• Haberler
  • Türkiye'nin 4. büyük ovası aslında gölmüş

Türkiye'nin 4. büyük ovası aslında gölmüş

- Türkiye'nin en büyük 4. ovası olan Elbistan Ovası'nın yapılan yüzey araştırmalarına göre Milattan Önce 6-7 binlerde göl olduğu ortaya çıktı - Ovanın topraklarının da göl kaynaklı organik maddeler dolayısıyla verimli olduğu belirlendi - Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erek: - 'Yaptığımız araştırmalarda belli ki bu insanların höyükleşme dönemi içerisinde Elbistan Ovası suyla kaplıydı. Bu sebeple de oraya yerleşmemişler. Buraların jeolojik yapısı bu verileri gösteriyor. 2012'de yüzey araştırması yaparken bu göl sınırını ortaya çıkardık'

KAHRAMANMARAŞ (AA) - İSMAİL HAKKI DEMİR - Kahramanmaraş'ta 2007 yılından bu yana yapılan kazı çalışmalarında, Türkiye'nin en büyük 4. ovası olan Elbistan Ovası'nın Milattan Önce 6-7 binlerde göl olduğu belirlendi.

Kentte 9 yıldır kazı çalışması yürüten Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cevdet Merih Erik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Elbistan'da geçmiş yıllarda yapılan termik santral inşaatlarıyla yol yapımları sırasında arkeolojik anlamda birçok şeyin ortadan kaybolduğunu belirtti.

Yoğun tarımsal faaliyetin yapıldığı ovada 2012 yılında başladıkları yüzey araştırmasına kadar Elbistan'ın paleolitiğiyle ilgili hiç buluntu olmadığını aktaran Erek, geçmişe dönük yapılmış hiçbir çalışmanın bulunmadığını, yoğun kömür ve maden yataklarıyla dikkat çeken alanın arkeolojik anlamda ön plana çıkmadığını söyledi.

Doğal bağlantılara sahip olan Elbistan'ın Kahramanmaraş'ı Sivas'a, Sivas'ı da Kahramanmaraş'a taşımaya devam ettiğini kaydeden Erek, "Paleotik çağın içerisinde de yine bu istikamet ciddi anlamda kullanılmış. Çünkü çakmak taşı yatakları bol. Günlük hayatın idame ettirileceği malzemeyi yapabiliyor. Av hayvanı ve su kaynakları var. Korunaklı bir bölge ve çok rahat yukarı aşağı gidilebiliniyor. O zamandan beri orası kullanılmış. Köylüler hala o rotanın üzerinde duruyor." dedi.

- "6-7 binlerden önce Elbistan Ovası gölle kaplıymış"

Elbistan Ovası'nın üzerinde arkeolojik anlamda yerleşimin bulunmadığına dikkati çeken Erek, şunları kaydetti:

"Ceyhan gölünün etrafında sınırlar başlar. O sınırları gezdiğiniz zaman hemen dışında höyüklerin başladığını görürsünüz. Bugün Karahöyük de aynı o şekildedir. Yani bu göl sınırlarının hemen etrafında kalmıştır. Yaptığımız araştırmalarda belli ki bu insanların höyükleşme dönemi içerisinde Elbistan Ovası suyla kaplıydı. Bu sebeple de oraya yerleşmemişler. Buraların jeolojik yapısı bu verileri veriyor. 2012'de yüzey araştırması yaparken bu göl sınırını ortaya çıkardık. Bütün höyük yerleşimlerinin bu sınırın hemen dışında yer aldığını gördük. 6-7 binlerden önce Elbistan Ovası gölle kaplıymış. İnsanlar bu göl sınırının etrafına yerleşmiş. Bugün de o göl sınırlarının dışında yoğun bir tarım yapılmaktadır."

Erek, civardaki kum ocaklarında yaptıkları çalışmalarda ovanın yaklaşık 14-15 metre altında göl dolguları bulduklarını, çok ciddi bir göl tabanı birikmesi olduğunu, dolayısıyla Elbistan Ovası'nın uzun yıllarca göl olarak kaldığını gördüklerini belirtti.

- Ovanın verimi tabanında gizli

Ceyhan Nehri'nin yatağından küçülüp bugünkü halini almaya başladığından itibaren Elbistan Ovası'nın insanların yerleşimine açıldığını dile getiren Erek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu toprakların bu kadar verimli olması buraların eskiden göl olmasından kaynaklanmaktadır. Göl olduğu dönemde bitkisel ve hayvansal organikler ölüyor ve tabana birikiyor. Bu tabaka tabaka yüzyıllarca devam ettiği için gölün tabanında çok ciddi anlamda organik bir kalıntı oluyor. O zaman da çok doğal bir verimlilik kaynağı haline geliyor. Şimdi gübrelenen toprağın bile onun kadar verimli olması mümkün değil. Zaman içerisinde bu verimlilik mutlaka azalacaktır. Çünkü sulama kanallarının yapılmış olması hatalı sulamalarla bu verimlilik azalmaya başlayacaktır."

Bakmadan Geçme