Abdullah BAYSAL

Yükseköğrenim için bazı reform önerileri

Abdullah BAYSAL

  • 1642

Üniversite sınavında matematikten 80 soruda 8 soru çözüp, sıralamada 800.000 bininci olan birisinin Üniversitede herhangi bir bölümü okusun da ne okursa okusun, bir şekilde mezun olsun da, iş bulsa da olur bulmasa da, diyerek harcanmasına gönlümüz razı olmamalı, ve bu gençlerimizi zorlamayla Üniversitede okutmak yerine 4. Sınıftan sonra meslek ve sanat sahibi olacak şekilde eğitimde reform yapmalıyız.
Çünkü 4+4+4 toplam 12 yıldan sonra bir çocuğun meslek ve sanat sahibi olması insanın doğasına terstir.

Atalarımız “Ağaç yaşken eğilir” demişler.
Her yıl ilk 200.000'e giren en yetenekli öğrencilerin yaptıkları tercih sonrası, piyasada yeterli düzeyde iş karşılığı olmayan yüksek puanlı okulları bitirip sonrada bir ömür boyu iş ve aş arayışları ile heba edilmesine de gönlümüz razı olmamalı, ve üniversite kontenjanları akıl bilim ve piyasadaki gerçek ihtiyaçlara göre yeniden belirlenmelidir.

Yurt dışına eğitim için milyonlarca dolar dövizimiz gitmesin diye düşünebiliriz. Ancak zorla mezun ettiğimiz acemi bir mühendisin yaptırdığı bina depremde yıkılırsa bunun vebaline farkında olmadan ortak olmuyor muyuz?

Nede olsa tablet, cep telefonu, hesap makinesi var diye, çarpım tablosunu ilkokul ya da ortaokulu bırakın, lisede bile öğretemeyen teknolojik eğitim sistemini de gözden geçirmemiz lazım.

Artık herkes elini kafasına koyup düşünmeli. Bir kesim memleket için canını dişine takmış gece gündüz çalışırken, bir kısım nasıl olsa bu işleri düzelten birileri çıkar deyip, neme lazım dememeli.

Bir öneride bulunarak ve örnek vererek konuya daha da açıklık kazandıralım.

Mesela Mühendislik Bölümleri 5 yıl olmalı ve tamamıyla İngilizce olmamalı. En azından Mesleki Dersler Türkçe olmalı ki, iyi bir mühendis yetişsin.
Neden mi? Çünkü dersleri Türkçe anlamak bile bir hayli çaba istiyor.
Aksi halde gerçek Mühendis yerine sadece yurt dışı firmalara tercüman yetiştiren bir duruma mı düşüyoruz, bu konuyu sorgulamamız lazım.

Hazırlıkta, Temel bilimler ( Matematik, Fizik, Kimya ve ilave ders olarak Yabancı Dil)

1. Yıl, Mimarlık, İnşaat, Elektrik, Makine Mühendisliği giriş dersleri tüm bölümlerde okutulmalı. Mühendis çok yönlü yetişmeli.

2. ve 3. yıl bölümdeki ihtisas dersleri.

4. yıl Uzmanlık Alan Dersleri ve yanına Ekonomi, İş Hukuku, İletişim Teknikleri, İşletme vb. temel hayat dersleri okutulmalı.

Aynı zamanda Üniversite-Sanayi iş birliği kapsamında bazı dersler tamamen kampüs dışında olmalı. Yani teori ve pratik bir arada olmalı.
Mezuniyetten sonra belli bir tecrübe sonunda Yetkin Mühendis unvanı verilmeli.

Diğer bir öneri Akademik Personel alımlarıyla ilgili.

Bildiğimiz gibi dünyanın en büyük ilk 5 ekonomik büyüklük sıralamasında 3. ve 4. sırada Almanya ve Japonya gelmektedir.
Bu ülkelerden örneğin Almanya’da bir Üniversite’de hoca olmak için piyasada 5 yıl tecrübe kazanmanız gerekmektedir.
Japonya’da bir Fabrikadan emekli olmuş tecrübeli bir Yönetici, Üniversitenin Prof. kadrosunda öğrencilere dersler verebilmektedir.
Bizdeki akademik alımlarda da piyasa tecrübesi aranmalıdır. Böylece Üniversite-Sanayi iş birliği doğal mecrasında bir araya gelir.

Şu anki mevcut uygulamada, lise düzeyinde sorulan Türkçe ve Matematik konularını kapsayan ALES soruları ile akademik personel alımı yapılmaktadır. Buradaki başarı oranı dahi içler acısıdır.
Diğer yandan gramer ağırlıklı YDS barajı oldukça yetersizdir. YDS’den alınan 55 notu ile bir dili anlamak ve seri şekilde konuşma arasında, yeterli düzeyde bir bağlantı yoktur.

Aynı şekilde sistemin düzeltilmesi gereken diğer bir yönü ise, YDS barajının Doçentlik düzeyinde aranması olmalıdır. Diyelim kişi Einstein, Mimar Sinan ya da Barbaros Hayrettin gibi yetenekli. Şimdi bu kişi ALES ya da YDS’si olmadığı için Üniversitelerde ders veremeyecek mi. Artık şekilcilikten kurtulup işin özüne inmemiz gerekiyor. Vakit geç olmadan.

Bu ülkenin ihtiyacı olan şey sadece zeki, çalışkan ve iş bilir olmak değil, bunların yanında aynı zamanda doğru bildiğini uygulayabilme cesaretine de sahip olmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları