Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 18 ay önce başkentin göbeğinde menfur bir suikaste kurban giden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş dosyasının sürüncemede kalmasının, soruşturma ve yargı aşamasında skandalların üzerine giden gazetecilerin hedef gösterilmesini değerlendirdi.
Özel, gazetecilerin bu olayı sorgulamasının ardından hedef gösterilmesine sert tepki göstererek, siyasetçilerin eleştirilere açık olması gerektiğini vurguladı. Özel, cenazenin eski Ülkü Ocakları Başkanı'na ait olması ve MHP'nin tepkisinin yetersiz kalmasına dikkat çekerek, siyasi çevrelerin bu durumu siyasileştirmemek adına sessiz kaldığını ancak mağduriyetin giderilmesi gerektiğini savundu.
Özgür Özel, Malatya’da Rönesans Konteyner Kentte kalan vatandaşları ziyaret etti. Genel Başkan Özgür Özel, depremzede vatandaşlarla görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yaşanan sorunlara değinen Özel, depremzede vatandaşların mağduriyetlerinin iktidarın hatalı kararları ile arttığını vurguladı. Özel, “Şöyle bir yaklaşım olamaz. Az hasarlı evler yapın içine geçin diyorlar adam borçla, bankadan kredi ile yapıyor şimdi rezerv ilan ettik bu alanı, evini de yıkacağız diyorlar. Ya da orta hasarlı bir ev var, biz bunu yıkacağız diyorlar adam kapısını pervazını söküp paraya dönüştürüyor yıkılmadan önce, lavabosunu söküyor ikinci el satıyor, onunla çoluğunu çocuğunu geçindiriyor, sonra vazgeçtik güçlendireceğiz diyorlar. Hangi parayla güçlendirecek? Bir sürü şey gitmiş. Bu belirsizliğin ortadan kalkması lazım. Biz bugün Malatya’ya akıl almaya, akıl vermeye gelmedik. Seslerini duymaya, duyurmaya geldik. Buradaki insanların çığlığını Türkiye’ye duyuracağız. Bir şans Veli Ağbaba gibi bir isim var. Ağbaba neredeyse Malatya’da partili partisiz herkesin takdir ettiği şekilde seslerini duyuruyor. Tabii bir başka da yine aynı isim bir şanssızlık. Şu anda bu şehrin belediye başkanı Veli Ağbaba olsaydı bu sorunların hiçbirini konuşmuyor olacaktık. Maalesef ben elimden geldiğince meseleleri dile getirmeye, katkı sağlamaya, takipçisi olmaya devam edeceğim” dedi.
Hedef gösterilen gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Timur Soykan.
“SİYASETÇİNİN ELEŞTİRİYE AÇIK OLMASI LAZIM”
Bir gazetede dört gazetecinin hedef alınmasına ilişkin yorumu sorulan Özel, “Siyasetçi dediğimiz, eleştiriye açık olması lazım. Hep bunu savunduk. Bugüne kadar bunu yerine getirdik. Kaldı ki arkadaşlar siyasilere kişisel husumet duyuyor değiller. Bir gerçek var. Ankara’nın ortasında, Başkentin göbeğinde yerde bir cenaze duruyor. Cenaze Ülkü Ocakları Başkanına ait. Normalde böyle bir kayıp olduğunda MHP’nin yeri göğü inletmesi gerekirken bir taziye tweeti bir geçmiş olsun mesajı, cenazesine gidip çelenk yollama, hatır sorma bile yok. Ben konuyu siyasileştirmemek istediğimi hep söyledim ama Ayşe Hanım geldi ve bana dedi ki Başkanım bu konuyu konuşun. Ben onlar için susuyordum. Ben Cumhurbaşkanından kendisi için randevu istedim. İnanın sayın Bahçeli’den de istedim. Sayın Bahçeli çağırırsa koşa koşa ona da gidecek. Kadıncağızın bir derdi var. İki kızı babasız kaldı. Kanı yerde kalmasın diyor. Suçlular hesap versin diyor. Timur Soykan’ın deyimiyle yarım bir iddianame yazmışlar. Bir kısmı var, tetikçiler var. Hedef gösterenler, kaçtıktan sonra yardım edenler, azmettirenler, bunların altına Audi marka arabaları çekenler yok. O yüzden dört gazeteci oturmuş bizim yaptığımız gibi bu konuları konuşuyor. Vay efendim Türkgün Gazetesi, sürmanşetten hedef gösteriyor. Bu olmaması gereken bir şey. Zaten MHP’nin Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez daha sesleniyorum. Bütün Türkiye’nin huzuru için bu partinin içinde bazıları var. Genellemek istemiyoruz. 70 yıllık geleneği topyekun kötülemek istemiyoruz ama bu partinin bir evladı öldürülüyor. İki isim var. O iki isimle ilgili iki şey var. Bir bütün kamuoyu bu kişilerin bilgisine başvurulmasını, bağlantılı kişilerin sorgulamaya dahil edilmesini istiyor. İki, bu ikisinden bu parti yaka silkiyor. Bakın ben bunu aylardır söylüyorum. Bu ikisini bu ikisinden başka savunan var mı? Ya birbirlerini savunuyorlar ya kendilerini savunuyorlar” ifadelerini kullandı.
