Tarihi mekanda Diyarbakır türküleri geleneği yaşatılıyor
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yöresel türkülerin yaşatılması için bir araya gelen 3 arkadaş, yerli ve yabancı turistlere türkü ziyafeti sunuyor.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yöresel türkülerin yaşatılması için bir araya gelen 3 arkadaş, yerli ve yabancı turistlere türkü ziyafeti sunuyor.
Merkez Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare sokağında bir kahve dükkanında 4-5 yıl önce tanışan Nevzat Özkılıç, Ramazan ve Mehmet arkadaşlar boş vakitlerini kahvede türkü söyleyip, banjo ve darbuka çalarak değerlendiriyor.
Diyarbakır’ın müzik geleneğini yaşatmak için, Celal Güzelses’ten bu yana bayrağı taşıyanlar arasında olduğunu söyleyen Özkılıç, grubun solisti olarak eşlik ediyor. Türkü dinelemeye gelenlerin yerli ve yabancı turist olduğunu ifade eden Özkılıç, “Biz bu işe gönül verdik. Diyarbakır’ımızın türkücülerinden feyz alarak bu işe başladık. Bundan ötürü Diyarbakır türkülerini yaşatmaya çalışıyoruz. Dilimiz döndüğü kadar her yöreden okumaya çalışıyoruz. Taşı kara bahtı kara fukara Diyarbakır, 33 medeniyete beşiklik yapmış bir şehir” dedi.
Türkülerini dinleyenlerin daha çok 65 yaş üstü olduğunu söyleyen Özkılıç, “Bizi dinlemeye gelen vatandaşlar tarafından güzel karşılanıyoruz. Türkü dinleyicileri çok var. Özellikle bizim türkülere susamış insanlar var. Yaşlı amcalarımız türküleri dinledikleri zaman gençlik yılları göz önüne geldiği için daha çok dinleyen kesimin, yaşlı amcalarımız olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerinde bulundu.
Çocukluğunda Diyarbakır türkülerine ilgisi olduğunu belirten Özkılıç, küçük yaşlarda yöresel kıyafetlerini giyip veda gecelerine türkü söylemek için gittiklerini söyledi. Emekli olduktan sonra boş vakitlerini kıraathane köşelerinde oyun oynayarak geçirmektense, tarihi mekanda Diyarbakır’ın türkü geleneğini sürdürmeyi tercih eden Özkılıç, şunları söyledi:
“Bir Yeşilaycı olarak sigara tarzı maddeler kullanmadığım için kapalı kıraathane köşelerinde oyun oynamayı tercih etmiyorum. Oralarda vaktimi geçireceğime, bir nebze de olsa memleketimize faydamız olsun diye gelip burada türkü söylüyoruz. İl dışından turlar şehrimize geldiği için, turistler kapının önünden geçerken türkü sesi kulaklarına direkt gidiyor. İçeri girip bizi dinlemeye başlıyorlar. Söylediğimiz türküleri çekip bizi dünyaya tanıtıyorlar. Diyarbakır’ımız bir açık hava müzesidir diyebiliriz.”
Tarihi mekanda dinlediği türkülerin çocukluğunu hatırlattığını aktaran emekli öğretmen Galip Karahan’da, “Eskiden komşuluk ilişkileri çok sıkıydı. Şimdi apartmanlar çoğaldığı için o eyvanlarımız, bahçelerimiz kayboldu. Bundan dolayı komşuluk ilişkilerimiz de koptu. Bu müzik bir yerden sosyalleşmenin göstergesi olduğu için eski ortam canlanmış gibi oluyor. Buraya değerli ses sanatçılarımızı dinlemeye sık sık gelip giderim. Bir yandan tarihi mekanda vakit geçirirken diğer yandan da türkümü dinliyorum. Diyarbakır’ımız, çeşitli kültürlere, dillere ve dinlere eşlik ettiği için, tarihi bir yapıya sahiptir” dedi.