Sinan Ateş davasında 4'üncü gün: 10 sanık tahliye edildi
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davada 22 sanıktan 10'u adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Duruşma 19 Temmuz'a ertelendi.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesine ilişkin cinayet davasında bugün beşinci duruşma görüldü.
Bugünkü duruşmada 22 sanıktan 10'u adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Tahliye edilen sanıklar şöyle: Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Güney, Umut Ersoy ve Alper Atay. Dava 19 Temmuz'a ertelendi.
Bugünkü duruşmanın tüm detayları haberimizde...
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesine ilişkin cinayet davasında bugün beşinci duruşma görüldü.
Hafta boyunca görülen davada bugün de tanıklar dinlendi.
Tanık ifadelerinin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, ara kararını açıkladı.
Buna göre, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy, Alper Atay’ın tahliyesine karar verdi.
Hakkında tahliye kararı verilen isimler, cinayete ilişkin iddianamede, “olayın içinde iştirak edebilecek kişiler” olarak nitelendiriliyordu.
Tahliye edilen isimlere hakkında yurt dışı çıkış yasağı uygulanacak.
Mahkeme heyeti davayı 19 Temmuz'a erteledi.
CHP'li Mahmut Tanal dışarı çıkarıldı
Mahkeme başkanı, duruşmanın başında, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın "mahkeme başkanına sataştığı" gerekçesiyle dün salondan çıkartıldığını anımsattı. Tanal'ın bu celse de salonda olduğunun görüldüğünü belirten başkan, Tanal'ın salondan çıkarılmasını istedi. Mahmut Tanal, bunun üzerine salondan ayrıldı.
Tanık ifadeleri alındı
Davanın bugünkü celsesinde tanık ifadeleri alındı.
Tanık Yusuf Mert, motokurye olduğunu ve olay günü sipariş götürdüğünü söyledi.
Trafik ışıklarında beklerken kaçan şahıslarla karşı karşıya geldiğini belirten Mert, “Motorda oturan kişide kask vardı, arkaya binende yoktu. Motoru hızlı kullanıyorlardı, o dikkatimi çekti. Herhangi bir silah görmedim. Plakanın ‘35 E’ kısmı dışındaki kısmı bantlıydı. Başka bir bilgim, görgüm yok.” dedi.
Tanık Yavuz Süleymanoğlu ise sanık Aytaç Ataç’ı, bir kafenin sahibi olması nedeniyle tanıdığını söyledi.
Süleymanoğlu, Ateş’i tanımadığını, arkadaşının kendisini telefonla araması üzerine cinayetten haberdar olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Arkadaşım, bizim olduğumuz yere yakın bir yerde ocak başkanının öldürüldüğünü söyledi. Ben de kim olduğunu sorunca 'Sinan Ateş' dedi. Ben de bir gürültü duymadığımı söyledim. Aytaç, 'Ne olmuş?' diye sordu. Ben de rahmetlinin ismini söyleyerek 'Öldürmüşler' dedim. Aytaç, ardından Tolgahan'ı aradı. Karşı tarafın ne söylediğini bilmiyorum. Aytaç'a 'Ne olmuş?' diye sorduğumda 'Bilmiyormuş' dedi.”
Tanık Gönül Ergin de olay günü doktor randevusu olduğunu, işinin bitmesi sonrası arabada seyir halindeyken silah sesi duyduğunu söyledi.
Ergin olay anını görmediğini dile getirerek “Etrafa bakınırken sol elindeki ucu uzun silahla koşan birini gördüm. Kişinin başında bere veya maske yoktu. Kendisini bekleyen motorun arkasına binip hareket ettiklerini gördüm. Vurulan şahsın kim olduğuna dair bilgim yoktu. Motora binen şahsın fotoğrafını çektim. Polisler sorunca WhatsApp'tan atabileceğimi söyledim, ardından gönderdim.” dedi.
'Silahları kaybolmaması için ofise götürdüm'
Tanık Ahmet Keçik ise olay günü Ateş'in Çukurambar’daki ofisinden camiye gittiklerini anlattı.
Keçik, namazın ardından ofise doğru dönerken bir şahsın aracın arkasından aniden çıkıp seri şekilde Sinan Ateş'e ateş etmeye başladığını söyledi.