“İÇİŞLERİNE KARIŞMAM”
Gerilimin düşmesi gerektiğini kaydeden Özel, “Bugün bir, iki şey okuduk. İnşallah öyledir. Önümüzdeki günlerde çok köklü değişiklikler yaşanacak diye yazıldı çizildi. Ben hiçbir partinin içişlerine karışmam ama bu ikisinin durumu Türkiye’de çok vicdanları sızlatıyor. Her şeyin altından çıkıyorlar. Kayseri’de bir seçimi kaba kuvvetle iptal ettirmeye uğraşanlar, vatandaştan demokrasi tokadını yediler. Yine tokat yediler hazmetmediler. Olmadık işler oluyor. Gerilim tırmanmasın diyorum. Grup başkanvekilimi aratmışım. Ben bizim tarafa intikam almak karşı saldırı yok, hedef göstermek yok, siyasi üslup içinde kınayacağız diyorum adamlar dünya kadar hakaret ediyorlar. Bu gücü nereden alıyorlar? Bunları bu siyasetten birilerinin temizlemesi lazım. Bu da Devlet Bey’e düşer. Çünkü Devlet Bey geçmişte çok olumsuz ilişkilere son vermesi ile bilinen, mafya ile ilişkileri bitiren, bir örgütü baştan aşağıya belli bir çizgiye çeken yapısıyla takdir topluyordu. Şimdi bu iş hiçbirimize düşmez. Bu işi halletmek Devlet Bey’e düşer. Ben mutlaka bu konuyu değerlendireceğini düşünüyorum. MHP’nin tümünü içerdeki bir odaktan ayrı değerlendiriyoruz. O odak normalleşmeye karşı. Normal Türkiye’de vücut bulamazlar” dedi.
YARGIDAN ELLERİNİ ÇEKMELERİ GEREKİYOR
Yargıda yaşanan bozulma hakkındaki soruyu da yanıtlayan Özel, “Bu konuda çok uzun çalışmalarımız var ama esas mesele şu. Bugün yargının şuna ihtiyacı var. Üstünden siyasetin elinin çekilmesine ihtiyacı var. Bugün gördüğünüz gibi suç türüne göre sınıflanmıyor. İşleyene göre sınıflanıyor. Türkiye’de bir suçu kim işledi diye bakıyorlar. Deliller nereye gidiyorsa gariban birinin üstüne gidiyorsa sonuna kadar gidiliyor. Arkası olan birisi ise ittifaklarda güçlü birisi ise o taraflara doğru gidilmiyor. Devletin birliği ve dirliği için kuvvetler ayrılığı esastır. Bugün yürütmenin ve yasamadaki bazı parti liderlerinin mutlaka yargıdan elini çekmesi gerekiyor” ifadesini kullandı.
Ayşe Ateş'ten hedef gösterilen gazetecilere destek
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in Türkgün gazetesinde hedef gösterilen gazetecilere destek verdi. Ayşe Ateş, sosyal medya üzerinden Halk TV'de yayınlanan bir programdan bir bölümü paylaşarak, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Timur Soykan ve Barış Terkoğlu gibi gazetecilere destek mesajı verdi.
Bu destek mesajında, Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in suikastinin sıradan bir cinayet olmadığını vurgulayarak, gazetecilerin gösterdikleri insanüstü çaba ve cesaret ile suikastin aydınlatılması için verdikleri mücadeleyi övdü. Özellikle Barış Terkoğlu'nun yaptığı konuşmanın tarihe not düşülmesi gerektiğini belirten Ayşe Ateş, Namık Kemal'in dizelerini hatırlatarak adalet mücadelesinin ötesinde, milletin sokaklarını karanlıktan, kötülükten ve hukuksuzluktan arındırma mücadelesi olduğunu vurguladı.
Ayşe Ateş'in sözleri, Türkgün gazetesinin yazarı Kadir Yıldız tarafından hedef gösterilen gazetecilere yönelik artan endişeleri ve toplumsal tepkileri de beraberinde getirdi.
Ayşe Ateş'in paylaşımı şöyle:
“Basit bir cinayet davası olmadığı bilinciyle Sinan Ateş suikastinin aydınlatılması için insanüstü bir mücadele örneği sergileyerek bütün tehditlere göğsünü çelik bir duvar gibi geren Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Timur Soykan ve Murat Ağırel başta olmak üzere bu ülkenin bütün cesur, şerefli ve azimli gazetecilerine sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum.
Özellikle Barış Terkoğlu’nun yapmış olduğu ve tarihe not düşülmesi gerektiğine inandığım bu konuşmayı dinledikten sonra aklıma Namık Kemal’in aşağıdaki dizeleri geldi:
Kemend-i can-güdâzı ejder-i kahr olsa cellâdın,
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten.
Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin,
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir âzimetten...
Geride kalan dönemde gördük ki Çukurambar’da hedef alınan, katledilen sadece Sinan Ateş değildi. Orada aziz milletimiz de hedef alındı. Orada milletimizin adalete olan inancı da huzuru da güvenliği de katledildi.
Bu yüzdendir ki hep şunu söylüyorum: Bu, yalnızca bir adalet mücadelesi değildir. Bu, bir milletin sokaklarını karanlıktan, kötülükten, hukuksuzluktan arındırma mücadelesidir. Millet yolunda mücadele eden şerefli gazetecilerimiz de dev gibi bir ordu karşısında bu mücadelenin bin atlı akıncılarıdır.
Hedef gösterilen gazetecilerimizin can güvenliği elzemdir.”