Abdullah BAYSAL

Kentlerde Köle Gibi Yaşamayın.

Abdullah BAYSAL

  • 1462

Sabah çakma bir kahvaltı sonrası yaklaşık 2 saatlik bir otobüs yolculuğu ve işe varış.

Devlet memuru ise genellikle mevcut durumdan sürekli şikâyet.

Özel sektörde ise, acaba patron yarın beni kovar mı stresi ile geçirilen yorucu bir gün.

Akşam hınca hınç dolu otobüste evine giderken ayakta durmakta zorlanan insanların bomboş gözlerle etrafa bakan içler acısı hâlleri, gençlerin ellerindeki telefon, içine kapanmış bir vaziyette sanal dünyalarında vakit öldürmeleri, otobüsteki herkeste gerilimli bir ruh hali, trafik değil sanki meydan savaşında ölüm kalım mücadelesi.

Akşam evde, Gdo'lu besinlerden insanı uzun vadede kanser eden gıdalarla hazırlanmış yemek sonrasında güya dinlenmek için seyredilen filmlerin, gündüz yorulan insan zihnini daha da karmakarışık hale getirdiği,

Robotvari yaşanan bir günün sonu ve oturduğu yerde uykuya dalış.

Temiz havadan mahrum sağlıksız ortamlar.

Yarına umutsuz bakan, rızık ve gelecek endişesi ile yaşanan bir hayat.

Facebook, Twitter, İnstagram ise sahte özgürlük tanrıları.

Herkesin kendi dünya görüşüne paralellik arz eden ve nefsine hoş geldiği şeylerin, doğruluğunu bile araştırmaya gerek duymadan yaptığı paylaşımlar sonrasında toplumda kutuplaşmalara zemin hazırlayan geçici uyku hapları.

Emperyalizmin yeni bir sömürü yöntemi olarak tasarladığı, bit-coin yani elektronik para karşısında Müslümanların dünyadan kopmama, sisteme adapte olma adına yaptığı kabullenmeler.

Oysa ki, İslam dünyasında bu kuşatılmışlığa alternatif olabilecek argümanları geliştirebilecek bilgi, beceri, kabiliyet ve beyinlerin olduğu gerçeği ortada iken.

Üstelik bu alternatifler emperyalizmin değil adaletin tesisine katkı sağlayacak olup, Müslümanların bu özgüvenle davranmalarının önemi aşikâr iken.

Eskiden kaleler kılıçla, okla kuşatılırdı.

Şimdiki kuşatma araçları ne kadar da modern.

Tüm bu yaşananlar karşısında insanlık ne zaman oturup ta, Kritik Analitik yapacak, ne zaman bu hayatın anlamını sorgulayacak, nereden geliyoruz nereye gidiyoruz, yaşamaktaki amacım ne diye düşünecek ve sorgulayacak.

İnsanız, güya akıllıyız ama kuşlar kadar bile özgür değiliz.

Dünya kâinatın içinde bir zerre büyüklüğünde, dünyanın içindeki bir zerrede adeta bir kâinat.

Kâinatı ve Rabbimizi hakiki manada tanımak için,

Zerreden kürreye, kürreden zerreye seyahat için,

Şimdi değişim vakti.

Düşün ve çareler bul.

Yazarın Diğer Yazıları