- Haberler
- TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Özhan:
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Özhan:
- 'Hiçbir muhalefet partisi maalesef bizim istediğimiz tarzda, baştan aşağı yeni diyebileceğimiz bir anayasayı ortaya çıkarmadı. Bunun da temel sebebi Türkiye'nin muhalefet partilerinin gerçekten 3-5 darbecinin ortaya çıkardığı akla ziyan bir metne inanılmaz bir şekilde yapışıp kalmış olmalarından kaynaklanıyor' - '(Muhalefet partileri) Bütün şikayetlerini sabah akşam dile getirip sonunda da bu şikayetlerin giderilmesi için gerekli olan yeni anayasaya da karşı çıkıyorlar. Bunun ismi hiçbir şey değilse garabettir. Çok ciddi bir kafa karışıklığı ve tutarsızlıktır' - 'Sadece Anayasa Mahkemesi değil, bütün yüksek, yüce gibi yine kerameti kendinden menkul, nasıl alındığı belli olmayan sıfatlarla anılan bu mahkemelerin tamamı benim açımdan yargıda birliği sağlayacak şekilde baştan aşağı yeniden düzenlenmek durumundadır'
MALATYA (AA) -TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Taha Özhan, hiçbir muhalefet partisinin yeni denilebilecek bir anayasayı ortaya çıkarmadığını belirterek, "Bunun da temel sebebi Türkiye'nin muhalefet partilerinin gerçekten 3-5 darbecinin ortaya çıkardığı akla ziyan bir metne inanılmaz bir şekilde yapışıp kalmış olmalarından kaynaklanıyor." dedi.
Özhan, AK Parti Malatya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, anayasa sürecinin Türkiye'nin gündeminden hiç düşmeyen bir konu olduğunu belirtti.
Ülkede uzun yıllardır anayasa tartışmasının sürdüğünü anımsatan Özhan, "Bu bir taraftan gerçekten üzülecek bir durum ama diğer taraftan da bu meseleye müteallik çok canlı bir gündemin ve arşivin de ortada olduğunu bize gösteriyor. Bu birikime biz yaslanarak bir anayasa inşallah ortaya koyacağız." ifadesini kullandı.
AK Parti'nin geçmişte de yeni anayasa girişimlerinde bulunduğunu hatırlatan Özhan, "Bunların tamamında diğer siyasi partilerle bir uzlaşma noktası arama durumunda kaldık. Hiçbir muhalefet partisi maalesef bizim istediğimiz tarzda, baştan aşağı yeni diyebileceğimiz bir anayasayı ortaya çıkarmadı. Bunun da temel sebebi Türkiye'nin muhalefet partilerinin gerçekten 3-5 darbecinin ortaya çıkardığı akla ziyan bir metne inanılmaz bir şekilde yapışıp kalmış olmalarından kaynaklanıyor." diye konuştu.
Partilerinin yeni bir anayasa istediğine vurgu yapan Özhan, muhalefet partilerinden ayrıldıkları temel eksenin de bu olduğunu söyledi. Özhan, şöyle devam etti:
"Şu anki cari anayasada ne yazdığı, hangi maddede ne olduğuyla çok fazla ilgili değiliz. Biz sıfırdan boş bir kağıda milletin teveccühüne mazhar olacak yeni bir anayasa yazmak istiyoruz. Biz bu çabamızı öncelikle Meclis'te diğer partilerle tekrar hayata geçirmek istedik ama gördük ki daha teorik düzeyde bile yeni anayasa kısmında anlaşamıyoruz. O komisyon maalesef dağıldı. Gönül isterdi ki o komisyonda yürüyen bir süreç olsun. Şimdi AK Parti kendi teklifini kendi hazırlıyor. Ben de o komisyonun içerisindeyim. İnşallah yazıma hızlı bir şekilde başlayacağız. Bizim hedefimiz; yaz başında kendi teklifimiz olacak yeni anayasayı bütün her şeyiyle oluşturup milletimizin önüne koymaktır."
Özhan, hazırlayacakları anayasa metninin, 1980 darbesinin ürettiği anayasayla mukayese edilmeyecek kadar özgürlükçü, demokrat ve adaleti yerli yerine tesis eden, kurumları ve yönetim sistemini de doğru düzgün ayakları üzerine oturtan bir anayasa olmasını ümit ettiklerini belirtti.
- "Müzakere edilecek bir aktör olmuyorlar"
Anayasa konusunda muhalefet partilerini eleştiren Özhan, yeni bir anayasayı daha çok muhalefet partilerinin istemesi gerektiğini söyledi.
Muhalefetin ısrarla hükümet sisteminden, Cumhurbaşkanının yetkilerinden, kurumlar arası ilişkiden, yargıdan ısrarla şikayet ettiğine dikkati çeken Özhan, "Bütün bu başlıkları topladığımızda tek bir adres çıkıyor; yeni bir anayasa yapma ihtiyacı. Bütün bu şikayetlerini sabah akşam dile getirip sonunda da bu şikayetlerin giderilmesi için gerekli olan yeni anayasaya da karşı çıkıyorlar. Bunun ismi hiçbir şey değilse garabettir. Çok ciddi bir kafa karışıklığı ve tutarsızlıktır. Bundan dolayı da ele avuca gelmiyorlar. Müzakere edilecek bir aktör olmuyorlar. Millet de ciddiye almıyor. Her seçimde her seferinde aynı notu verip duruyor." değerlendirmesini yaptı.
- AYM'nin Dündar ve Gül hakkındaki kararı
Anayasa Mahkemesinin (AYM) gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki kararına da değinen Özhan, "Can Dündar davası aslında çok tipik bir davadır. Anayasa Mahkemesinde 90 bine yakın bireysel başvuru var. Bu 90 bin başvurunun içerisinde Anayasa Mahkemesi öyle bir tesadüf ediyor ki Can Dündar davasını yakalıyor. Ardından daha davanın kendisinin görüldüğü mahkemelerde hiçbir süreç ilerlememişken bununla ilgili bir karar veriyor. Dolayısıyla bütün Türkiye yargı sistemi baştan aşağı ihlal edilmiş oluyor. Yani hiçbir mahkemenin anlamı kalmıyor." dedi.
AYM'nin aldığı kararın kaotik bir duruma yol açtığının savunan Özhan, şunları kaydetti:
"Sadece Anayasa Mahkemesi değil, bütün yüksek, yüce gibi yine kerameti kendinden menkul, nasıl alındığı belli olmayan sıfatlarla anılan bu mahkemelerin tamamı benim açımdan yargıda birliği sağlayacak şekilde baştan aşağı yeniden düzenlenmek durumundadır. Bütün güç temerküzünün merkezinde milletin özne olacağı şekilde bizim yeni bir düzenleme yapmamız lazım. Yani seçilmişlerin ana tayin edici olduğu düzenlemelere ihtiyacımız var. Bu memlekette de seçilmişler bellidir. Meclis'i oluşturan milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı milletin oylarıyla seçilmiş kişilerdir. Bunların tayin edeceği, süresini de bunların tayin edeceği bir şekilde baştan aşağıya reorganize edilmelidir."
AYM'nin siyasal bir gündemi olduğunu ifade eden Özhan, "Yani 90 bin davanın içerisinde eğer siz daha ilk başta Can Dündar dosyasını bulup çıkarıyorsanız siz hukuki bir tercihte bulunmuyorsunuz. Yani eğer bir lotoyla da bunu yapmıyorsanız, şöyle topları atıp 90 bin tane topun içinden Can Dündar'ı yakalamıyorsanız sizin özel bir gündeminiz var demektir. Bunu yaptığınız andan itibaren sizin bu süreci böyle hukuk zırhının arkasına sığınarak yürütme şansınız yok. Sonuna kadar siyasi bir karar alıyorsunuz. Siyasi tartışmanın ortasına giriyorsunuz ama kusura bakmayın ondan sonra da bütün eleştirilere açık olmak zorundasınız. Ya da Anayasa Mahkemesindeki normal bir vatandaşın bireysel başvurusu nasıl işliyorsa o şekilde işler. Can Dündar'a da sıra diğerlerine nasıl geliyorsa o şekilde gelir." diye konuştu.