Ahmet Keçik şöyle devam etti:
“Hatırladığım kadarıyla gövdesine doğru ateş etti. Bunun üzerine ben bir aracın arkasına geçtim. Şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Rahmetlinin belindeki silahını gördüm. O an kendimi savunma ihtiyacı duydum ve belinden silahı aldım. Şahsa hedef almadan birkaç kez ateş ettim. Rahmetliyi kontrol ettiğimde tepki vermiyordu. Selman abi de yaralıydı. Hem Selman abi hem de rahmetli yaralı olunca silahların kaybolmaması için iki silahı ofise götürdüm. Ofiste çalışan ablaya, 'Silahlar kaybolmasın' diyerek teslim ettim. Sonra geri döndüm. Rahmetlinin yaralarına tampon yapmaya başladım. Polisi ve sağlık ekiplerini aradım.”
Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun, tetikçi Eray Özyağcı’nın “Reisi vurduk.” diye bir ses duyduğu yönündeki savunmasını Keçik’e sordu.
Keçik sorular üzerine de Sinan Ateş’in tehdit edildiğinden haberi olmadığını, ilk atışta namaz kılarken secdeye kapanır gibi düştüğünü, "Reis’i vurduk.” gibi bir söz duymadığını, Sinan Ateş’e kendisinin, “Başkan”, Selman Bozkurt’un, “Abi” diye hitap ettiğini söyledi. Keçik, “Kendisi Ülkü Ocakları Başkanı olduğu için ona ‘Başkan’ derdim. Hiç ‘Reis’ diye hitap etmem.” karşılığını verdi.
Gazeteci Müyesser Yıldız'ın aktardığına göre, Keçik, bazı sanık avukatlarının yönelttiği sorulara da şu cevapları verdi:
Soru: “Kolluktaki ifadenizde silahları götürmeniz için Selman Bozkurt’un talimat verdiğini söylemişsiniz.”
Keçik: “Emir vermedi; ama yaralıyken silahı elinden aldığımda, ‘Bunları iyi koru, başına bir şey gelmesin.’ dedi.”
Soru: “Ofis olay yerine kaç metre, kaçıncı katta? Asansörle mi yürüyerek mi çıktınız?”
Keçik: “Ofis olay yerine 50 metre, 7’nci veya 8’inci katta. Hatırlamıyorum, ama hiç yürüyerek çıkmadım.”
Soru: “Görüntülerde silahı alacağınız sırada irkiliyorsunuz. Ne duydunuz veya gördünüz de irkildiniz?”
Keçik: “23 yaşındayım, panik haldeyim, iki yaralı görünce…”
Bir sanık avukatı ise Ahmet Keçik’e şu soruyu yöneltti.
“Olaydan sonra ifadeniz müşteki-şüpheli olarak alınmış. Şüpheli sıfatınızla ilgili verilmiş bir takipsizlik kararı yok. Bu konuda size herhangi bir açıklama yapıldı mı?”
Bunun üzerine Keçik “Hayır, yapılmadı.” karşılığını verdi.
Ardından sanık Doğukan Çep’in cinayetin ardından kaldığı otelin sahibi olan tanık Gökhan Türkmen'e söz verildi. Türkmen, suikasti ertesi gün haber sitelerinden öğrendiğini, olayla ilgili bilgisinin olmadığını ifade etti. Türkmen, Çep’i tanımadığını, o gece Yalova’da olduğunu ve alkol aldığını, Alper Atay’ın FaceTime’dan arayarak oda isteyip Caner Güney’le kalacağını söyledîğini, Güney’i de FaceTime’da gördüğünü, tüm odalar dolu olduğu için otoparkçıların kaldığı odayı verdiğini anlattı. Mahkeme Başkanı’nın, savcılıktaki ve duruşmadaki ifadelerindeki farklılığa dikkat çekmesi üzerine, “Bana çok sayıda fotoğraf gösterildi, yanılmış olabilirim. Daha önceki ifademde yanılmış olabilirim.” diyen Türkmen, Caner Günay kendisine gösterildiğinde de gördüğü kişinin bu olmadığını belirtti. Türkmen, ayrıca sanıklardan Erdem Karadeniz’le herhangi bir ortaklığı bulunmadığını söyledi.
