Tokatspor Kulübü Başkanı Ufuk Akçekaya'nın ifadesi ortaya çıktı
Çanakkale'nin Gelibolu ilçesinde Fen Bilimleri Eğitim Kurumları kurucusu Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker'in katil zanlısı Tokatspor Kulübü Başkanı Ufuk Akçekaya'nın ifadesi ortaya çıktı. Akçekaya'nın ifadesinde telefonla çekim yapan 3'üncü kişi detayı dikkat çekti.
Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde Fen Bilimleri Eğitim Kurumları kurucusu Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker’in katil zanlısı Tokatspor Kulübü Başkanı Ufuk Akçekaya’nın ifadesi ortaya çıktı. Akçekaya’nın ifadesinde telefonla çekim yapan 3’üncü kişi detayı dikkat çekti.
Gelibolu ilçesi Karainebeyli köyündeki çiftlik evinde öldürülen Fen Bilimleri Eğitim Kurumları kurucusu Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker’in cinayet zanlısı olan Tokatspor Kulübü Başkanı Ufuk Akçekaya’nın ifadesi ortaya çıktı. İfadesinde 10 milyon dolar almak için çiftliğe çağrıldığını söyleyen Akçekaya, “Nazmi Arıkan, isim sahibi olduğu eğitim kurumlarını 10 yıl süre ile bana anlaşma ile isim hakkı şeklinde verdi. Ancak 3’üncü yılın sonunda anlaşmaya aykırı şekilde benim ismimi kötü şekilde reklam ederek anlaşmayı sona erdirdi. Bu süreçten sonra benim ticari ilişkilerimle ilgili büyük bir kaos meydana geldi. Benim Nazmi Arıkan’dan 5 milyon dolar, Beykent Kolejlerinden ise 8 milyon dolar alacağım bulunmaktaydı. Fahrettin C. isimli tanıdığım kişi bayramın ikinci günü Facetime uygulaması üzerinden beni arayarak, Nazmi Arıkan’ın Gelibolu’daki çiftliğinde bana 10 milyon dolar değerinde altın ve nakit para vereceğini, Nazmi’nin beni beklediğini, bayramın üçüncü günü gitmemi bana söyledi” dedi.
“Alacağım olan 5 milyon doları vermesini istedim, kendisi de bana 2 milyon TL verebileceğini teklif etti”
Akçekaya, “Ben buraya daha önce 13 Kasım 2021 tarihinde geldim. Ben araçtan indiğim esnada Nazmi Arıkan bana ilk olarak ’Bıçaklanmışsın sen nasıl yürüyorsun’ diye sordu. Ben bu soru karşısında çok şaşırdım. Çünkü bıçaklandığım hususunu eşim dahil kimseye anlatmamıştım. Ben de buna cevaben ’O zaman beni sen bıçaklattın’ diye söyledim. Kendisi bana ’Olabilir’ şeklinde gülerek cevap verdi ve sonrasında ise konuyu değiştirdi. Konuşmamız esnasında kendisinden alacağım olan 5 milyon doları vermesini istedim. Kendisi de bana 2 milyon TL verebileceğini teklif etti. Ben de bu durumu kabul etmedim. ’Hocam borcunu öde, yoksa bu iş kötüye gidiyor’ şeklinde kendisine söyledim. Çiftlikten çıkacağım sırada 5-6 kişi aracımı kaput bölgesine vurarak durdurmaya çalıştıklarını gördüm ancak ben durmayıp hızla devam ettim ve oradan ayrıldım” ifadelerini kullandı.
“Ayakkabılarımı çıkararak yürüdüm”
İfadesinde “11 Temmuz tarihinde köye geldim, taksiden hiç inmeyip tekrardan Gelibolu otogarına dönerek İstanbul’a geçiş yaptım" diyen Akçekaya, "Ertesi gün sabah saatlerinde Fahrettin C. tekrar beni Facetime üzerinden aradı ve ’Önceki gün gitmemişsin bugün git ki hepimiz para alalım’ dedi. O gün Esenler Otogarı’nda 14.30’da otobüse bindim ve Eceabat’a indiğimde taksici beni beklemekteydi. Taksiye binerek çiftliğe doğru yola çıktık. Bu sırada saat 19.45 sıralarıydı. Taksiden indiğim sırada saat 20.15 sıralarındaydı. Ben buradan indikten sonra ayakkabılarımı çıkarıp çantaya koydum ve çoraplarımla yürümeye başladım. Bunu yapmamdaki amacım yaz günü olduğu içtin toprağa basmak içindir” dedi.
