• Haberler
  • Memur
  • Türk Eğitim-Sen: Mülakat kul hakkı yemektir, Bakan'ın dediği gibi yapılmıyor

Türk Eğitim-Sen: Mülakat kul hakkı yemektir, Bakan'ın dediği gibi yapılmıyor

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, mülakatların öğretmen adayları üzerinde haksızlık yarattığını belirterek, MEB'in bu uygulamaları gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye Kamu-Sen konfederasyonuna bağlı Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Bengü Türk TV’de katıldığı programda, öğretmenlik meslek kanunu ve mülakat sistemine dair eleştirilerde bulundu.

Geylan, mülakatlarda adalet sağlanmadığını belirterek, tüm öğretmen adaylarına KPSS puanına denk mülakat puanı verilmesi gerektiğini vurguladı. Mülakat komisyonlarının alanında uzman öğretmenlerden oluşmadığını ve mevcut sistemin adil olmadığını söyledi. Geylan, öğretmen yetiştirme süreçlerinin iyileştirilmesi gerektiğini belirterek, öğretmen liselerinin yeniden açılması ve eğitim fakültelerindeki staj sürelerinin uzatılması gerektiğini ifade etti. Geylan, mülakatların öğretmen adayları üzerinde haksızlık yarattığını belirterek, MEB’in bu uygulamaları gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.

"Sayın Yusuf Tekin’in iddia ettiği gibi mülakat gibi yapılmıyor"

Talip Geylan şunları kaydetti:

“1 Temmuz’da öğretmen atama mülakatları başladı. 30 ilde mülakat komisyonları oluşturuldu. Ancak sahadan aldığımız duyumlara göre Sayın Yusuf Tekin’in iddia ettiği gibi mülakat gibi yapılmıyor. Önceden nasıl yapılıyor ise aynı yöntemle devam ediliyor. Sayın Bakan tarafından komisyonlarda alanında uzman öğretmenler olacağı ifade edilmişti ancak mülakat komisyonlarında alanında uzman öğretmenler yok! Tamamına yakını şube müdürlerinden oluşuyor. Hatta bu şube müdürlerinin bir kısmı da öğretmen kökenli değil. Sayın Bakanın ifade ettiği gibi 45 dakika ders anlatılması şeklinde gerçekleşen bir mülakat da söz konusu değil. Aday öğretmenler üç soruya cevap veriyor. Birçok ilden komisyon üyelerimizden aldığımız bilgilere göre ilk hafta komisyonlar “takdir” hakkı kullanmışlar. Ardından Bakanlık yüksek puanlar verildiğini gördüğünde komisyonlara, ‘en fazla +5 puan inisiyatif kullanın’ talebinde bulunmuştu ama daha sonra bu hafta tekrar takdir hakkını kullanabilirsiniz talimatı gelmiş. Her komisyon farklı takdir hakkı kullanıyor. Komisyon üyeleri torpil yapıyor ya da birilerine iltimas geçiyor demiyoruz. Ama ortada bir gerçeklik var; mülakatı bir yapay zekâ uygulaması yapmıyor. Komisyon üyesinin bilgi birikimi, formasyonu, algı kapasitesi, o günkü ki ruh hali komisyon üyesinin ‘takdir’ hakkını etkileyen unsurlardır. Diyelim ki aynı aday iki farklı komisyon tarafından mülakata alınsın, komisyon üyelerinin verecekleri puan farklı olacaktır. İşte tüm bu gerçekler ortada iken hangi gerekçeye dayanarak mülakatlarda bire bir adalet sağlanacak iddiasında bulunabilirsiniz?  Örneğin; bir komisyon üyesi aday öğretmenlere KPSS puanının aynısını,  bir diğeri KPSS puanın 10 puan üstünü, bir diğeri adayı çok beğendiği için 100 tam puan verdi. 60.000 adayın yarıştığı bir sınavda 0.01 puan sapması dahi adayı onlarca sıra aşağıya düşürecek ya da yukarıya taşıyacak. Dolayısıyla Bakanlık bu uygulamalar ile kul hakkına girmiş oluyor. Bir kez daha Sayın Yusuf Tekin’e çağrıda bulunuyorum; gelin inat etmeyin, mülakata giren tüm aday öğretmenlerimize KPSS puanına denk mülakat puanı verin. Aksi takdirde bu vebalin altından kalkamazsınız."

"Öğretmenin niteliği 45 dakikalık mülakatla belirlenemez"


*Öğretmenlerin sayıca ve nitelik bakımından ihtiyacı karşılayacak biçimde yetiştirilmesi ve bunun için de öğretmen liselerinin tekrar açılması gerekir.

Öğretmenin niteliği 45 dakikalık mülakat ile belirlenemez. Sayın Yusuf Tekin; ‘Yirmi milyon çocuk bize emanet. Ben bu yirmi milyon çocuğu bana emanet eden veliye bir şekilde onları mutlu edecek, çocukların iyi eğitim almalarını sağlayacak en iyi öğretmenleri seçmek benim görevim’ şeklinde konuşmuştu. Öğretmenin niteliği 45 dakikalık mülakat sınavları ile ölçülebilecek bir husus değildir. Öğretmenin niteliği öğretmen yetiştirme sürecinde ele alınması gereken bir husustur. Öğretmenlerin sayıca ve nitelik bakımından ihtiyacı karşılayacak biçimde yetiştirilmesi ve bunun için de öğretmen liselerinin tekrar açılması gerekir. Öğrencimiz, öğretmen olma arzu ve hedefiyle öğretmen liselerine yerleşsin. Ortaöğretim düzeyinde hala aynı arzu ve hedefi muhafaza ediyorsa eğitim fakültelerine devam etsin. Eğitim fakültesindeki staj kapsam ve süresi şu anda yeterli değil. Öğretmen adaylarımız eğitim fakültelerindeki staj süresini tıptaki intörnlük eğitiminde olduğu gibi bir yıl sahada geçirsin. Bu süreçte veliyle, idare ile öğretmen ile muhatap olsun. Hala aynı arzu ve hedefi koruyorsa, KPSS’ye girsin ve on binlerce, yüz binlerce adayla yarışsın, bileğinin hakkıyla öğretmen olsun. İşte bu süreçte yetişen öğretmenlerimiz, öğretmen olma niteliklerine haizdir.” 

Bakmadan Geçme