Kamu personelini ilgilendiren kritik 11 sorunun cevabı

Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün kamu personelini ilgilendiren sorulara vermiş olduğu cevapları okuyucularımızla paylaşıyoruz.

1- BEŞ YIL HİZMETİ OLANLAR DAİRE BAŞKANI OLARAK ATANABİLİRLER Mİ?

Belediyede boş bulunan daire başkanı kadrosuna 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68/B maddesinin ek hükmü uyarınca 5 yıllık hizmet süresi şartını sağlayanlar atanabilir mi?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68/B maddesinin üçüncü fıkrasında; “Cumhurbaşkanı onayıyla yapılan atamalarda Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde öngörülen hizmet süresi şartları aranır. Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda bu bentte öngörülen hizmet süresi yükseköğrenim gördükten sonra beş yıl olarak uygulanır. Ancak bu beş yıllık sürenin hesabında Devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilen hizmet süreleri esas alınır.” hükmüne yer verilmektedir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun “Personel istihdamı” başlıklı 22’nci maddesinde; “... Genel sekreter, belediye başkanının teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından atanır. Genel sekreter kadrosuna atananlar, genel idare hizmeti sınıfına dahil bakanlık genel müdürleri, genel sekreter yardımcısı kadrosuna atananlar bakanlık müstakil daire başkanları, 1. hukuk müşaviri ve daire başkanlığı kadrosuna atananlar ise bakanlık daire başkanları için ilgili mevzuatında öngörülen ek gösterge, makam, görev ve temsil tazminatları ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 152 nci maddesi uyarınca ödenen zam ve tazminatlardan aynen yararlanırlar...” hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte, memuriyete girmeden önce ya da memurluktan ayrılarak yapılan hizmetlerin kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde ne şekilde değerlendirileceği hususu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36’ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (C) fıkrasında düzenlenmiştir.

Mezkûr fıkraya göre, memuriyet dışında serbest olarak çalışılan veya resmi veya özel sektörde geçen süreler; Teknik Hizmetler, Sağlık Hizmetleri, Avukatlık Hizmetleri Sınıfları ile Millî Eğitim Bakanlığı kadroları ve basınla ilgili kadrolar için dikkate alınırken, aynı sürelerin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına ait kadrolar bakımından kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilmesine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Dolayısıyla daire başkanı kadrosuna atanmak için iki husus ortaya çıkmaktadır; Birincisi; zorunlu olan 5 yıllık hizmet süresinin kamu kurumlarında memur kadrolarında geçirilmesi gerekmektedir.

İkincisi; kazanılmış hak aylığında sayılacak hizmetlerde geçirilen sürelerin yalnızca mezkûr maddede belirtilen kadrolara atanılması durumunda sayılacağından öncelikle bu hizmet sınıflarında bulunan bir kadroya atanıp geçen sürelerin kazanılmış hak aylığında sayılmasını müteakip yeterli hizmet süresinin karşılanması kaydıyla daire başkanlığı kadrosuna atama yapılabilecektir.

Yukarıda verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, yükseköğrenim sonrası kamu kurumlarında 5 yılı aşkın memuriyet hizmeti bulunan ilgili personel daire başkanı kadrosuna atanabilecektir. Aynı şekilde kamu kurumlarındaki daire başkanlıklarına da aynı şartlarda atamanın mümkün olduğunu ifade edebiliriz.

2- GÜNÜ BİRLİK HASTANEYE GİDİŞ VE GELİŞLER YILLIK İZİNLERDEN DÜŞÜLEBİLİR Mİ?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi görev yapan personelin kendi muayene ve kontrolleri için günü birlik hastane gidiş gelişleri yıllık izinlerinden düşülebilir mi?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Yıllık İzin” başlıklı 102 nci maddesinde; “Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür. Zorunlu hallerde bu sürelere gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün eklenebilir.” hükmü ile “Yıllık İzinlerin Kullanılışı” başlıklı 103 üncü maddesinde, “Yıllık izinler, amirin uygun bulacağı zamanlarda, toptan veya ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Birbirini izleyen iki yılın izni bir arada verilebilir. Cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları düşer. Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar. Bunlara, hastalık ve diğer mazeret izinleri dışında, ayrıca yıllık izin verilmez. Hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan personele, her yıl yıllık izinlerine ilaveten bir aylık sağlık izni verilir.” hükümlerine yer verilmiş olup yıllık iznin kapsamı belirlenmiş ve bu izinlerin nasıl kullanılacağı açıklanmıştır.