“Nazmi Arıkan bana ’Ufuk yardım et’ diye seslendi”
Akçekaya, “Benim taksiden indikten sonra eve girene kadar beklemiş olduğum toplam süre yaklaşık olarak 1,5-2 saat civarındaydı. Benim oturduğum yerden ikametin perdesi olmadığı ve ışıkta olduğu için bir kısım görüntüler ve sesler duyulmaktaydı ancak görüntülerden kimin kim olduğunu, seslerin de içeriğini tam olarak seçemiyordum. 15-20 dakika kadar bekledikten sonra içeride bulunan 3-4 kişinin ikametten ayrıldıklarını ve koyu renkli aracı binerek gittiklerini gördüm. Onlar oradan ayrıldıktan sonra evde sesler kesildi. Bu sırada ben 15 dakika kadar daha bulunduğum yerde bekledim. Evin bana göre sağ tarafından arka balkona tırmandım ve balkon kapısından içeriye baktım. İçeri girdiğimde Nazmi Arıkan’ın sırt üzeri yatar vaziyette kanlar içerisinde olduğunu gördüm. Nazmi Arıkan bana ’Ufuk yardım et’ diye seslendi. Ben de orada bulunan beyaz renkteki yastığı tampon yapmak amacıyla elime aldım. Nazmi Arıkan’a tampon yapmak için eğildiğimde tam olarak hatırlamamakla birlikte gövdesinin sol kısmında saplı vaziyette bir bıçak olduğunu gördüm. Ben bıçağı bulunduğu yerden çıkararak kenara doğru fırlattım. Daha sonra elimdeki yastık ile tampon yaptım. Nazmi Arıkan’ın yanında ismini sonradan öğrendiğim Şerif Eker isimli şahsın da yüzüstü yatar vaziyette olduğunu gördüm” dedi.
Susturuculu silah ve çekim yapan kişi detayı
Akçekaya, ifadesinde şunları anlattı:
“Şerif’in nefes alamadığını düşünerek onu sırt üzeri yatırdım. Odada gaz kokusu olduğu ve ortada da yanmakta olan evraklar bulunduğu için doğrudan fırına gittim ve kapağını kapatıp ve gaz düğmelerini kapatmak için çevirdim. Ortada yanmakta bulunan ateşi söndürmek için dolapta bulunan bir sıvıyı aldım. Söndürmek için ateşe döktüm. Tam o sırada ikametin sağ bölmesinde yer alan odalardan birinde yüzü maskeli, 1.70 boylarında siyah giyimli birini gördüm. Gördüğüm şahsın elinde telefon ile çekim yapar vaziyette olduğunu gördüm. Ben mutfağa yakın yerde bulunan masanın üzerinde yer alan ucunda susturucu takılı siyah renkli olduğunu hatırladığım markasını bilmediğim bir silah ile bahsettiğim kişiye doğru doğrultarak bu kişi benim girmiş olduğun balkon kapısına yakın yerde olduğu sırada kendisine doğru bir el ateş ettim. Sonrasında bir el daha ateş etmek istedim ancak silah tutukluk yaptığı için ateş edemedim. Sıktığım merminin isabet edip etmediğini görmedim. Bu kişi benim girmiş olduğum balkon kapısından dışarı çıkarak kaçmaya başladı. Ben de arkasından giderek balkona çıktım ve aşağı indim. Bir süre gittikten sonra geri dönerek tekrar ikamete balkondan girdim. Ben ikamet içerisinde yaklaşık 20 dakika kadar bu şekilde bekledim. Gelen giden olmadığını görünce elimde bulundurduğum silahı tam olarak hatırlamamakla birlikte balkondan inip ayçiçek tarlasına yöneldikten sonra orada da herhangi birinin beklemediğini görünce sol tarafıma doğru fırlatmak suretiyle attım.”
“Kıyafetlerimi hava sıcak diye değiştirdim”
Akçekaya “Daha sonra tekrar ikamete balkondan girdim. Sonrasında arabaya gittim. Arabanın anahtarı olmadığını görünce içeriye girdim. Daha önce girmiş olduğum balkon kapısından dışarı çıkarak çiftliğe normal yollarla gelinen toprak yoldan gittiğim sırada taksiciyi aradım. Tahmini 6-7 dakika sonra bu yol üzerinden çıplak ayaklarla ana yola çıktım. Taksici ise benim aramamdan yaklaşık 20-25 dakika kadar sonra bulunduğum yere geldi. Taksiye bindiğim sırada olay yerine gelirken üzerimde bulunan aynı kıyafetler vardı. Bu kıyafetlerin hiçbirinde kan yoktu. Ben olay yerinde çok dikkat ettiğim için üzerime kan lekesi hiç bulaşmadı. Altında bulunan pantolonu ise Gelibolu Otogarı’nda tuvalette çıkarıp çantama koydum. Çantamda bulunan şortu ise çıkartıp bulunduğum tuvalette giyindim. Tekrar etmem gerekirse elbiselerimde kan izi bulunmamaktadır. Benim bu değişiklikteki amacım havanın sıcak olmasıdır” dedi.
“Nazmi Arıkan’ı ortadan kaldırarak, seni de dolaylı olarak ortadan kaldırarak hallettik”
Akçekaya ifadesinde, “İkametime gittiğimde Fahrettin C. ile Facetime üzerinden görüştüm. Kendisine ‘Bana kumpas kurdunuz’ diye söyledim. Niye böyle yaptığını sorduğumda bana cevaben ‘Seni Nazmi’nin bıçaklattığı ekip, Nazmi’den para aldıklarını söyleyeceklerini ifade ettiler. Normalde hapis cezası almayacakları garantisi aldıklarını fakat 5 yıl hapis cezası aldıklarını, bunun çözülmesi gerekli olduğunu, çünkü başka yatarları olduğunu, bu sebeple Nazmi Arıkan’ı ortadan kaldırarak seni de dolaylı olarak ortadan kaldırarak hallettik’ dedi. Sonra birbirimize karşı bağırınca Fahrettin telefonu kapattı. Ben o akşam Instagram hesabımdan canlı yayın yaparak birkaç yüzeysel bilgi verdim” dedi.
İkamete neden 3 saat arazide bekleyerek girdiği sorusu üzerine Akçekaya, “Ben ödemenin çek, soğuk cüzdan veya banka üzerinden altın hesabı şeklinde ödeneceğini düşünüyordum, fiziksel ödeme yapılmayacağını tahmin ediyordum. Eve giriş şeklimle ilgili ise daha önce beni bıçaklatması nedeniyle hala aklımda kuşkular bulunduğundan, doğabilecek sonuçları en aza indirmek için bu şekilde girdim. Maddi durumum itibarıyla paraya da ihtiyacım olduğu için kendimi de eve girmek zorunda hissettim” cevabını verdi.
Akçekaya, olay yerinde bulunan üzerinde isim yazılı bıçak ve evindeki bıçaklar sorulduğunda, “Ben ikametimde ele geçirilen bıçakları 2020 yılının Aralık ayında 2021 yılbaşı için hediyelik olarak Fahrettin C. ile birlikte yaptırmış olduğumuz bıçaklara aittir. İkamette ele geçen bıçakları pandemi dolayısıyla sahiplerine teslim edemedim. Ben kendim hediye edeceklerimi ikametime getirdim. Fahrettin C. ise kendi tanıdıklarının isimleri yazan bıçakları teslim aldı. Olay yerine bu bıçak ne şekilde geldi bilmiyorum. Bu ayrıntı eylemi Fahrettin C. ve ekibinin yaptığının kanıtıdır" dedi.
"Olay yerinde bıçak kılıfı gördünüz mü?" sorusuna ise Akçekaya, “Sorunuz üzerine böyle bir ayrıntıyı hatırladım. Hatırladığım kadarıyla ikamet içerisinde 2 veya 3 adet tahmini 20-25 cm uzunluğunda bıçak kılıfı gördüm. Bu bıçak kılıflarına dokunmuş olabilirim. Dokunduktan sonra yine ikamet içerisinde bunları bıraktım. Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Beni o gün olay yerine getirten başta Fahrettin C., Fatma G., Adem Ç., İsmail Ç., Erkan Ç., Alkan Ç., Tolga T., Ahmet A., soy ismini bilmediğim Cuma isimli kişi, ismini hatırlamadığım beni bıçaklayan kişilerden beşincisidir. Olayı bunlar gerçekleştirmiştir. Tutuksuz yargılanmayı talep ederim, diyeceklerim bunlardır” cevabını verdi.