Karacahisar Kalesi'ndeki hayati yapının yüzde 90'ı açığa çıktı
Eskişehir'deki Karacahisar Kalesi'nde yapılan arkeolojik kazılarda, 4 yıldır devam eden çalışmaların ardından kalenin içerisinde yer alan 'Sarnıç'ın yaklaşık yüzde 90'lık bölümü açığa çıkartıldı. Ayrıca yapılan 3D çalışma sayesinde Sarnıç, temsili olarak modellendi.
Eskişehir’deki Karacahisar Kalesi’nde yapılan arkeolojik kazılarda, 4 yıldır devam eden çalışmaların ardından kalenin içerisinde yer alan ‘Sarnıç’ın yaklaşık yüzde 90’lık bölümü açığa çıkartıldı. Ayrıca yapılan 3D çalışma sayesinde Sarnıç, temsili olarak modellendi.
Osmanlı’nın devlet olma yönündeki ilk adımlarının atıldığı ve 1288 yılında Osman Bey tarafından Bizanslılardan fethedilen Karacahisar Kalesi, Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde bulunan Karacaşehir Mahallesi’nde yer alıyor. Tarihi kaynaklara göre Karacahisar Kalesi; Osmanlı’nın ilk fethi olan ve ilk hutbenin okutulduğu yer olarak da biliniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi işbirliğinde yürütülen ve yaklaşık 23 yıldır belli aralıklarla devam eden kazı çalışmaları esnasında, ağırlıklı olarak I. Murad dönemine ait bulguların yanı sıra Selçuklu, Karamanoğulları, Germiyanoğulları ve Menteşeoğulları beyliklerine ait arkeolojik verilere de ulaşıldı. Ayrıca geçmiş dönemde yapılan çalışmalarda, farklı Osmanlı padişahlarına ve beyliklere ait sikkeler ile birlikte; seramik, ok ucu, yüzük, küpe, lüle, ağırşak gibi çeşitli dönemlere ait çok sayıda eser bulundu.
Yaklaşık 3 bin 900 ton su kapasitesine sahip
Karacahisar Kalesi’nin içerisinde yer alan ve 4 yıldır arkeolojik kazıların içerisinde veya çevresinde devam ettiği Sarnıç’ta önemli bir aşamaya gelindi. Yapılan çalışmalarla 45’e 15 metre ölçülerinde ve 6 metre derinliğindeki Sarnıç’ın, yaklaşık yüzde 90’lık bölümü açığa çıkartıldı. Arkeolojik kazılarla birlikte büyük büyük kısmı açığa çıkarılan mimari yapının yaklaşık 3 bin 900 ton su kapasitesine sahip olduğu ortaya çıktı. Kalenin uzun süren kuşatmalara dayanabilmesi için su ihtiyacını karşılayan son derece önemli bir yapı olan Sarnıç’ın su kapasitesi aynı zamanda kaleye verilen önemi de gözler önüne serdi. Son olarak yapılan 3D modelleme çalışmasıyla ise Sarnıç’ın temsili olarak eski dönemlere ışık tutması sağlandı.
“Bu tür kale kentlerde Sarnıçlar çok önemli yer tutuyor”
Karacahisar Kalesi’nde yapılan arkeolojik çalışmaların yaklaşık 4 yıldır başkanlığını yürüten Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hasan Yılmazyaşar, sarnıcın mimari yapısı hakkında bilgiler verdi. Tuğla ve taşın birlikte örüldüğü bir tasarım olduğunu dile getiren Yılmazyaşar, “Şu anda içerisinde bulunduğumuz Sarnıç’taki kazılar 2019 yılından itibaren devam ediyor. Bu yıl dördüncü yıl oldu. Bu tür kale kentlerde Sarnıçlar çok önemli yer tutuyor. Çünkü bu kale kentler genellikle yüksek alanlara kurulduğu ve kuşatmalara uzun süre dayanabilmesi için su ihtiyacı var. İçerisinde yaşayan halk ve askerler kullanıyor. Bu su ihtiyacını karşılayacak en önemli mimari unsur, Sarnıçlar oluyor. Dolayısıyla bizim şu anda Karacahisar Kalesi’nde çalışmalarını sürdürdüğümüz sarnıç da yaklaşık 45’e 15 metre ölçülerinde ve 6 metre derinliğinde tasarlanmış. Yaklaşık olarak 3 bin 900 ton su kapasitesine sahip, çok büyük bir sarnıç olarak karşımıza çıkıyor. Bu da kalenin uzun süre kuşatmalara dayanabilmesi için tasarlanmış olduğunu bizlere gösteriyor. Tuğla ve taşın birlikte kullanılmasıyla örülmüş, oldukça muntazam bir işçiliği var” dedi.
“Kısa süre içerisinde de buradaki arkeolojik çalışmalarını tamamlama hedefimiz var”
Kısa süre içerinde sarnıçtaki kazıları tamamlayarak, farklı projelere başlayacaklarını ifade eden Kazı Başkanı Yılmazyaşar, “Şu an dördüncü yıl itibariyle sarnıcın yaklaşık yüzde 90’lık kısmı ortaya çıktı. Kısa süre içerisinde de buradaki arkeolojik çalışmalarını tamamlama hedefimiz var. Bu hedefin sonrasında da eş zamanlı olarak restitüsyon ve restorasyon projeleri, aynı zamanda da korumaya yönelik konservasyon çalışmalarının yapılmasını ön görerek çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Nihai olarak da bu sarnıcın onarımı yapılarak gelecek nesillere taşınması yönündeki bilimsel çalışmalarla devam etme gibi bir çabamız var” ifadelerini kullandı.