• Haberler
  • Memur
  • Sinan Ateş davası başladı... Doğukan Çep: Evet ben azmettirdim

Sinan Ateş davası başladı... Doğukan Çep: Evet ben azmettirdim

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davada, tetikçi Eray Özyağcı ve azmettirici Doğukan Çep yargılanıyor. Çep, suikastı azmettirdiğini itiraf ederek, amacının öldürmek olmadığını savundu.

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin dava başladı. Davada 22 sanık yargılanıyor. Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki duruşmada, MHP avukatlarının davaya katılma talebi reddedildi. Tetikçi Eray Özyağcı, Ankara'ya Doğukan Çep'ten Ateş'i ayaklarından vurma talimatı aldığını söyledi. Özyağcı, olay günü ateş ederken "reisi vurduk" diye bağırıldığını duyduğunu belirtti. Doğukan Çep ise suikastı azmettirdiğini kabul ederek, amacının öldürmek olmadığını ifade etti. Çep, Ateş'ten dolandırıldığını iddia etti. Ateş'in eşi Ayşe Ateş, ayrılan dosyadaki 17 şüphelinin yargılanmasını talep etti.

İşte gün boyu tüm yaşananlar...

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 şüphelinin yargılanmasına başlandı.

Cinayete ilişkin ilk duruşma Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülüyor.

Duruşmanın başında MHP avukatları davaya katılma talebinde bulundu.

Savcı, MHP’nin suçtan zarar görmediğini beyan ederek, katılma talebinin reddini istedi.

Mahkeme de katılma talebini reddetti.


Tetikçi Eray Özyağcı savunma yaptı

Ardından tetikçi Eray Özyağci’nın savunmasına geçildi.

Duruşmada ilk savunması alınan tutuklu sanık tetikçi Eray Özyağci, dosyanın sanıklarından Doğukan Çep’in, kendisine, “Sinan Ateş bir dava dosyası için bana söz verdi. Benden para istedi, gönderdim ama sözünü tutmadı.” dediğini öne sürdü.

Çep’in, dolandırıldığı için öfkelendiğini söylediğini iddia eden Özyağcı, “Ona, ‘Abi, sen beni biliyorsun. Sen ayarla ben ayaklarından vururum’ dedim. Daha sonra Suat Kurt’u aradım. Ona ‘Ankara’da bir hasmım var ayaklarından vuracağım yardım eder misin?’ dedim. O da kabul etti.” ifadesini kullandı.

'Reisi vurduk, reisi vurduk diye bir ses duydum'

Ankara'ya gitmesinin ardından cinayet anında motosikleti kullanan sanık Vedat Balkaya’yla buluştuğunu söyleyen Özyağcı olay gününü şu sözlerle anlattı:

“Vedat'a, Doğukan abinin alacak meselesi için biriyle görüşeceğimi, silah sesi duyması halinde korkmayıp beklemesini söyledim. Sonra kafeye oturup Doğukan abimden haber bekledim. Beni arayıp 'Sinan Ateş'in yanında iki kişi var. Ayaklarından vur uzaklaş, diğerleriyle uğraşma' dedi. Yukarıdan aşağıya üç kişinin geldiğini gördüm. Sinan Ateş'in ayaklarına sağlı, sollu ateş ettim ve sonra kaçmaya başladım. Bir kişi, hedef gözetmeksizin ateş etmeye başladı. Ben de onlara ateş ettim. Daha sonra 'reisi vurduk, reisi vurduk' diye bir ses duydum.”

Özyağcı, kendisini bekleyen motosiklete binerek, Çep’in daha önce kendisine gönderdiği Gölbaşı’ndaki konuma gittiklerini anlattı.