Sanıklardan Alper Atay'ı spor kulübü başkanı olduğu için tanıdığını belirten Türkmen, “Doğukan Çep'i tanımıyorum. Yılbaşı günü Alper Atay, benden bir oda talep etti. Odayı kimin için istediğini bilmiyorum. Yılbaşı olduğu için odaların dolu olduğunu ancak personel adına kullanılan odayı ayarlayabileceğimi söyledim. Alper'in odada kalıp kalmadığını bilmiyorum. Yanında bir arkadaşı vardı ama kiminle kalacağına dair bir bilgi vermedi.” dedi.
Mahkeme heyeti başkanı, Türkmen'e savcılıktaki ifadesi ile mahkemedeki ifadesinde çelişkiler bulunduğunu söyledi.
Savcılık ifadesinde, odada kimin kalacağını sormasına üzerine Atay'ın kendisine sanıklardan Caner Güney'i gösterdiğini söylediği hatırlatılan Türkmen'e, duruşma salonunda teşhis yaptırıldı. Türkmen, Atay'ın gösterdiği kişinin Güney olmadığını, kendisine gösterilen kişinin beyaz tenli bir şahıs olduğunu iddia etti.
Tanıkların dinlenmesinin ardından Mahkeme Başkanı, kararların müzakeresi için duruşmaya yaklaşık 4 saat ara verdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Mahkeme Başkanı, kararı açıklamadan önce Savcı’dan mütalaasını sordu. Savcı, sanıklar Mehmet Yüce, Erden Karadeniz ve Osman Bayraktar’ın tahliyesi yönünde görüş bildirip telefon şifresini vermeyen Serdar Ökten ve Mustafa Ensar Aykan’ın şifrelerinin Apple’dan temin edilmesi için ABD’ye yazı yazılmasını istedi.
Mahkeme, müşteki Ateş Ailesi’nin Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde yakalandığı iddiasıyla ilgili suç duyurusunun dosyaya getirtilmesi ve 17 şüpheliyle ilgili ayrılan soruşturmanın davayla birleştirilmesi başta olmak üzere hemen hemen tüm sanıkların ve avukatlarının kovuşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerini reddederek dosyayı, esas hakkındaki mütlaayı hazırlamak üzere Savcı’ya tevdi etti.
Mahkeme bu arada telefon şifreleri için ABD ile yazışma yapılmasına ve dünkü celsede CHP Milletvekili Mahmut Tanal’a “DHKP-C’li” diyen Doğukan Çep hakkında savcılığa hakaretten ihbarda bulunmasına karar verdi.
Duruşma 19 Temmuz’a ertelendi.
Dünkü duruşmada neler yaşandı?
Dünkü duruşma, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görüldü. Sinan Ateş'in eşi ve annesi ifade verdi.
Ateş'in annesi Saniye Ateş, oğlunun yanına gelip "Anne, benim kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler." dediğini aktararak duruşma salonunda fenalaştı.
Oğlunun katillerinin 18 aydır mahkemeye çıkarılmasını beklediğini söyleyen Saniye Ateş, "Daha kaç Sinan ölecek? Benim Sinan'ımı neden öldürdüler? Birisi diyor ki 'para'. Oğlum, kendine gelen lokumu bile dağıtırdı. Ben Türk'üm, ülkücüyüm ama bunların inandığı ülkücü değilim. Oğlumu öldürenlerden hesap istiyorum. Oğlumu öldürmeye sevk edenler ortaya çıkacak. Bunlar maşa." diye konuştu.
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ise eşinin kendisini öldürmek için kiralık katil aradıklarını söyledi. Ayşe Ateş, "Rahmetli eşim, 'Ayşe, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürmek için kiralık katil arıyormuş, kapı kapı geziyorlarmış.' diye defalarca bana söyledi. Sinan, görevi bıraktıktan sonra bot hesaplardan tehditler ve hakaretler almaya başladı. Orhun Haber adlı site, 'Bir ihanet ateşi' başlığı altında iftiralar yayınladı. Bu site Ülkü Ocakları Başkan Yardımcısı Mert Kerim Ejder'e ait. Ahmet Yiğit Yıldırım'ın talimatıyla eşim hakkında karalama kampanyası düzenlendi. Tümü yalan ve mesnetsiz iftiralar, eşimin ölümüyle sonuçlandı." dedi.
Davanın üçüncü gününde ise tüm sanıklar ve avukatlarının ifadeleri tamamlandı. Ayrıca Sinan Ateş'in vurulma anına ait görüntüler de ortaya çıkmıştı.