Kredi borcu için emekli maaşına haciz konulabilir mi?
Emekli maaşına bloke konulup konulamayacağına yönelik tartışmalar sürerken Yargıtay'dan bu konuda emsal niteliğinde bir karara imza atıldı.
Emekli maaşlarına bloke konulması konusundaki belirsizlik devam ederken, Yargıtay'dan önemli bir karar geldi. Yüksek mahkeme, bankadan aldığı kredi borcunu ödemeyen emeklilerin maaşlarının bloke edilebileceğine hükmetti. Yargıtay, kredi sözleşmesini imzalayan emeklinin, borcunun maaşından kesilmesine rıza gösterdiği yönünde bir karar verdi. Bu karar, emeklilerin mali durumları ve borç ödemeleri konusunda önemli bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi ise, bu konuda emsal niteliğinde bir karara imza attı. Daire, bankadan kredi kullanan bir emeklinin, kredi sözleşmesini imza attığını ve bu imzalarla maaşı ile bu krediyi ödemeyi taahhüt altına aldığını bildirdi. Daire, bankaların da tüketiciye emelli maaşına güvenerek kredi kullandırdığını hatırlattı. Bu unsurlar dikkate alındığında, emekli maaşına bloke uygulanmasının hukuka uygun olduğu vurgulandı. Daire, bu nedenle mahkemenin kararının bozulmasını hükmetti.
Dairenin konuyla ilgili kararı şöyle:
Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. (TMK m.2) Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir SONUÇ DOĞACAKTIR.
Başka bir deyişle yeni yasanın yürürlük tarihi olan 28.02.2009 tarihinden sonra kullanılan kredilerde emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik muvafakatlerin önceden verildiği gerekçesiyle geçersizliğinden ve haksız şart teşkil ettiğinden bahsedilemez. Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...."