Öğretmen adaylarının mülakat puanları niçin tartışma konusu?
Milli Eğitim Bakanlığı'nın mülakat sonuçlarının açıklanmasının ardından, adaylar arasında adaletsiz puanlamalar ve farklılıklar üzerine tartışmalar yoğunlaştı.
Yaklaşık 18 aydır öğretmen ataması yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 25 Ekim’de öğretmen adaylarının mülakat sonuçlarını açıkladı. Ancak sonuçların ardından pek çok aday, mülakat puanlarının adaletsiz olduğunu ve bu nedenle kontenjan dışı kaldıklarını ifade etti. Eğitim Sen, bazı şehirlerde adaylara blok şekilde KPSS puanına muadil puanlar verildiğini, bazı yerlerde ise KPSS puanlarının çok üstünde puanlar verildiğini belirterek bu durumu eleştirdi.
Ana muhalefet partisi CHP, 29 Ekim’de MEB binası önünde oturma eylemi düzenledi ve daha sonra Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu. Tekin ise mülakatların tek bir torpil ya da kayırma olmadan tamamlandığını savundu.
Eğitim Sen, iller bazında mülakat puanları arasında ciddi farklılıklar tespit ettiğini ve mülakat komisyonlarının farklı standartlar uyguladığını vurguladı. Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, farklı komisyonların aynı yeterlilikteki adaylara farklı puanlar vermesinin yaygın bir sorun olduğunu ifade etti.
Mülakat sonuçları açıklandığı halde, yerleştirmeye esas sıralamaların henüz açıklanmaması, adayların tercih yapma sürecinde belirsizlik yarattı. Öğretmen adayları, mesajlaşma gruplarında puanlarını paylaşarak sıralamalarını tespit etmeye çalışıyor. Bazı adaylar, mülakatlarda gösterdikleri performansla aldıkları puanların birbirine yakın olmamasından ve komisyonlar arasındaki tutarsızlıklardan şikayet ediyor.
Öğretmenler, mülakat sürecinin şeffaf olmamasını ve adaletsiz uygulamaları protesto etmek için çeşitli eylemler gerçekleştirdi. CHP heyeti, öğretmenlerin atanma sürecinin adaletsizliğine dikkat çekerek MEB’in önünde sabahladı.
MEB’in mülakat sisteminin, atama bekleyen öğretmen adayları üzerinde olumsuz bir etki yarattığını belirten eleştiriler, öğretmenlik mesleğine olan güveni sarsmış durumda. Öğrencilerin eğitim hakkının tehlikeye girdiği, öğretmen açığının arttığı bu süreçte, eğitim camiasında endişeler giderek büyüyor.