Diğer taraftan, mezkûr Kanunun “Mazeret İzni” başlıklı 104 üncü maddesinde mazeret izinleri hüküm altına alınmış olup (C) bendinde, “(A) ve (B) fıkralarında belirtilen hâller dışında, merkezde atamaya yetkili amir, ilde vali, ilçede kaymakam ve yurt dışında diplomatik misyon şefi tarafından, birim amirinin muvafakati ile bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde, mazeretleri sebebiyle memurlara on gün izin verilebilir. Zaruret hâlinde öğretmenler hariç olmak üzere, aynı usûlle on gün daha mazeret izni verilebilir. Bu takdirde, ikinci kez verilen bu izin, yıllık izinden düşülür.” ifadelerine yer verilerek, birim amirlerinin muvafakati ile duruma göre atamaya yetkili amir, vali, kaymakam veya diplomatik misyon şefi tarafından memurlara on “gün” mazeret izni verilebileceği, aynı usulle ikinci kez bu iznin verilmesi halinde ise bu kısmın yıllık izinden düşüleceği ifade edilmiştir.

Ayrıca, 657 sayılı Kanunun 105 inci maddesinde “Hastalık ve Refakat İzni”, 108 inci maddesinde ise “Aylıksız İzin” halleri düzenlenmiştir. Öte yandan, (mülga) Devlet Personel Başkanlığının 2/9/2014 tarihli ve 4645 sayılı görüş yazısında; “Kamu kurum ve kuruluşları memurun mesai saatleri dışında yerine getirme imkanı olmayan özel durumları için gün içerisinde birim amirinin bilgisi dahilinde belli bir saate kadar izin vermekte ve bu izin türü uygulamada “saatlik izin” olarak anılmakla birlikte, 657 sayılı Kanunda saatlik izin ifadesine yer verilmemiş ve izinler konusundaki tüm düzenlemeler “gün hesabı” üzerinden ifade edilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; çalışanların izin haklarının kanunla düzenleneceği hususu Anayasamızda güvence altına alınmış ve 657 sayılı Kanunda izinler konusu detaylı bir şekilde düzenlenmiş olup, kurum içi uygulamalar sonucu ortaya çıkan ve saatlik izin olarak anılan konuda ise herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığından gün içinde verilen bu tür izinlerin toplanarak her 1 güne isabet eden kısmının yıllık izinden veya mazeret izninden düşülmesinin hukuka uygun olmayacağı mütalaa edilmektedir.” denilmektedir.

Bu itibarla, gün içinde çeşitli sebeplerle personele verilen saatlik izinlerin yıllık veya mazeret izinlerinden düşülmesine imkan bulunmamaktadır.

3- İstatistik mezunu olup da ekonomist kadrosunda çalışanlar ilave bir derece alabilir mi?

Teknik hizmetler sınıfında ekonomist kadrosunda çalışmakta olan personelin istatistik bölümü mezunu olması halinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36/A/4 maddesi kapsamında ilave bir dereceden faydalanması mümkün müdür?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36 maddesinin “II Teknik Hizmetler Sınıfı” başlıklı bölümünde, “Bu Kanunun kapsamına giren kurumlarda meslekleriyle ilgili görevleri fiilen ifa eden ve meri hükümlere göre yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar, jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeofizikçi, fizikçi, kimyager, matematikçi, istatistikçi, yöneylemci (Hareket araştırmacısı), matematiksel iktisatcı, ekonomici …… Teknik Hizmetler sınıfını teşkil eder.” hükmü bulunmaktadır.

Ayrıca, 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin A/4 fıkrasında, “Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartiyle jeolog, jeofizikçi, hidrojeolog, hidrolog, jeomorflog, kimyager, fizikçi, matematikçi, istatistikçi, yöneylemci (harekat araştırmacısı), matematiksel iktisatçı (Ekonometrici), …… anabilim dallarından mezun olanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece” eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacağı belirtilmektedir.

