- Haberler
- Kansere karşı 'akıllı beslenme'
Kansere karşı 'akıllı beslenme'
- AKÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Uysal: - 'Besinler sigara gibi direkt kansere sebep olmaz ama obezite, karaciğer yağlanması, reflü ve ülser gibi hastalıklara yol açarak dolaylı yoldan kansere neden olur' - 'Beslenmenin kanserle ilişkisini en aza indirmek istiyorsak akıllı beslenmeye riayet edilmelidir. Akıllı beslenmenin temeli 'acıkmadan yememek, doymadan kalkmak'tır'
AFYONKARAHİSAR (AA) - Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mükremin Uysal, besinlerin sigara gibi doğrudan olmasa da obezite, karaciğer yağlanması, reflü ve ülser gibi hastalıklara yol açarak dolaylı yoldan kansere neden olduğunu belirterek, bundan korunmak için "acıkmadan yememek, doymadan kalkmak" ilkesine dayanan "akıllı beslenme"yi önerdi.
Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de hem erkek hem de kadınlardaki kanser sıklığının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu söyledi.
Erkeklerde kanser sıklığı dünyada 100 binde 205 iken, Türkiye'de bu rakamın 100 binde 250 olduğunu dile getiren Uysal, "ABD ve AB ülkelerine göre ise ülkemizdeki kanser oranı daha düşüktür. ABD'de erkeklerde kanser sıklığı 100 binde 347'dir ancak ülkemizde kayıt sistemindeki eksiklikler nedeniyle bu veriler yüzde 100 doğruyu ifade etmiyor olabilir. En çok gözüken kanserler açısından da ülkemiz, dünyadaki sıralama ile benzerlik göstermektedir. En çok görülen kanser türü erkeklerde akciğer, kadınlarda meme kanseridir.” diye konuştu.
Ortalama yaşam süresinin artması ile yaşlı nüfusun çoğalmasının kanserli hasta sayısının artmasında etken olduğunu ifade eden Uysal, hastaların yüzde 60’ından fazlasının 60 yaş ve üzeri olduğunu bildirdi.
Uysal, kanserin nedenlerine ilişkin şu bilgileri aktardı:
"En sık suçlanan, kesin bilinen, tartışmasız bir faktör sigaradır. Sadece sigaranın bırakılması ile kanser sıklığı belirgin oranda azalacaktır. Ayrıca şişmanlık, stres, güneşe aşırı maruz kalma, dengesiz ve özensiz beslenmeyi sayabiliriz. Stres direkt olarak kanser yapmaz ancak kişi stresi iyi yönetemez ve kronik bir hal alırsa birtakım sağlık problemlerini tetikleyebilir. Genetik sebepler tüm kanser türlerinin yüzde 10-15’inden sorumludur. Kişinin birinci derece akrabalarında 55 yaşından önce kanser gelişme öyküsü varsa risk altındadır. Taramalara daha erken başlanmalıdır.”
Araştırmalarda, cep telefonlarının kanseri artırıp artırmadığını ortaya koyamadığına dikkati çeken Uysal, bu konuda tedbirli olunması gerektiğini aktardı.
- Beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmeli
Uysal, beslenme alışkanlıkları ile kanser ilişkisi konusuna da değinerek, şöyle devam etti:
"Besinler sigara gibi direkt kansere sebep olmaz ama obezite, karaciğer yağlanması, reflü ve ülser gibi hastalıklara yol açarak dolaylı yoldan kansere neden olur. Eğer beslenmenin kanserle ilişkisini en aza indirmek istiyorsak akıllı beslenmeye riayet edilmelidir. Akıllı beslenmenin temeli 'acıkmadan yememek, doymadan kalkmak'tır. Fast food tarzı beslenme, birçok hastalık gibi kanser için de risk faktörüdür. Yakın ateşte tütsülenmiş gıdalar, yüksek ateşte uzun süre kızarmış yağda yapılan kızartmalar, işlenmiş, tuzlanmış, bekletilmiş et ürünleri ve fazla yağlı besinlerden kaçınmak kanser riskini azaltır. Meyve-sebze ağırlıklı beslenmek ve fiziksel aktiviteyi artırmak kanserden koruyucudur. Meyve sebze tüketimi, posası çok olduğu için özellikle sindirim sistemi kanserlerinden korunmak için çok gereklidir. İnsanlar dışarıda fast food mekanları ve restoranlarda yemek yerine evde sağlıklı yemek yemeye özendirilmelidir. Çocuklar cips ve gazlı içeceklerden uzak tutulmalıdır. Aroma, renklendirici, tatlandırıcı, ketçap ve mayonez de uzun dönemde kanser riskini artırabilir."
- "Toplumun bilinçlenmesi önemli"
Dünyada ölüm oranlarına bakıldığında kanserin en sık ikinci ölüm sebebi olduğunu bildiren Uysal, "Basit kurallara uyulması ve erken saptanması halinde kanseri yenmek mümkündür. Bu da ancak bilinçlendirilmiş toplumla sağlanabilir." dedi.
Uysal, "Kanserin mücadele edilemez bir hastalık" olarak algılanmaması gereğine dikkati çekerek "Bu yanlış algı, kanser tanısı sonrası umut tacirlerinin ekmeğine yağ sürmektedir. Günümüzde kanserle etkin mücadele mümkündür. Tedavi imkanları son 10 yılda özellikle bazı kanser türlerinde baş döndürücü şekilde gelişmiştir. Nerdeyse her hafta yeni, başarılı bir ilaç ortaya çıkmaktadır. Kanser hastaları umut tacirlerinden uzak durmalıdır. Modern tedaviler sayesinde eskiden her üç hastadan biri hayatta kalırken, günümüzde her üç hastadan ikisi hayatta kalmaktadır." ifadesini kullandı.