101 yıllık Cumhuriyet sonunda ülkemizde kendi kafasına göre hareket eden, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir kurumunu kaale almayan Fransız okullarının farkına vardı.
Ve Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin tavrını ortaya koydu ve Fransız okullarına süre verdi. Onlara dedi ki: "Ya Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına kendinizi uydurursunuz ya da okulları kapatırız."
Çok doğru bir karar aslında ama o kadar çok geç kalınmış ki.
Bu okullar Türkiye sınırlarında, öğrencilerinin çoğu Türk. Diplomaları geçerli ama müfredatları, programları tamamen Fransa'nın kanunlarına göre.
Denetim ise hiç yok.
Ve biz Fransız okullarının bu durumunu daha yeni fark ediyoruz.
Ve bunu fark eden mevcut Bakan Yusuf Tekin'i kahraman ilan ediyoruz.
Ne kadar ucuz kahramanlık değil mi? Aslında bu durumdan utanç duyacağımıza bir kahramanlık hikayesi çıkartıyoruz.
Kaldı ki son 23 yıldır iktidarda olan bir hükümetin bakanına övgüler düzüyoruz.
Yine kaldı ki şimdiki bakanımız bu 23 yılın en az 10 yılında ya müsteşar olarak da etkili ve yetkili konumda.
Çok çok geç kalınmış bir karar olsa da çok doğru bir karar olduğu bir gerçek ama Türkiye'de iki Fransız okulunun devlete kafa tutan anlayışından çok daha tehlikeli ve çok daha fazla sayıda öğrencimizi etkileyen özel okul sorunu var ki Sayın Bakanımızın asıl buna kafa yorması gerekiyor.
2024 rakamlarına göre Türkiye'de 14 bin özel okul, 1 milyon 500 bin öğrenci var.
Peki Milli Eğitim Bakanlığımız bu özel okullara ne kadar hakim?
Bakanlığın müfredatı, programları özel okullarda ne kadar uygulanıyor?
Özel okullardaki öğretmen maaşları ne kadar?
Özel okullardaki öğretmenlerin özlükleri, çalışma şartları nasıl?
Özel okullarda hangi kitaplar okutuluyor?
Özel okullarda devletin bedava dağıttığı kitaplar okutuluyor mu acaba?
Evet, Fransız okulları milli egemenlik sorunu ama özel okullarda durum nedir?
Sadece resmi izinli olmaları ötesinde Bakanlık bu kurumlar üzerinde ne kadar etkilidir acaba?
Sorular, sorular...
Bu konuya devam edeceğiz...