Buna göre personelin, 657 sayılı Kanunun 36/A/4 maddesinin ilgili hükmü gereği teknik hizmetler sınıfında görev alması ve istatistik bölümü mezunu olarak istatistikçi unvanını ihraz etmesinden dolayı ilave bir dereceden faydalanması gerekmektedir.

4- Sağlık raporu alan personelin dikkat etmesi gereken ayrıntılar


Belediyede görev yapan personelin aldığı 45 günlük sağlık raporunun fenne aykırı olduğu gerekçesi ile sağlık iznine çevrilmemesi halinde personelin göreve gelmediği günler yıllık izninden düşülebilir mi?

Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7 nci maddesinde konu detaylarıyla açıklanmıştır. Ayrıca mülga Devlet Personel Başkanlığının 6/4/2015 tarihli ve 2109 sayılı görüş yazısında konunun detaylarına yer verilmiştir. Bu görüşe göre;

1- Devlet memurunun almış olduğu ve anılan Yönetmelikte belirtilen sürede çalıştığı kuruma intikal ettirdiği hastalık raporunun fenne aykırı olduğu konusunda tereddüt bulunması hâlinde kamu kurum ve kuruluşlarınca söz konusu raporların hastalık iznine çevrilmemesi halinde en kısa sürede memurun bulunduğu yere yakın ve Sağlık Bakanlığınca belirlenen bir hakem hastaneye sevk edilmesi gerekmektedir.

2- Hakem hastanece hastalık raporunun fenne aykırı olduğuna karar verilmesi halinde memura hastalık raporunun fenne aykırı olması sebebiyle hastalık iznine çevrilmediğine ve görevine başlaması gerektiğine ilişkin yazılı bildirimin yapılması gerekmektedir.

3- Yazılı bildirim yapılmasına rağmen memurun bildirimin yapıldığı günü takip eden gün görevine başlamaması halinde söz konusu memurun izinsiz ve özürsüz olarak görevini terk etmiş sayılması ve hakkında 657 sayılı Kanun ve özel kanunların ilgili hükümleri uyarınca işlem yapılması gerekmektedir.

4- Fenne aykırı olduğuna karar verilen hastalık raporunu veren hekim hakkında gerekli işlemlerin yapılabilmesi amacıyla bu durumun hekimin bağlı olduğu kuruma bildirilmesi gerekir.

5- Bahse konu fenne aykırı olduğu tespit edilen hastalık raporunun tesisinde ilgili memura atfedilebilecek bir sorumluluğun bulunması halinde ilgili memur hakkında da disiplin hükümlerinin işletilmesi gerekir.

Ancak personelin aldığı sağlık raporunun fenne aykırı olması halinde ise ilgilinin bu rapor gereğince göreve gelmediği günlerinin yıllık izinden düşülmesi mümkün değildir.

5- Açık öğretim lisesi mezunlarının başlangıç derece ve kademeleri nasıl belirlenmektedir?

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49 uncu maddesine göre teknisyen unvanı ile sözleşmeli personel olarak çalışmakta olan ve mesleki açık öğretim lisesine kayıt yaptırarak teknik bölümün 2 yıl süreli (Elektrik-Elektronik Teknolojisi) fark derslerini vererek 2016 yılında mezun olduğunu belirttiğiniz personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36/A “Ortak Hükümler” başlıklı öğrenim durumlarına göre giriş ve yükselebilecek derece ve kademeleri farklı mıdır?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun geçici 48 inci maddesinde sözleşmeli personelin memur kadrosuna atanmasına ilişkin süreç belirlenmiştir. Bu madde hükümlerine göre memur kadrolarına atananların, ilgili mevzuat hükümlerine göre sözleşmeli personel olarak geçirdikleri hizmet süreleri öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

657 sayılı Kanunun 36/A “Ortak Hükümler” başlıklı maddesinde sınıfların öğrenim durumlarına göre giriş ve yükselebilecek derece ve kademeler; Liseyi bitirenler 13/3, lise dengi mesleki veya teknik öğrenimi bitirenler 12/2, 2 lise veya dengi okullar üstü 1 yıllık mesleki veya teknik öğrenimi bitirenler 11/1, lise veya dengi okullar üstü 2 yıl veya ortaokul üstü en az 5 yıllık mesleki veya teknik öğrenimi bitirenler 10/1 olarak belirtilmiştir.

