlıkta genel müdür olarak çalışan ve öğretmevinde konaklayan bir müşteriyle oda seçimi konusunda tartışma yaşadığı, davacının müşteriyle bağırarak konuştuğu ve müşterinin olay yerinden ayrılmasından sonra ise ses ve görüntü kaydı yapan kamera kaydından anlaşıldığı üzere müşteriye sinkaflı küfürler ettiği gerekçesiyle feshedilmiştir.

Davacı her ne kadar savunmasında müşteriye hakaret etmediğini ve saygısızlık yapmadığını belirtmişse de yargılama sırasında dinlenen tanıkların tartışma olayını doğruladıkları, dosyaya sunulan kamera kayıtlarından da davacının bakanlıkta genel müdür olarak çalışan müşteriyle bağırarak konuştuğu ve müşteri ayrıldıktan sonra “s....n gitsin a.... k....n çocuğu “ şeklinde hakaretlerde bulunduğu sabittir.

Söz konusu olayda davacının müşteriyle tartışarak olumsuzluğa neden olduğu ve sinkaflı küfürler ettiği, bu davranışların doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığı, işveren açısından haklı fesih sebeplerinin doğduğu, resepsiyonu gören aleni kameraların kayıt yapması için işçinin yazılı rızasının alınmasının gerekmediği ve feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından, davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.

Bu sebeple İş Kanunu'nun 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H) Hüküm:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-) Bölge Adliye Mahkemesi’nin ve İlk Derece Mahkemesinin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2-) Feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından DAVANIN REDDİNE,

3-) Alınması gereken 44,40 TL karar-ilam harcından davacının yatırdığı 27,70 TL peşin mahsubu ile bakiye 17,70 TL karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

4-) Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı Bakanlığın yaptığı 636,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı Bakanlığa ödenmesine,

5-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak vekil ile temsil edilen davalılara verilmesine,

6-) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, kesin olarak 11.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

9. Hukuk Dairesi

2019/891 E. ,

2019/5323 K.

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı ve davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

... Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davacının istinaf talebinin kabulüne, davalıların istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ... İş Mahkemesi 25/04/2017 tarih ve 2015/691 esas, 2017/203 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacının davasının kabulüne, davacının ...deki işe iadesine karar vermiştir.

... Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davacı ve davalılardan T.C. ... avukatı tarafından temyiz edilmiş, ... Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi ...tarihli ek kararıyla davacı vekilinin temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar vermiş, ek karar davacı vekili tarafından temyiz olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili özetle; davalı T.C. ...'nın gerçek işveren olduğu ancak en son davalı Makro Temizlik Otomasyon Bilgi İşlem Organizasyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. işçisi olarak gösterildiği ... Öğretmenevi’nde müvekkilinin resepsiyon görevlisi olarak 24/04/2014-27/10/2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedildiğini, SGK çıkış kodunun 22(diğer nedenler) olarak bildirildiğini, davalıların arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını, iş akdinin feshinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek işe iadesini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı T.C. ... vekili cevap dilekçesinde; husumet yönünden itirazlarının bulunduğu, kamu kuruluşlarının işçi istihdamının Kamu Kurum ve Kuruluşlarına işçi alınmasında uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik hükümleri doğrultusunda yapılmasının zorunlu olduğunu, yargı kararı ile işçi unvanı ile kamu personeli sıfatının kazandırılamayacağını, davacı işçinin yüklenici firmanın hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalıştığını, bakanlıkların işçilerin seçim ve yönetimi üzerinden herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı Makro Temizlik Otomasyon Bilgi İşlem Organizasyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın müvekkili yönünden reddi gerektiğini, müvekkil şirketin alt işveren sıfatının olmadığını, işten çıkarmanın asıl işveren tarafından yapıldığını, davacı işçinin iş akdinin sona erme nedeninin diğer davalının vermiş olduğu talımatın yerine getirilmesinin sonucu olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davacının ... Öğretmen evinde çalışırken bir müşteri ile tartışma yaşadığı, davacının müşteriyi yatıştırmaya çalıştığı ancak bundan yeterince sonuç alamadığı, müşterinin arkasından müşteri ayrıldıktan sonra sinkaflı sözler kullandığı, bu durumun ortamda bulunan kamera kaydı ile tespit edildiği, ancak davacının bulunduğu ortamda kamera kaydının alınması yönünde rızasının bulunduğuna ilişkin dosyada bir belgenin bulunmadığı, ayrıca davacının bu olayla ilgili savunmasının alındığına ilişkin savunma istem ve savunma yazılarının da dosyada olmadığı, tanıkların olaya şahit olmadıkları bu konudaki beyanlarının duyumdan ibaret olduğu, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilmediği gerekçesiyle Bakanlık aleyhine açılan davanın reddine, şirket aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ç) İstinaf başvurusu :

İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D) İstinaf Sebepleri:

Davacı vekili istinaf başvurusunda; Davalı T.C. ...'nın gerçek işveren olduğu ancak en son davalı Makro Temizlik şirketinin işçisi olarak gösterildiği Adile Sultan Kasrı Öğretmenevinde müvekkilinin resepsiyon görevlisi olarak 24/04/2014-27/10/2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedildiğini, SGK çıkış kodunun 22(diğer nedenler) olarak bildirlidiğini, davalıların arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını, davacının muvazaa nedeniyle baştan itibaren Kurum işçisi sayılarak T.C. ... Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğünündeki işine iade edilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

Davalı T.C. ... vekili istinaf başvurusunda; yerel mahkemenin davayı reddetmesine rağmen ödenmesi için vekalet ücretine hükmetmediğini, kendileri tarafından ödenen 500,00 TL bilirkişi ücreti için herhangi bir hüküm kurmadığını bildirmiştir.

Davalı Makro Temizlik Otomasyon Bilgi İşlem Organizasyon San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda davacının bilirkişi raporunda dosyaya işçinin savunmasının alındığına dair tutanağın sunulmadığını bildirilmiş ise de dosyada diğer davalı vekilinin cevap dilekçesinin ekinde davacının savunmasına ilişkin ek sunulduğunu, iş akdinin feshine neden olan tartışmada davacının, amiri pozisyonunda ki müşteriyle tartışma yaşadığı ve devamında sinkaflı küfür ettiğinin anlaşıldığını vurgulanmasına rağmen kamera kayıtlarının davacının rızasını taşımadığından dikkate alınamayacağını dair değerlendirmenin yerinde olmadığını bildirmiştir.

E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Bölge Adliye Mahkemesince, davacının ... Öğretmen evinde çalışırken bir müşteri ile tartışma yaşadığı, davacının müşteriyi yatıştırmaya çalıştığı ancak bundan yeterince sonuç alamadığı, müşterinin arkasından müşteri ayrıldıktan sonra sinkaflı sözler kullandığı, bu durumun ortamda bulunan kamera kaydı ile tespit edildiği, ancak davacının bulunduğu ortamda kamera kaydının alınması yönünde rızasının bulunduğuna ilişkin dosyada bir belgenin bulunmadığı, ayrıca davacının bu olayla ilgili savunmasının alındığına ilişkin savunma istem ve savunma yazılarının da dosyada olmadığı, tanıkların olaya şahit olmadıkları bu konudaki beyanlarının duyumdan ibaret olduğu, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilmediği ,ayrıca yine davalılar arasında alt işveren üst işveren ilişkisinin olduğu, ilk derece mahkemesi hüküm fıkrasında T.C. ... hakkında davanın reddine karar verdiğini belirtmesine rağmen kararın gerekçesinde sorumluluğu bulunduğunun ifade edildiği, gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğu, davacının alt işverene iadesine, işe başlatılmaması halinde doğacak tazminatlardan her iki davalının da sorumlu olmasının gerektiğine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin yerinde görülen istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına, davalıların istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

F) Temyiz başvurusu :

Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili ve davalı bakanlık vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarih ... esas 2018/1711 karar sayılı dosyası davacı ... vekili tarafından 14/12/2018 tarihinde temyiz edilmiş; davacı vekiline 05/12/2018 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, mahkeme kararı sekiz günlük kanuni süre geçtikten sonra 14/12/2018 tarihinde temyiz edildiği gerekçesiyle temyiz yoluna başvuran Davacı ... vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, 17.12.2018 tarihli bu ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

G) Gerekçe:

1- Dosyadaki belgelere ve özellike davacı vekiline Bölge Adliye Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarih 2017/2015 esas 2018/1711 kararının 05.12.2018 tarihinde tebliğ edildiğinin, temyiz başvuru süresinin 13.12.2018 tarihinde sona erdiğinin, buna göre 14.12.2018 tarihinde yapılan temyiz başvurusunun süresinde olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan 17/12/2018 tarihli ek kararın ONANMASINA, peşin harcın mahsubu ile onama harcı alınmasına yer olmadığına,

2- Davalı Bakanlık vekilinin temyizi bakımından;

Taraflar arasındaki ihtilaf, davalı tarafça yapılan feshin haklı veya geçerli nedene dayanıp dayanmadığıdır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.

İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.

İşçinin davranışlarına dayanan fesih, herşeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlendiği, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Şüphesiz, işçinin iş sözleşmesinin ihlali işverene derhal feshetme hakkını verecek ağırlıkta olmadığı da bu bağlamda incelenmelidir. Daha sonra ise, işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.

İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile yasal düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin kusurlu olarak (kasden veya ihmalle) sebebiyet verdiği sözleşme ihlalleri, sözleşmenin feshi açısından önem kazanır. Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir.

İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir. Buna karşılık bir darp veya hakaret söz konusu olmaksızın işçinin, yasanın gerekçesinde de belirtildiği gibi "amirleri veya iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermesi, sıkça ve gereksiz yere tartışmaya girişmesi" gibi davranışlarda bulunması, işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde, geçerli bir fesih nedenidir. Gerçekten işçinin işverenle, işveren vekilleriyle veya diğer işçilerle geçimsizliği işyerinin normal işleyişine zarar veriyorsa işveren süreli fesih hakkını kullanabilir. İş Kanunu’nun 25’inci maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. İş Kanunu’nun 25’inci maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, yada tahrik kapsamında savunma sınırlarını aşarak darp veya hakarette bulunması geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. İşverenin tahrik eden veya sataşmayı başlatan işçinin iş sözleşmesini feshetmemesi, eşit işlem borcu kapsamında sataşılan ve cevap veren işçinin iş sözleşmesinin feshin haksız kılsa da, davranış işyerinde olumsuzluklara yol açmış ise geçerli nedeni ortadan kaldırmayacaktır.

Belirtmek gerekir ki Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması gereği işverenin haklı nedenlerle fesih hakkının bulunduğu durumlarda, fesih hakkının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca hak düşürücü süre içinde kullanmaması veya fesih için Toplu İş Sözleşmesinde Disiplin Kurulu kararının öngörülmesine rağmen, Disiplin Kurulu kararı olmadan fesih hakkının kullanılması halinde, feshin haksız olacağı kabul edilmekte, ancak bu olgu geçerli feshi ortadan kaldırmamaktadır. Zira işçinin davranışı işyerinde olumsuzluklara yol açmış ve işveren açısından iş ilişkisinin önemli ölçüde devam ettirilmesinin beklemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmektedir.

Dosya içeriğine göre davacının iş akdi 24/04/2014-25/10/2015 tarihleri arasında davalıya ait ... Öğretmenevinde resepsiyon görevlisi olarak çalışırken bakanlıkta genel müdür olarak çalışan ve öğretmevinde konaklayan bir müşteriyle oda seçimi konusunda tartışma yaşadığı, davacının müşteriyle bağırarak konuştuğu ve müşterinin olay yerinden ayrılmasından sonra ise ses ve görüntü kaydı yapan kamera kaydından anlaşıldığı üzere müşteriye sinkaflı küfürler ettiği gerekçesiyle feshedilmiştir.

Davacı her ne kadar savunmasında müşteriye hakaret etmediğini ve saygısızlık yapmadığını belirtmişse de yargılama sırasında dinlenen tanıkların tartışma olayını doğruladıkları, dosyaya sunulan kamera kayıtlarından da davacının bakanlıkta genel müdür olarak çalışan müşteriyle bağırarak konuştuğu ve müşteri ayrıldıktan sonra “s....n gitsin a.... k....n çocuğu “ şeklinde hakaretlerde bulunduğu sabittir.

Söz konusu olayda davacının müşteriyle tartışarak olumsuzluğa neden olduğu ve sinkaflı küfürler ettiği, bu davranışların doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığı, işveren açısından haklı fesih sebeplerinin doğduğu, resepsiyonu gören aleni kameraların kayıt yapması için işçinin yazılı rızasının alınmasının gerekmediği ve feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından, davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.

Bu sebeple İş Kanunu'nun 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H) Hüküm:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-) Bölge Adliye Mahkemesi’nin ve İlk Derece Mahkemesinin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2-) Feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından DAVANIN REDDİNE,

3-) Alınması gereken 44,40 TL karar-ilam harcından davacının yatırdığı 27,70 TL peşin mahsubu ile bakiye 17,70 TL karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

4-) Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı Bakanlığın yaptığı 636,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı Bakanlığa ödenmesine,

5-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak vekil ile temsil edilen davalılara verilmesine,

6-) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, kesin olarak 11.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bakmadan Geçme