Araçta daha önceden tanıdığı Mustafa Kemal isimli kişinin olduğunu söyleyen Özyağcı, araca binmesinin ardından Çep’i aradığını belirterek şöyle devam etti:

 “Ona, 'Abi ben ayaklarına doğru sıktım ama 'reisi vurduk' diye bağırdılar. Bunda başka bir iş olmasın' dedim. Bana, 'Mustafa Kemal'le Gölbaşı'ndaki yere gidin, kafanıza göre iş yapmayın' dedi. Kimin olduğunu bilmediğim bir eve gittik. Doğukan abi, 1 saat sonra yine aradı ve 'Sinan Ateş ölmüş. Sana sadece ayaklarına sık demedim mi? dedi. Ben de adamı öldürmediğimi, ayaklarına sıktığımı söyledim. Bana kızıp telefonu kapattı. Akşam bir daha aradı ve 'Vedat yakalandı İstanbul'a gitmeyin. Birkaç gün misafir kalın' dedi. 4 güne yakın Gölbaşı'ndaki evde kaldık.”

'Araj bagajında İzmir'e götürüldüm'

Sanık Eray Özyağcı, cinayetten 4 gün sonra Mustafa Kemal ismindeki arkadaşının yardımıyla araç bagajında İzmir’e götürüldüğünü anlattı.

Bir villada yaklaşık 1 ay saklandığını anlatan Özyağcı şunları söyledi:

“Mustafa Kemal, 'Botu ayarladım, seni Edirne'den yurt dışına çıkaracağız' dedi. Sonra beni bagaja soktular ve Edirne'ye bu şekilde gittim. Bagajdan indirdiklerinde 'biz yoldayken deprem oldu, o yüzden yol boştu' dedi. Beni bekleyen kişilerle botla nehre indim. Orada, bizim askerlerimiz ateş etti. Herkes panik oldu ben de direk suya atladım. Yüzerek Yunanistan'a çıktım. Birkaç saat yürümemin ardından Yunanistan askerleri yakaladı. Türk olduğumu, terörist olmadığımı söyledim. Beni kelepçeleyip dövmeye başladılar. Sonra beni botla sınır hattımıza attılar. Orada teslim oldum.”

Daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğüne teslim edildiğini, emniyet sorgusunun ardından savcılığa sevk edildiğini belirten Özyağcı şu iddialarda bulundu:

“Orada üç savcıya ifade verdim. Savcı Durmuş Ali Kaya, 'Bize hikaye anlatma. Bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey'den talimat aldıysan bizi uğraştırma. MHP'den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım. Seni içeride de dışarıda da koruyacağız. Sana insan ve araç fotoğrafları göstereceğiz. Bunları onayla yeter' dedi. Ben bunları duyunca şok oldum. 'Böyle iftiralara alet olmam. Beni neden böyle bir şeye alet etmeye çalışıyorsunuz? dedim. Ondan sonra iyice öfkelendi. Yanıma geldi ve fotoğraflar göstermeye başladı. Tanımadığımı söyledim. Sonra araçlar gösterdi. 'Bunlara binmedim' dedim. Bana, 'Öldürülmekten korkmuyor musun?' dedi. Ben de 'Ölüm kalım triplerim olsa bu işi yapmazdım' dedim. 'Ben bu dosyanın kalemşoruyum. Her türlü müdahaleyi yapacağım. Seçimden sonra herkes görecek' dedi. Bana gösterilen fotoğraflar ve araçları sonradan medyadan gördüm.”

Özyağcı, Çep'in wifi cihazı verip vermediğini 'hatırlamıyor'

Sanık Eray Özyağci'nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.

Özyağci, İstanbul'dan ayrılmadan önce sanık Çep'in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, “Hatırlamıyorum.” dedi.

Olay gününden önce Ateş'in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağci, “Abim bana ne diyorsa onu yaptım." ifadesini kullandı. Sanık Özyağci, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya, "Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim.” cevabını verdi.

'Silah sesi duyarsan korkma dedi'

Duruşmada savunma yapan ikinci sanık, cinayette kullanılan motosikleti süren kişi olan Vedat Balkaya oldu.

Olay tarihinden bir süre önce cezaevinden çıktığını, iş bulma konusunda zorluk çektiğini anlatan Balkaya, sanıklardan Doğukan Çep'in uyuşturucudan uzak durması şartıyla motor alabileceğini söylediğini, kendisine verdiği sözü tuttuğunu belirtti.