Buna göre teknisyen kadrosunda görev yapan personelin açıktan fark derslerini vererek mesleki açık öğretim lisesinden mezun olması halinde ilgili kişinin 657 sayılı Kanunun 36/A hükmü gereği 12/2 derece ve kademeden başlatılması gerekmektedir.

6- Jandarma astsubaylıktan ayrılanlardan memurluğa geçenlerin derece ve kademeleri

Jandarma Genel Komutanlığı emrinde astsubay olarak çalışmakta olan personelin kendi isteği ile istifa ederek memur kadrosuna geçenler bekleme süresine tabi olurlar mı ve başlangıç derece ve kademeleri nasıl belirlenir?

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde, “... VIII - JANDARMA HİZMETLERİ SINIFI Bu sınıf Jandarma Genel Komutanlığı kadrolarında bulunan subay, astsubay, uzman jandarma ile çarşı ve mahalle bekçilerini kapsar. ...” hükmü, 92 nci maddesinde, “... 657 sayılı Kanuna tabi olmayan personelden kendi istekleri ile görevinden çekilmiş olanlar, boş kadro bulunmak ve gireceği sınıfın niteliklerini taşımak kaydı ile bu Kanuna tabi kurumlardaki memuriyetlere atanabilirler. ...” hükmü, 97 nci maddesinde de bekleme süreleri belirlenmiştir. Ayrıca 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunda da birçok düzenlemeye yer verilmiştir.

Bu itibarla; 1- Jandarma Genel Komutanlığı emrinde astsubay olarak çalışmakta iken kendi isteği ile istifa eden ilgilinin bekleme süresine tabi olarak 657 sayılı Kanunun 92’nci maddesi çerçevesinde atanabilecektir.

2- İlgili personelin ayrıldıkları derece ve kademeden göreve başlatılmaları esas olduğundan görev yaptığı kurumdan aldığı hizmet cetvelinde toplam hizmet süresinin gösterildiği ve işlemin bu belgeye göre yapılması gerekmektedir.

7- Görevden uzaklaştırılanların maaşları ve kesintiler nasıl ödenecek?

Hakkında yürütülmekte olan çeşitli yargılamalardan dolayı görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanan personelin tedbir kararı devam etmesine rağmen emeklilik ile yıllık izin talebinde bulunması halinde ne yapılacağı, kesilen maaşın 1/3’lik kısmı ile sosyal denge tazminatının tarafına ödenmesini mümkün müdür?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun; “Görevden uzaklaştırma” başlıklı 137’nci maddesinde; “Görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir. Görevden uzaklaştırma tedbiri, soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir.” hükmü, “Ceza kovuşturması sırasında görevden uzaklaştırma” başlıklı 140’ıncı maddesinde, “Haklarında mahkemelerce cezai kovuşturma yapılan Devlet memurları da 138’inci maddedeki yetkililer tarafından görevden uzaklaştırılabilirler.” hükmü yer almaktadır.

Yine bu kanunda Görevden uzaklaştırılan veya görevinden uzak kalan memurların hak ve yükümlülüğü, tedbirin kaldırılması halinde yapılacak işlemler ile memurun göreve tekrar başlatılması zorunlu olan haller açıklanmıştır.

Diğer taraftan, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15’inci maddesinde, “Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.” hükmü bulunmaktadır.

Ayrıca, Sayıştay 1. Dairesinin 18/12/2018 tarihli ve K.10730 nolu Kararında, “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Görevden uzaklaştırılan veya görevinden uzak kalan memurların hak ve yükümlülüğü” başlıklı 141’inci maddesindeki; “Görevden uzaklaştırılan ve görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınan memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi ödenir. …” hükmü esas alınarak söz konusu tazminatın ödenmesi mümkün değildir. Çünkü sosyal denge tazminatının dayanağı 657 sayılı Kanun değil; 375 sayılı KHK ve 4688 sayılı Kanun ile bu KHK ve Kanuna istinaden düzenlenen “Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi”dir.” denilmektedir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde ilgili personelin; 1-Görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan, gözaltına alınan veya açığa alınan memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisi, göreve tekrar başlatılmaları halinde ise aylıklarının kesilmiş olan üçte biri ödenir.

