CHP kazanmadı AK Parti kaybetti
Tahir Erdem
Seçimler, maalesef bizim gibi 2. dünya ülkelerinde oyunuzu sandığa attığınızda biten bir durum değil. Akışları, münakaşaları, hesap kitapları en az bir yıl süren uzun bir süreçtir. Kazanan, kaybeden her parti şapkasını önüne koyup mutlaka bir değerlendirme yapacaktır. Ancak zamanın şahitleri olan biz yazarçizer ekibinin de okuyanı dinleyeni olursa, tarihe not düşmek adına söyleyecek birkaç kelamı vardır elbette.
AK Parti adına hezimet sayılabilecek bir seçim yaşandı, ama geçmedi. Hesap vermesi gerekenler olduğu gibi, sandığa gelmeyen yüzde 6'lık seçmenin gönlünün nasıl alınacağı da masaya yatırılması gereken bir diğer konudur.
AK Parti, 2019 seçimlerinde 20 milyon 580 bin oy alırken 31 Mart 2024'te aldığı toplam oy 12 milyon 500 bindir. AK Parti 8 milyon seçmenini kaybederken CHP 2019 seçiminde 12 milyon 870 binlik oyunu 13 milyon 980 bine taşımıştır. Artış sadece 1 milyondur. Yani CHP, sadece 1 milyon seçmen kazanarak bu seçimi kazanmamış, AK Parti 8 milyon seçmenini küstürerek belediyeleri altın tepsi içerisinde CHP'ye hediye etmiştir.
Özellikle İstanbul'da mutlak kazanma sloganıyla seçimlere giren AK Parti, İstanbul'da Murat Kurum'la İmamoğlu'nu zorlamasına rağmen yüzde 10'luk bir farkla geride kalmış, Ankara'da ise resmen yerle yeksan olmuştur. Elindeki 3 büyükşehir, 12 il ve 179 ilçe belediyesini kaybeden AK Parti'de hesap verme zamanı gelmiştir.
AK Parti'nin kaybetmesinde birçok sebep olmakla beraber, bunların en başında hiç şüphesiz ekonomi gelmektedir. Özellikle seçimlerden 2 ay öncesine kadar 7.500 TL aylıkla geçinmek zorunda kalan emekli kesiminde %100'lük bir artış beklenirken bu oranın %30'da kalması büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Sandığa gitmeyen kesimin büyük çoğunluğu, kuşkusuz AK Parti seçmeniydi. Kendi partilerinin dışında başka bir partiye oy vermeyi içlerine sindiremeyen seçmen, kırgınlığını sandığa gitmeyerek göstermiştir.
Peki, bu tablo seçimlerden önce taraflarca okunamaz mıydı? Veya okundu da bilerek birileri Erdoğan'ı yanlışa mı sürükledi?
AK Parti'de seçimlerin baş aşağı gittiğini sadece Erdoğan ve çevresi görmüştür. Erdoğan, bütün devlet işlerinin yanı sıra 52 miting düzenleyerek adeta çırpınmıştır. Vekiller, Seçim Koordinasyon Merkezi yetkilileri, adaylar ve il-ilçe teşkilatları ise 2007 seçimlerinden itibaren başlayan halktan kopuşun zirvesine gelmişlerdir.
"Erdemliler hareketi" olarak başlayan AK Parti'de bugün yönetici konumunda olan kişilerin büyük çoğunluğu, bu erdemlerini ceketlerinin astarı içinde arayanlara dönüşmüştür veya zaten böyle olanlar özellikle seçilip yönetime getirilmiştir.
AK Parti; ekonomi, adalet ve eğitim alanlarında köklü bir değişikliğe gitmeyip, bir türlü kontrol altına alamadığı göçmen konusunu, bakanlıklardaki israfı bir an önce halletmezse, vergi tahsilatında ayrıcalıklı kişi ve kuruluşların olmadığını göstermezse, milletin rızasını kazanamazsa, devletin makam araçlarını ve imkânlarını israf etmeye devam ederse, liyakat yerine yalakalık ve "bizim adam" modundan anlayışından vazgeçmezse, kırmızıya dönen haritanın ilk seçimde tamamen kırmızı olacağı aşikârdır.
Seçmen, mahalli seçimlerde uyarıda bulunarak “Gittiğiniz yol, yol değil. Kendinize çeki düzen verin, yoksa genel seçimde sizi aşağıya alırım” demiştir.
Devletleri devlet yapan adalet ve dirayettir. Eğer bir devlet yönetiminde adalet ve liyakat kaybolmuşsa, o devlet batmaya mahkûmdur. Yönetime gelen hangi parti olursa olsun, bu iki saiki göz ardı ederse sadece kendi ikbalini değil, devletin de ikbalini karartır.
Selçuklu Sultanı Ahmet Sencer’e soruldu; Devletin neden çöktü?
- Büyük işleri küçük adamlara, küçük işleri de büyük adamlara verdiğimi geç anladım.
- Küçük adamlar büyük işleri yapamadılar, büyük adamlar küçük işleri yapmaya tenezzül etmediler.
Böylece devlet düzeni bozuldu!
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu küçük adamlar yerine layık adamları bulamazsa, mahalli seçimler genel seçimlerin sadece ön gösterimi olacaktır.