Osmanlı'da Kamu Yönetim Okulu: Enderun
Doç. Dr. Bekir Gökpınar
Osmanlı İmparatorluğu, dünya üzerinde Roma ile birlikte gelmiş geçmiş en güçlü, geniş topraklara sahip ve uzun ömürlü devletlerden biridir. Osmanlı ile ilgili araştırmalar gerek ülkemizde gerek yurt dışında son 50 yıldır son derece artmıştır. Zira Osmanlı İmparatorluğunun asırlarca farklı coğrafyalarda hüküm sürmesi ve farklı milletleri barış içinde bir arada tutabilmesi dikkat çekici bir durumdur. Bunun için Osmanlı’yı daha yakından tanıma ve anlama çalışmaları günümüzde birçok devlet tarafından teşvik edilmektedir. Ülkemizde de Osmanlı araştırmaları son zamanlarda hayli mesafe almıştır. Bu konuda rahmetli Halil İnalcık Hoca başta olmak üzere çok sayıda ilim adamı Osmanlı’yı yeni nesillere ve dünyaya tanıtmak için ufuk açıcı kayda değer çalışmalar yapmışlar ve bunların sayısı her geçen gün artarak devam etmektedir.
Osmanlı’nın bir cihan devleti haline gelmesinde daha XV.yüzyıl ortalarında kurup geliştirdiği çoğunlukla askerî ve sivil yönetim kadrolarının yetiştirildiği bir “kamu yönetim okulu” olan Enderu’nun fonksiyonu büyüktür. “Enderun” öteden beri çok duyulan, sihirli ancak bir o kadar da bilinmeyen bir eğitim kurumudur. Temelde Osmanlı’nın bürokraside ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirmek için kurulmuştu. Enderun’un daha önce Edirne’de kurulduğu bilinmekle beraber Fatih Sultan Mehmed tarafından günün ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmişti. Enderunda eğitim alan çocuklar kabiliyetine göre terfi ederek devletin merkez ve taşra yönetim bürokrasinin kadrolarında görev almışlar ve imparatorluğun gelişmesinde ve uzun süre ayakta kalmasında etkili olmuşlardır.
Öyleyse enderun nedir? Ne gibi eğitimler verilmektedir? Buradan mezun olanlar nerelerde istihdam edilmektedir?
Enderun hakkında yerli ve yabancı çok sayıda araştırma yapılmış, hatta bazı devletlere özgün eğitimi ile örnek ve ilham kaynağı olmuştur. Ben burada bugüne kadar yapılan çalışmalardan hareketle genel hatlarıyla enderunu kısaca tanıtmaya çalışacağım. Enderun mektebinin eğitim mekanı Topkapı sarayının en mutena yerlerinden birinde yer alır. Buraya doğrudan gelmek mümkün değildi. Öncelikle daha önceden ciddi bir eğitimden geçmek gerekirdi. Osmanlı’da bir nevi “öğrenci seçme sistemi” olan devşirme usulü temelde enderunun insan kaynağını teşkil ederdi. Sokullu Mehmed Paşa’yı ailesi vermek istememişti ancak görevli “Sizin sakladığınız bu çocuk, dünyanın en kuvvetli çocuğu olacak” diyerek ikna etmişti. Hristiyan ailelerden zeki ve fiziken düzgün ve sağlıklı olanlarından seçilen çocuklar kimi zaman Anadolu’ya Müslüman Türk ailelerin yanına gönderilir, kimi zaman doğrudan acemi ocağında eğitime başlardı. İlm-i sima denilen fiziksel özelliklerine göre insanları tanıma uzmanlığı olan İlmi Sima konusunda uzman olan Turnacıbaşı önderliğinde bu seçim yapılır, “devlete yarar adem seçilir” yani Turna gözünden vurulurdu. İçoğlanlar Türk aileler yanında Türkçe, İslami esaslar ve adab-usûl öğrenir, daha sonra acemi oğlanlarının eğitim mekânı olan Edirne, Galata-sarayı ve İbrahim Paşa saraylarına gönderilirlerdi. Bu saraylar bir yerde enderuna hazırlık mahiyetinde eğitim ve derslerin verildiği, nitelikli öğrencilerin yetiştirildiği mekânlardı. Müslüman Türk aileler yanına gönderilen ve buralarda devam eden eğitimler sonucu devşirme çocuklar iyi şekilde Türkçe’yi ve Müslümanlığı öğrenirlerdi. Hazırlık saraylarında ise bedenî ve ruhî yeteneklerini geliştirecek dersler ve eğitimler de alırlardı. Hatta burada çocuklar eğitim alırken memur olanlar olduğu gibi çeşitli sanatları da iyi şekilde öğrenenler olurdu.
Hazırlık saraylarında belirli bir eğimi tamamlayan “acemi oğlanları” nın önünde kariyer yolu olarak iki alternatif vardır: Ya Askerî bölüklere geçmek ya da enderuna kabul edilmek. Bu noktada “çıkma kanunu” devreye girerdi. “Çıkma” demek “acemi oğlanı” eğitiminden sonra mezuniyet anlamına gelirdi. Bu eğitim süresi 7-8 yıldan başlayarak çocuğun kabiliyetine göre daha da uzayabilirdi. Çıkma kanununa göre çocuklardan acemilik sürecinde eğitim, ahlak, zeka ve yetenekleri iyi olanlar seçilerek Topkapı Sarayında daha yüksek eğitim görmek üzere enderun mektebine kabul edilirdi. Diğerleri ise kapıkulu askeri olmak üzere çeşitli askeri sınıflara dağıtılırdı. Enderun’a kabul edilmekle iş bitmez, burada eğitimi devam ettiremeyenler ara sınıflardan ayrılarak askerî birliklere gönderilirdi. Yani enderunda başarı göstermeyenlerin sistemin devamlılığını sağlamak için bugünkü anlamda “öğrencilik kaydı” siliniyordu. Enderunda eğitim odalar ve çeşitli kademelere göre yürütülürdü. Enderunda çeşitli odalarda eğitim gören çocukların mevcudu 300-350 kişiye kadar çıkabiliyordu. Odaların hacmi ve rütbesine göre bugünkü anlamda öğrenci kıdemli ve başarılı olanlarından danışmanları olurdu.
Enderun müfredatında dinî, edebî ve bedenî dersler ve eğitimler yer alırdı. Bunlar arasında Türkçe okuma yazma, Kur’an talimi, fıkıh ve tefsir dersleri, siyer, Arapça ve Farsça dil ve edebiyat, tarih, coğrafya, resim, ok atma, mızrak kullanma, kılıç sallamak, cirit, ata binme, güreş, koşu, atlama gibi dersler yer alırdı. Bunları kısaca İslami ilimler, pozitif ilimler, saray protokol ve adabı, güzel sanatlar ve meslekî uzmanlık eğitimi başlığı altında toplayabiliriz. Enderun eğitimlerinde temel prensiplerden biri disiplin ve kurallara uyum konusunda gösterilen titizliktir. Enderun ceza ve ödül odaklı bir sistemdi. Ödül genelde terfi şeklinde olur ve en iyiler imtiyazlı oda olan Has Odaya yükselirdi. Günlük program son derece katı uygulanırdı. Burada alınan disiplinli eğitim süreci öğrencilerin sabırlı, zorluklara dayanıklı, başkalarına saygılı ve alçak gönüllü olmalarını ilke edinmişti. Eğitimin saray içinde olması bilgi ve görgülerinin artması için bir fırsattı. Saraydaki yoğun idarî, siyasî ve diplomatik faaliyetler, gelenler-gidenler, toplantılar enderunda eğitim görenlerin bakış açısını geliştiriyor ve tecrübe kazandırıyordu. Yani enderunun çalışma sistemi ve işleyişi dikkate alındığında çeşitli bilgilerin uygulamalı olarak öğretildiği, yeteneklerin ortaya çıkarıldığı bir kurs ve staj programı olduğunu da kabul etmek mümkündür. Enderun eğitim sistemi ile yetişenler Müslüman ve Türk örf ve adetlerini mükemmel bir şekilde öğrenirdi. Burada yeteneklerine göre ayrılarak farklı meslekî alanlarda yavaş yavaş istihdam edilmeye başlanırdı. Enderun eğitimini tamamlayanlar sarayda veya taşrada görev alırlar ve atamaları padişah onayı ile gerçekleşirdi.
Enderunda eğimini tamamlayanlar sarayın çeşitli memuriyetlerinde ve taşrada sırasıyla terfi ederek defterdar, şeyhülislam, kaptan-ı derya, vezir ve veziriazam makamına kadar yükselirlerdi. Aşağıdan yukarı adaletli bir terfi sistemi de mevcuttu. Osmanlı klasik döneminde taşrada görev yapan sancakbeyi ve valilerin büyük kısmı enderun kökenlidir. Osmanlı’da şairler, edipler, tarihçiler, musiki ve hattatlar çoğunlukla enderun eğitimi alarak yetişmişlerdi. Kanuni Sultan Süleyman döneminin ünlü sadrazamı İbrahim Paşa, Yemen fatihi Hadım Süleyman Paşa, üç padişaha veziriazamlık yapan Sokullu Mehmed Paşa, Osmanlı ihtişamını geri getiren Köprülüler, ünlü seyyah Evliya Çelebi enderundan yetişmişlerdi. Kısaca Osmanlı’nın geniş coğrafyasında büyük kültür ve medeniyetinin oluşmasında, asırlarca huzur ve barış ikliminin temininde, adalet ve engin hoşgörünün temelinde enderun mektebinden yetişen insan gücünün büyük rolü vardı.