2-Görevden uzakta geçirilen süre göreve dönüş sonrasında kanunda belirtilen şartların sağlanması halinde kademe ilerlemesinde veya derece yükselmesinde değerlendirilir.


3- Emeklilik şartlarının sağlaması durumunda Devlet memurlarına tanınan bir hak olarak emeklilik talebinde bulunulabilir.

4- Yıllık izin memura tanınan bir hak olup görevden uzaklaştırılan dönemde bu haktan yararlanılabilinir.

5-Sosyal denge tazminatının sosyal denge sözleşmesi ile belirlendiği, kapsama dahil personele her ay aylıkları ile birlikte ödendiğinden ilgili sendika arasında yapılan sosyal denge sözleşmesinde görevden uzaklaştırılan personele sosyal denge tazminatının ödenip ödenmeyeceği konusunda hüküm olması halinde bu hükmün uygulanması gerekir.

8- Süt izni kullananlara maktu fazla çalışma ücreti ödenebilir mi?

Belediyede zabıta memuru olarak çalışmakta olan personelden süt izni kullananlara maktu fazla çalışma ücreti ödenir mi?

5393 sayılı Belediye Kanununun “Zabıtanın görev ve yetkileri” başlıklı 51’inci maddesi, “... Zabıta hizmetleri kesintisiz olarak yürütülür. Zabıta personelinin çalışma süresi ve saatleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın, hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde düzenlenir. Belediye zabıta ve özel güvenlik hizmetlerinde fiilen çalışanlara, fazla mesai ücreti olarak yılı bütçe kanununda belirlenen üst sınırı aşmamak kaydıyla belediye meclisi kararı ile tespit edilen maktu tutar ödenir.” hükmünü içermektedir.

Diğer taraftan, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli K Cetvelinin fazla çalışma ile ilgili III üncü Bölümünün “(B) Aylık Maktu Fazla Çalışma Ücreti” başlıklı bölümünde, “1- Belediyeler ile bunlara bağlı müstakil bütçeli kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda (iktisadi işletmeler hariç), görevlerinin niteliği gereği 657 sayılı Kanunda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın zabıta ve itfaiye hizmetlerinde fiilen çalışan personele (destek hizmeti yürüten personel hariç), belediye meclisi kararı ile tespit edilen tutar, fazla çalışma ücreti olarak maktuen ödenir... 3- Yukarıdaki hükümlere göre ödenecek aylık maktu fazla çalışma ücretleri; a) Görevin yapılması sırasında veya görevden dolayı yaralanma ve sakatlanma hallerinde tedavi süresince, b) Bir yılda toplamı 30 günü geçmeyen hastalık izni sürelerinde, c) İtfaiye hizmetlerinde çalışan personel için görevin yapılması sırasında veya görevden dolayı hastalanma hallerinde tedavi süresince, ç) Yurt içinde yapılacak hizmet içi eğitime katılma ve geçici görevli olarak bulunma durumlarında, ödenmeye devam olunur. Diğer hallerde ise, fiilen çalışıldığı sürece ve bu süre ile orantılı olarak ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca, Sayıştay Temyiz Kurulunun 12/9/2018 tarihli ve 43828 Dosya No.’lu Kararında, “Anılan mevzuat hükümleri uyarınca, aylık maktu fazla mesai ücreti yalnızca zabıta ve itfaiye kadrosunda bulunan ve zabıta ve itfaiye hizmetini fiilen yerine getiren personele ödenecektir. Yani zabıta personelinin maktu fazla mesai ücretini alabilmesi için iki şartı birlikte taşıması gerekmektedir; öncelikle kişinin kadrosunun zabıta kadrosu olması, bununla birlikte zabıta görevini fiilen icra etmesi gerekmektedir. Dolayısıyla zabıta kadrosunda olup da fiilen bu görevi icra etmeyen personele maktu fazla mesai ücreti ödenmesi mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.” hükmü ile maktu mesai ücretinin hangi şart ve durumda ödeneceği belirtilmiştir.

Buna göre; 1- Zabıta memuru kadrosunda olan ilgili personelin süt izninde kullanmış olduğu 1,5 saatlik mazeret izni günlük 7,5 saatlik çalışma süresinin içinde sayılamaz. 2- 657 sayılı Kanunun ilgili hükmünde yer alan “Yıllık izin ve mazeret izinleri sırasında fiili çalışmaya bağlı her türlü ödemeler hariç malî haklar ile sosyal yardımlara dokunulmaz” hükmü ile Bütçe Kanununun K Cetvelinde yer alan düzenleme gereğince fiilen çalışılmayan sürelere ilişkin maktu mesai ücretinin ödenmesi mümkün değildir. 3- Belediye meclisince belirlenen aylık maktu fazla çalışma ücretinin, Belediyenin zabıta teşkilatının günlük/haftalık çalışma saat ve süreleri dikkate alınarak ilgili personelin süt izni dahil çalışmadığı sürelere karşılık gelen kısmının bu sürelerden düşürülerek kalan kısma denk gelen aylık maktu fazla çalışma ücretinin ödenmesi gerekmektedir.

9- İdari görevlere vekalet eden tabipler 17 bin TL kayba uğruyor

Tabip, uzman tabip, diş tabibi ve uzman diş tabibi kadrolarında bulunanlardan vekaleten veya tedviren başka bir göreve atananlara, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 39’uncu maddesi kapsamında ödeme yapılabilir mi?

Bir belediyede tabip, uzman tabip, diş tabibi ve uzman diş tabibi kadrosunda görev yapanlardan şube müdürü, müdür ve şef kadrolarına vekâlet veya tedviren görevlendirilenlere 375 sayılı KHK’nin ek 39’uncu maddesi gereğince ek ödeme yapılıp yapılamayacağı konusunda Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı tarafından verilen görüş yazısı ile konu açıklığa kavuşturulmuştur.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 39’uncu maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 9’uncu maddesine göre ek ödeme yapılan uzman tabip ve uzman diş tabibi kadro veya pozisyonlarında bulunanlara en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %370’i, tabip ve diş tabibi kadro veya pozisyonlarında bulunanlara ise %185’i tutarında; 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanında Bazı Mali Hükümler Hakkında Kanun’un ek 3’üncü maddesi, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Kanun’un 221 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 28’inci maddesinin dördüncü fıkrası hükümlerine göre ödeme yapılan uzman tabip ve uzman diş tabibi kadro veya pozisyonlarında bulunanlara en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %310›u, tabip ve diş tabibi kadro veya pozisyonlarında bulunanlara ise %155’i tutarında ilave ödeme yapılır. Bu ödeme, kadro veya pozisyonları için öngörülen hizmetlerde fiilen görev yapılan süreyle orantılı olmak üzere her takvim ayı için hesaplanır ve bir sonraki ayın 15’inde aylıklarla birlikte ödenir. Ancak, yılda 30 günü geçmeyen izin süreleri için fiilen görev yapma şartı aranmaz. Bu fıkraya göre yapılacak ödeme, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz.” hükmü yer almaktadır.

Bu kapsamda, uzman tabip, tabip, uzman diş tabibi ve diş tabibi kadro veya pozisyonlarında bulunanlara mezkûr hüküm kapsamında ödeme yapılabilmesi bahse konu kadro veya pozisyonlar için öngörülen hizmetlerde fiilen görev yapılması şartına bağlanmıştır. Dolayısıyla, söz konusu kadro veya pozisyonlar için öngörülen hizmetleri ifa edebilme yeterliliğinin yanı sıra bahse konu hizmetlerin doğrudan ifa edilmesi başka bir deyişle bu hizmetlerin yürütülmesi bakımından sorumluluğun bulunması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda ilgili ödemenin yapılmasında, söz konusu kadro veya pozisyonlarda bulunma yeterli olmayıp bu kadro ve pozisyonlar için öngörülen hizmetlerin fiilen yerine getirilmesi de gerekmektedir.

Bu itibarla, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 39’uncu maddesinde düzenlenen ödemenin, uzman tabip, tabip, uzman diş tabibi ve diş tabibi kadro veya pozisyonlarında bulunup söz konusu kadro veya pozisyonlar için öngörülen hizmetlerde fiilen görev alanlara yapılabilecektir. Bu durum ise idari görevlere vekaleten atanan tabipler açsından ciddi bir mali kayba sebep olacaktır. Örneğin uzman doktorun müdürlüğe vekalet etmesi halinde mali kaybı; 9500x0,509796x3,7=17.919 TL olacaktır.

