Ülkenin yarısı bu paraya çalışacak
Türkiye'de 2025 yılı için belirlenen net asgari ücret, yüzde 30 artışla 22 bin 104 TL oldu. Asgari ücret, artık bir 'ortalama maaş' haline gelirken, ülkenin yarısı bu düşük gelir seviyesine mahkûm oldu.
Türkiye’de 2025 yılı için belirlenen net asgari ücret, yüzde 30 artışla 22 bin 104 TL oldu. Ancak bu rakam, milyonlarca çalışan tarafından yeterli bulunmadı. Artış oranı, yüksek enflasyon ve yükselen yaşam maliyetleri karşısında beklentilerin gerisinde kaldı. Asgari ücret, artık bir “ortalama maaş” haline gelirken, ülkenin yarısı bu düşük gelir seviyesine mahkûm oldu.
Karar gazetesi, asgari ücret konusunu detaylı bir şekilde bir şekilde manşetine taşıdı.
Yetersiz Artış: Geçen Yıla Göre 498 TL Daha Az Zam
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 2025 asgari ücret rakamını beklenenden erken açıkladı. Yeni düzenlemeye göre, asgari ücret yüzde 30 zamla 17 bin 2 TL’den 22 bin 104 TL’ye yükseltildi. Ancak geçen yıl yapılan 5 bin 600 TL’lik zam ile karşılaştırıldığında, bu yıl artış 5 bin 102 TL’de kaldı.
TÜİK’in açıkladığı yüzde 47,09’luk enflasyon oranına rağmen zam oranı, enflasyonun 15 puan altında kaldı. Ayrıca Türk-İş’in kasım ayında açıkladığı açlık sınırı olan 23 bin 256 TL’nin de gerisinde kaldı. Yeni asgari ücret daha uygulanmadan, açlık sınırının 1.152 TL altında kaldı.
Ülkenin Yarısı Asgari Ücretle Çalışıyor
Resmi verilere göre, Türkiye’de SGK’ya kayıtlı çalışanların yüzde 42’si asgari ücretli. Ancak DİSK-AR’ın raporları, asgari ücret veya yakın ücretle çalışanların oranının yüzde 50’ye ulaştığını ortaya koyuyor. Bu durum, Türkiye’yi Avrupa ülkelerinden dramatik şekilde ayrıştırıyor.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 5-10 aralığında iken, Almanya’da bu oran yüzde 6 seviyesinde. Brüt asgari ücretin en yüksek olduğu Lüksemburg’da bu oran, 2 bin 637 Euro ile dikkat çekerken, Türkiye düşük asgari ücret sıralamasında sondan ikinci sırada yer alıyor.
Ekonomistlerden Uyarılar
Ekonomistler, asgari ücretle çalışan oranının bir ülkede yüzde 5’i geçmemesi gerektiğini vurgularken, bu durumun Türkiye’de yapısal ekonomik sorunların bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Ortalama gelir seviyesi artmadıkça, asgari ücretin “asgari” olma özelliğini yitireceği ifade ediliyor.
Türkiye, ekonomik büyümeyi sağlamayı hedeflerken, çalışanların temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelir düzeyine erişememesi nedeniyle büyük bir sosyal ve ekonomik adaletsizlikle karşı karşıya.
Enflasyon ve Zam Oranı Uyumsuzluğu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, TÜİK'in yüzde 47,09 olarak açıkladığı yıllık enflasyonun çok altında bir artışla yeni asgari ücreti duyurdu. TÜRK-İŞ'e göre, ücret açlık sınırının 1152 TL gerisinde kaldı. Geçen yılki artıştan daha düşük bir miktarda (5102 TL) belirlenen zam oranı, çalışanların satın alma gücünü artırmaktan uzak.
Yarım Milyon Çalışan Yoksulluk Sınırında
Resmi veriler, asgari ücretli çalışan oranını yüzde 42 olarak gösterirken, bağımsız araştırmalar bu oranın yüzde 50'lere çıktığını ortaya koyuyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ise asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 5-10 arasında değişiyor. Ekonomistler, Türkiye’deki bu oranın ciddi ekonomik yapısal sorunlara işaret ettiğini vurguluyor.
Artışlara Karşı Alım Gücü Erozyonu
Ozan Bingöl’ün hazırladığı tablo, temel harcama kalemlerindeki yüzde 100’ün üzerindeki artışlara dikkat çekiyor:
Taze sebzelerde yüzde 125
Doğalgazda yüzde 124
Kiralarda yüzde 109 artış.
Tepkiler Çığ Gibi
İşçi sendikaları, muhalefet liderleri ve ekonomistler yeni asgari ücreti sert şekilde eleştirdi:
TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay: "Bu komisyonda adil bir düzenleme yapılmadığı sürece toplantılara katılmayacağız."
Ekonomist Mahfi Eğilmez: "Ücret, gıda harcamalarını bile zar zor karşılıyor."
CHP Lideri Özgür Özel: "Bu, sefalet ücretidir. İşçilerden çalıyorlar."
İktidardan Savunma
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı açıklamada, "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü tuttuk" dedi. Ancak muhalefet liderleri, açıklamanın gerçeği yansıtmadığı görüşünde.
Yeni asgari ücretle ilgili tartışmalar, ekonomik dengesizliklerin daha fazla sorgulanmasına yol açacak gibi görünüyor. Çalışanların yaşam standardını yükseltecek adımların atılmaması halinde bu durumun toplumsal etkilerinin ağır olacağı öngörülüyor.