Çep'in kendisine bir miktar para ve 2-3 tane de motosiklet ilanı attığını ifade eden Balkaya, bir süre sonra motoru aldığını, motoru aldıktan bir gün sonra sanık Çep'in kendisini aradığını anlattı. Sanık Balkaya, “Ataşehir'de buluştuk. 'Ankara'da birinden alacağım var, Eray'ı Ankara'ya götürecek araba var ama getirecek kişi yok.' dedi. Bunun üzerine yardım amaçlı sabah 6 suları Ankara'ya vardım.” sözlerini sarf etti.

Sanık Vedat Balkaya, olay gününe ilişkin şunları anlattı:

“Ayın 30'unda öğlen 12.30 sularında Eray beni uyandırdı. 'Alacağımız olan kişi gelmiş, almaya gidiyoruz acele et' dedi. Eray arkama bindi, beni yönlendirdi, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde indirdim. Bana, 'Silah sesi duyarsan korkma.' dedi. Bunun üzerine Doğukan'ı aradım, bir sıkıntı olup olmadığını sordum. Bir süre orada bekledim, sonra Eray bir hışımla geldi. Eray'ın yönlendirmesiyle yaklaşık yarım saat gittikten sonra bir petrol ofisine gittik. Eray iner inmez kaskı fırlattı. 'Benimle İstanbul'a gelmeyecek misin?' dedim. 'Gelmeme gerek kalmadı, sen devam et, İstanbul'da görüşürüz.' dedi. Kendisini bekleyen arabaya bindi ve gitti.”

'Birini öldüreceğini bilmiyordum'

Vedat Balkaya, olay tarihinden önce Ateş'i tanımadığını, öldürülmesinden de haberdar olmadığını iddia etti.

Balkaya, “Bana alacak verecek meselesi dediler. Vurulma olayı deselerdi cezaevinden yeni çıkmış biri olarak asla yardım etmezdim. Doğukan'ı aradım, Eray tedirgindi, bir şey olduysa bana söyleyin dedim. Ben bu olayın aslını Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde öğrendim. Eray'ın birini vurduğunu orada öğrendim. Beni buraya kandırarak getirdiler. Ben Sinan Ateş'i tanımıyorum, sosyal statüsünü bilmiyorum. Burada birinin vurulacağını, öldürüleceğini bilmiyordum." savunmasını yaptı.

Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Doğukan Çep: Evet ben azmettirdim

Vedat Balkaya’nın ardından Doğukan Çep’in savunmasına geçildi.

Çep ifadesinde “Evet ben azmettirdim.” dedi. Planın kendisi tarafından yapıldığını anlatan Çep, “Ama amacım öldürmek değildi. Eğer ben bir suikast düzenletecek olsaydım motorla yanlarından geçerken ateş ettirirdim.” dedi.

Ateş’in vücudundan iki farklı mermi çekirdeği çıktığını söyleyen Çep, farklı çıkan mermi türlerinin bir tanesinin Sinan Ateş’in yanında bulunan kişilerin silahına ait olduğunu iddia etti.

Çep, Ateş’ten Yargıtay’da bulunan bir cinayet dosyası için yardım istediğini, Ateş’in kendisinden 1 milyon lira istediğini öne sürdü. Kandırıldığını düşünerek Ateş’i silahla yaralamak istediğini, bunu da tetikçi Eray Özyağci’yi azmettirerek yaptığını anlattı.

Avukatın sorusuna cevap vermedi?

Ateş’in ölümüne üzüldüğünü söyleyen Çep, müşteki avukatının, “Yargıtay tarafından onanmış bir davada Sinan Ateş’ten nasıl bir yardım istediniz?” sorusuna yanıt veremedi.

Çep, tahliye talebi olmadığını söyledi.

Tolgahan Demirbaş iddiaları reddetti

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, dosyada azmettirici olarak adı geçen Tolgahan Demirbaş savunma yaptı.

Demirbaş, cinayetle hiçbir bağlantısı olmadığını ileri sürdü. Öğretmen olduğunu söyleyen Demirbaş, böyle bir cinayete karışmayacağı yönünde ifade verdi.