10- Belediye başkan danışmanlarına ilave ödeme yapılabilir mi?

5216 sayılı Kanun gereğince başkan danışmanı olarak görevlendirilenlere 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 40’ıncı maddesinde düzenlenen ilave ödeme verilir mi?

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun “Danışmanlar” başlıklı 20’nci maddesinde; “Nüfusu iki milyonu aşan büyükşehir belediyelerinde on, diğer büyükşehir belediyelerinde beşi geçmemek üzere başkan danışmanı görevlendirilebilir. Danışman olarak görevlendirileceklerin en az dört yıllık yüksek öğrenim kurumlarından mezun olması şarttır. Danışman olarak görevlendirilme, memuriyete geçiş, sözleşmeli veya işçi statüsünde çalışma dahil, ilgililer açısından herhangi bir hak teşkil etmez. Danışmanların görev süreleri sözleşme süresi ile sınırlıdır. Ancak bu süre belediye başkanının görev süresini aşamaz. Danışmanlara, her türlü ödemeler dâhil, büyükşehir belediyesi genel sekreterine ödenen brüt aylık miktarının %75’ini aşmamak üzere belediye meclisinin belirlediği miktarda brüt ücret ödenir.” hükmü yer almaktadır.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 40’ıncı maddesinde ise; “... İlave ödeme, kapsamında bulunanlara sadece kendi unvanı esas alınarak ödenir ve mali hakları mevzuatı uyarınca en yüksek devlet memuru veya başka bir unvan esas veya emsal alınmak suretiyle belirlenenler bakımından, diğer mevzuat uyarınca mali haklarının belirlenmesine esas ödeme unsurlarının kapsam veya hesabına dahil edilmez. Bu ödeme, ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan veya mali ve sosyal hakların tespitinde esas alınan aylık, ücret, zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ödemesi, ikramiye ve diğer herhangi bir ödeme unsurunun ya da ücret tavanının hesabında dikkate alınmaz. Bu madde hükümleri, doğrudan veya başka bir ödemenin hesabında olmak üzere, tamamen veya kısmen mükerrer ödeme yapılmasına neden olacak şekilde uygulanamaz. Diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz. Bu maddenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye Cumhurbaşkanlığı yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü’nün 16/11/2023 tarihli ve E-74073113-045.02-189893 sayılı görüş yazısında, Büyükşehir Belediyesi’nde danışman olarak görev yapanların brüt ücretinin hesaplanmasında; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 40’ıncı maddesi çerçevesinde yapılan ilave ödemenin dikkate alınmaması gerektiği belirtilmiştir.

11- Ortaokul veya lise mezunları en fazla kaçıncı dereceye kadar yükselebilir?

Ortaokul ve lise mezunlarından bazı unvanlarda en fazla hangi derece ve kademeye yükselebileceklerine aşağıda yer verilmiştir.

1- Lise mezunu olup tahsildar ve memur kadrosunda görev yapan personelin durumu

Kadro cetvellerinde bu kadroların üst derecesi 5 olarak belirlenmiştir. Lise mezunu olarak bu kadrolara atanan personelin halen bulunduğu kadro derecesi hiçbir şekilde 5’inci dereceyi geçemeyecek, hizmet yılı dikkate alınarak kazanılmış hak aylık derecesi 3’üncü derecenin son kademesine yükseltilecek olup 657 sayılı Kanunun 37’nci maddesinde sayılan şartların gerçekleşmesi halinde ise kazanılmış hak aylık derecesi 2’nci dereceye yükseltilebilecektir.


2- Ortaokul mezunu olup zabıta memuru kadrosunda görev yapan personelin durumu

Kadro cetvellerinde bu kadroların üst derecesi 3 olarak belirlenmiştir. Personelin kazanılmış hak aylık derecesi istisnalar hariç olmak üzere 5’inci derecenin son kademesidir.

657 sayılı Kanun’un 37’nci maddedeki şartların varlığı halinde 4’üncü dereceye yükselebilecek olup kanunla verilen bir dereceden yararlanması halinde kazanılmış hak aylık derecesi 3’üncü dereceye yükseltilecektir. 3’üncü derecede münhal zabıta memuru kadrosunun varlığı halinde de bu kadroya atanabilecektir.

Bakmadan Geçme