- Haberler
- Sağlık
- 'Birçok kronik ve dejeneratif hastalığın önlenmesinde glutatyon temel öneme sahiptir'
'Birçok kronik ve dejeneratif hastalığın önlenmesinde glutatyon temel öneme sahiptir'
Vücuttaki doğal glutatyon üretiminin 20 yaşından sonra azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Vedat Göral, 'Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, demans ve başka birçok kronik ve dejeneratif hastalığın önlenmesinde glutatyon temel öneme sahiptir. Glutatyon vücudumuzda doğal olarak üretilir. Glutatyon eksikliği kalp krizi, damar sertliği, yüksek kolesterol, eklem romatizması, enfeksiyon, kanser, alzheimer, parkinson, diyabet, osteoartrit, katarakt, astım, hepatit gibi hastalıklara neden olabilir' dedi.
Vücuttaki doğal glutatyon üretiminin 20 yaşından sonra azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Vedat Göral, “Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, demans ve başka birçok kronik ve dejeneratif hastalığın önlenmesinde glutatyon temel öneme sahiptir. Glutatyon vücudumuzda doğal olarak üretilir. Glutatyon eksikliği kalp krizi, damar sertliği, yüksek kolesterol, eklem romatizması, enfeksiyon, kanser, alzheimer, parkinson, diyabet, osteoartrit, katarakt, astım, hepatit gibi hastalıklara neden olabilir” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Vedat Göral, antioksidanlardan biri olan glutatyon hakkında bilgiler verdi. Prof. Dr. Göral, “Glutatyon, hücrelerimizi oksidatif hasardan ve toksik etkilerden koruyan çok önemli bir etkendir. Yaşlanmayla birlikte doğal olarak vücuttaki miktarı azalır. Glutatyon eksikliği, oksidatif strese katkıda bulunur ve bu nedenle yaşlanmada ve birçok hastalığın gelişmesinde anahtar rol oynayabilir. 20 yaşından sonra doğal glutatyon üretimi her on yılda ortalama yüzde 10 azalır. Vücutta glutatyon miktarının azalması, gözde katarakt ve sarı nokta dahil bir çok hastalığa neden olabilir. Sülfür açısından zengin yiyecekler, vücuttaki glutatyon seviyelerini artırabilir. Damardan veya tablet olarak da alınabilen glutatyonun en ideali, doğal sebze, meyve ve egzersizdedir” diye konuştu.
"Yaşlılık, kanser ve demansla savaşır"
Glutatyonun, hücrelerin enerji santralleri olan mitokondrilerin, iyi çalışması için gerekli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Göral, faydalarını şu şekilde açıkladı: "Hücredeki DNA hasarını engeller. Hücre büyümesini ve ölümünü olumlu yönde düzenler. Glutatyon kalp sağlığını korur, yaşlanmayı yavaşlatır. Kanserin ilerlemesini yavaşlatır. Sinir hasarını onarır ve immün düzenleme yapar. Karaciğer hücrelerindeki hasarı ve insülin direncini azaltır. Glutatyon, sağlıklı ve genç kalmak, bazı hastalıklardan korunmak için en önemli moleküllerden biridir. Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, demans ve başka birçok kronik ve dejeneratif hastalığın önlenmesinde temel öneme sahiptir. Glutatyon vücudumuzda doğal olarak üretilir. Glutatyon eksikliği kalp krizi, damar sertliği, yüksek kolesterol, eklem romatizması, enfeksiyon, kanser, alzheimer, parkinson, diyabet, osteoartrit, katarakt, astım, hepatit gibi hastalıklara neden olabilir."
"Ev temizlik ürünleri ve egzoz dumanı glutatyonu azaltıyor"
Prof. Dr. Vedat Göral, glutatyonun bazı faktörlere bağlı olarak vücuttaki miktarının azaldığını belirterek, "Mesela deterjan, çamaşır yumuşatıcısı, oda kokusu, naftalin, beyazlatıcı gibi ev temizlik ürünlerine maruz kaldıkça vücuttaki glutatyon miktarı azalır. Ayrıca akaryakıt ve yan ürünleri, bazı ilaçlar, radyasyon, böcek ve haşere öldürücüler, ağır metaller, sentetik boyalar, yapay tatlandırıcılar, aseton, elektromanyetik alanlar, kimyasal artıklar, klorlu su, röntgen ışınları, sigara dumanı, mangal dumanı, egzoz dumanı gibi nedenlere bağlı olarak da glutatyon azalır. Öte yandan yetersiz beslenme, başka antioksidanların yetersizliği, aşırı egzersiz, kronik stres, kaygı, endişe, depresyon da glutatyonun azalmasına neden olur. Başucu lambaları, cep telefonu, tablet gibi cihazların ekranından yayılan mavi ışık da melatonin salınmasını baskılayarak glutatyonu azaltır" ifadelerini kullandı.
"Glutatyon miktarını korumak için doğada bize sunulan tüm sebze ve meyveleri dengeli bir şekilde tüketmeliyiz"
Vücutta glutatyon miktarını artırmanın yollarını açıklayan Prof. Dr. Göral, tavsiyelerini şu şekilde sürdürdü: "Özellikle avokado ve kuşkonmazda daha fazla olmak üzere kükürtten zengin brokoli, karnabahar, su teresi, Brüksel lahanası, radika, şalgam, zerdeçal, tarçın, sarımsak, soğan, yumurta, fındık, ceviz, karaciğer, balık ve tavuk glutatyon üretimi açısından tüketilebilecek besinler arasında sayılabilir. Bunun yanında sporcular için takviye olarak alınan peynir altı suyu veya glutatyon içerikli ürünler de kandaki glutatyon seviyesini artırabilir. Ayrıca sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkların bırakılması, dengesiz beslenmeye yol açacak hazır ve işlenmiş gıdaların tüketilmemesi, yeterli ve kaliteli uyku alışkanlığı kazanılması önemlidir. N-acetyl-cysteine (NAC), glutatyon üretimini uyaran değerli bir destektir. Ayrıca bamya, ıspanak, kavun, domates, havuç, kabak, portakal, çilek, karpuz, papaya, şeftali, mango, muz, salatalık, yeşil ve kırmızı biber, elma, üzüm, mango, muz, ayçiçeği çekirdeği, bal kabağı çekirdeği, çörek otu, elma ve üzümde de glutatyon mevcuttur. Egzersiz de glutatyonu artırmaya yararlı olup, haftada en az üç defa günde 30 dakikalık yoğun egzersiz, vücudun antioksidan savunmasını artırmaktadır. Bu nedenle mutlaka sağlığımız için ve glutatyon miktarını korumak için doğada bize sunulan tüm sebze ve meyveleri dengeli bir şekilde tüketmeliyiz."