Bir gemi var. İçindeki herkes dertli.
Kimileri bana kötü oda düştü kavgasında.
Kimileri kısa bir deniz yolculuğunda gemide kaldığı odanın kökünü ve gemiden bir sandal satın almak için bir ömür faizli kredi borcuna girmiş.
Kimileri zil zurna sarhoş. Geminin etrafını saran düşmanlardan gafil. Hatta onlara güverteden salakça el sallıyor.
Gemide çok çeşitli günahlar işleniyor, kimileri zina ediyor, kimisi kumar oynuyor, kimisi hırsızlık, kimisi ölçü tartıda hile ......
Ama bunun yanında, gemide memleketin hayrına, milleti için gecesini gündüzüne katıp fedakârca çalışanlarda var.
Mükâfatını kullardan değil Allah'tan bekleyen.
Karşısına çıkan onca sorunlara aldırmadan, şikâyet etmeden.
Sorun odaklı değil çözüm odaklı yiğit insanlar.
Dert yanan değil dertlere derman olan.
Geminin rotası Hz Âdem’den bu yana aynı. İ'LÂY-I KELİMETULLAH.
Ama makine dairesinde gemiye sürekli gizli arıza verdirmeye çalışan kriptolar var. Ama bu işi öyle ustalıkla yapıyorlar ki, görünüşte geminin daha hızlı ve güvenli gitmesi için çalışıyorlar. Sorsan mevzuatın dışına çıkmıyorlar.
Geminin içi tam bir cadı kazanı ama hiç olmazsa ırz, namus, can, mal güvenliği iyi kötü var.
Ama gemiyi batırmaya çalışan gafiller, gemiyi düşmanlar ele geçirirse kendileri dâhil herkesin kürek mahkûmu yapılacağından habersiz kin, nefret ve öfke içerisinde.
Zannediyorlar ki, kaptanı ya da rotayı değiştirirsek ya da makine dairesinde arıza çıkarıp gemiyi yavaşlatırsak özgürlüklerine kavuşacaklar.
Bilmiyorlar ki, gemi bir batarsa ırz, namus, can, mal güvenliği kalmayacak.
Şikâyet ettikleri bugünleri bile mumla arayacaklar.
Koklamaya doyamadıkları yavrularının gözleri önünde işkence, tecavüz .....
İşte Suriye, İşte Irak, İşte Myanmar, İşte Filistin .....
Biz bu filmi Birinci Dünya Savaşında gördük. 100 yıl sonra bugünlerde ikinci versiyonu oynanıyor.
Kim ne yaparsa yapsın şairin dediği gibi:
"Sakın kader deme her kaderin üstünde bir kader vardır."
"Ne yapsalar boş göklerden inen bir karar vardır"
Allah'ın cc hükmü her şeyin üzerine galiptir.