Duruşma yarına ertelendi.
Sinan Ateş cinayetinin ilk gününde 8 sanık savunma yaptı.

 Duruşmanın ilk günü tamamlandı. Dava yarın saat 09.00’da devam edecek.

Ayşe Ateş: Ayrılan dosyadakı 17 şüpheli dosyaya eklenmeli

Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ise duruşma öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.

“Bizim buradan beklentimiz ve isteğimiz, ayrılan dosyadaki 17 kişi hakkında gerekli işlemlerin hızlı bir şekilde yapılması ve dosyamıza eklenmesidir.” diyen Ayşe Ateş şöyle dvam etti:

 “İddianamedeki boşlukların tamamlanarak yeni ve doğru bir iddianamenin yazılması ve yargılamanın hızlı bir şekilde yapılmasıdır. Hedefimize sadece suçlular var, sadece suçluların adil bir şekilde yargılanmasından başka hiçbir talebimiz bulunmamaktadır.”

Ateş, tehditler üzerine yaklaşık bir buçuk aydır koruma talebinde bulunduğunu ve yoğun güvenlik altında yaşadığını dile getirdi.

Siyasetçiler de takip ediyor

Sanıklar ve müştekilerin hazır bulunduğu duruşmayı bazı siyasiler de takip ediyor.

Duruşma salonunda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da izleyici olarak yer aldı. Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve bazı il baro başkanları da izliyor.

Özgür Özel'den iddianame tepkisi

Duruşmayı takip eden Özgür Özel, gazetecilere açıklamada bulundu. Özel şunları kaydetti:

“Ateş ailesinin adalet arayışına tanıklık etmek için buraya geldik. Sinan Ateş, Ülkü Ocakları’nın önceki dönem genel başkanıdır… Ve Ankara’da, başkentte, hepimizin gözü önünde bir cinayet işlenmiştir. Bu cinayetin tetikçisi bellidir. Cinayete katkı verenler, yardım edenler bellidir. Ama iddianame işin gitmesi gereken tarafına gittiği yerde kesilmiştir.” 

Özel, Kılıçdaroğlu, Ateş yan yana

Özgür Özel, duruşma salonunda, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve Kemal Kılıçdaroğlu ile yan yana oturdu.

Duruşma öncesi, sanıklardan Doğukan Çep, müşteki sıralarında oturanlara yönelik sözleri nedeniyle kolluk personeli tarafından duruşma salonundan çıkarıldı.

Mahkeme başkanının uyarılarının ardından Çep duruşma salonuna getirildi.

Ayşe Ateş: Bu siyasi cinayetin kökleri düşündüğümüzden daha derinde

Ayşe Ateş, duruşmanın başlamasına dakikalar kala sosyal medya paylaşımında bulundu.

Ateş, MHP'yi işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

"Günlerdir MHP MYK üyeleri, Ülkü Ocakları yöneticileri, kiralık kalemler ve trol hesaplar tarafından ortaya sürülen ve dosyadaki delillerle uyuşmayan iddialar ve bugün de duruşma salonunda tutuklular tarafından bu iddialarla bire bir örtüşen ifadelerle topyekûn sergilenen kumpas tiyatrosu… Anlaşılan o ki bu siyasi cinayetin kökleri düşündüğümüzden daha derinde.

Berrak suyu bulandırmak, zaman kazanmak, mağduriyet devşirmek istediklerini biliyorduk. Ama ne gizlemeye çalıştıklarını, kimi, kimleri korumak için çabaladıklarını henüz tam olarak bilmiyoruz. 

Bu yüzden yargının önüne set çekilmemesi, 17 kişi hakkında yürütülen soruşturmanın bir an önce derinleştirilip tamamlanması ve bu siyasi cinayetin kime, nereye kadar uzanıyorsa uzanması tek temennimizdir. 

Sincan’dayız. Adil bir yargılama neticesinde bütün gerçekleri öğreneceğimize inanıyor, adaletin tecelli etmesini bekliyoruz.

Adaletsiz geçirecek bir güne daha tahammülümüz olmadığını da tekraren ifade ediyoruz."

Bakmadan Geçme