'ABD ve AB, Osmanlı'nın kuruluş felsefesini kullanıyor'
Bulgar tarihçi Prof. Dr. Dinkov, 'Amerika ve Avrupa Birliği, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş felsefesini kullanıyor. Osmanlı imparatorlu Amerika'nın ve şu anki AB'nin bir ön örneğiydi.' dedi.
İSTANBUL (AA) - Bulgar tarihçi Prof. Dr. Stoyan Dinkov, Osmanlı İmparatorluğu'da etnik kimlik bilincinin olmadığını, insanların siyasi ve ekonomik anlamda özgür olduğunu belirterek, 'Amerika ve Avrupa Birliği Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş felsefesini kullanıyor.' dedi.
İstanbul'a gelen Bulgar tarihçi Prof. Dr. Dinkov, AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi içinde ırk ayrımı yapmadığını, her ırkın kendi arasında eşit olduğunu, iktidarda da her ırktan temsilci yer aldığını kaydeden Dinkov, bu anlamda Osmanlı İmparatorluğu'nun şu anki Amerika Birleşik Devletleri'nin alt yapısını oluşturduğunu söyledi.
'Amerika ve Avrupa Birliği Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş felsefesini kullanıyor' diyen Dinkov, '(Osmanlı'da) Etnik kimlik bilinci yoktu. Osmanlı birliği kanun önünde herkesin eşit olmasını sağlıyordu. İnsanlar siyasi ve ekonomik anlamında özgürlerdi. Osmanlı imparatorluğu, Amerika'nın ve şu anki AB'nin bir ön örneğiydi.' ifadelerini kullandı.
-'Osmanlının yönetim tarzında toplum etnik olarak ifade edilmiyordu'
Dün 101. yılında, dünya çapında çeşitli anmalara konu olan 1915 yılı olaylarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Dinkov, 1915'te Osmanlı yönetimince Ermenilere soykırım yapıldığı iddialarının aydınlatılması için Birinci Dünya Savaşı'na karışan devletlerin arşivlerinin incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Sadece Osmanlı'nın değil Ermeni, Rusya, Fransa, İtalya ve İngiliz arşivlerinin açılması gerektiğini aktaran Dinkov, 'Tarihçilerin haricinde sosyolog ve psikologların da olayı incelemesi gerekir. Olaydan 20-30 sene önceki etnik bilincin nasıl oluştuğunun görülmesi gerekir. Osmanlının yönetim tarzında toplum etnik olarak ifade edilmiyordu. Etnik ayrımcılık yoktu. Tüm etnik kimlikler Osmanlılı olarak kabul edilirken, o dönemde bireyler etnik kimlikleri altında birleşmeye başlıyorlar.' diye konuştu.
-'Osmanlı hükümeti de bu işlere müdahil olmamıştır'
Dinkov, incelediği bir Rus generalin arşivinde bu olayların farklı açıdan yansıtıldığını gördüğünü kaydederek, şöyle devam etti:
'Bu generalin Rus imparatoruna ve baş komutanına yazdığı günlükler var. Doğu Anadolu'daki olayları farklı açıdan yansıtıyor. Bunun arşivine baktığımızda bu olaylarda Türkler hiç yer almamıştır, Osmanlı hükümeti de bu işlere müdahil olmamıştır. Bu olayın içinde Kürtler, Ermeniler ve Rusların olduğunu görüyoruz. Osmanlı hükümetinin, yönetiminin rolünün olmadığını görüyoruz. Ermeni, Kürt ve Türk dil grubu var olayların yaşandığı bölgede. Aynı dil grupları Rus sınırları içerisinde de var. Rusya sınırları içinde de aynı gruplar yaşadığı biliniyor fakat o taraftaki olaylar dile getirilmiyor. Kimin çıkarının olduğuna bakacak olursak Kürtlerin ve Ermenilerin çıkarı olduğunu görüyoruz. Olayları Türkiye Cumhuriyetine devletine ve Türklere indirgemek olmaz.'
-'Osmanlı, Bulgaristan'daki mağdurlara yardım etti'
Dinkov, Bulgar tarihçilerin, 'Osmanlı yönetimine karşı 21 Nisan 1876'da başlatılan Batak isyanı sırasında, çoğu kadın ve çocuk 5 bin kişinin Batak'taki Sveta Nedelya kilisesinde Osmanlılar tarafından kılıçtan geçirildiği' yönündeki iddialarının da gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Batak olayının yan yana olan iki köyde gerçekleştiğini söyleyen Dinkov, o dönemde İstanbul'dan Balkanlar'a giden kervanların yol boyunca soyguna uğradığını, vakanın kervanlardan elde edilen ganimetin paylaşımında köylüler arasındaki anlaşmazlıktan çıktığını vurguladı.
Dinkov, olayların insanların yaşam tarzından kaynaklandığını belirterek, şu değerlendirmeleri yaptı:
'Batak'taki olaylar yerel gelişmelerle ilgilidir, ticari sebepleri vardır. Bu olayı özgürlük hareketi olarak nitelendiremeyiz. Bağımsızlık yanlılarının bastırılması olarak değerlendirmemek lazım. Kriminal bir yönü vardır. Devlet politikası olarak nitelendirilemez. O dönemdeki Karadağ, Sırp savaşı bu olaylara paralel giderken başka devletlerin de ajanlık hareketleri vardı. Önce Müslümanlar arasında korku salarak Müslümanların Hristiyanlaştırılacağı söyleniyor, Hristiyanlara da Müslümanlar 'sizi yok edecek' diye kışkırtma yapılıyordu. Bu ajanlık işlerini yapanlar daha sonra Balkanları ele geçirmek için çaba gösteren devletlerdir. Osmanlı'nın askeri Karadağ'daki savaşa müdahale etmek için yola çıkarken, bir tarafta da Osmanlı'ya karşı hareketlenen gruplar vardı. Osmanlı yönetimi, olayları yatıştırmak, asayişi sağlamak için asker göndermiştir Batak'a. Devlet müdahalesi var fakat olayları yatıştırmak ve asayişi sağlamak içindir. Bu olaylara Türkler kesinlikle karışmamıştır. Bu olayda Pomaklar ve Hristiyanlar vardır.'
Dinkov, yakın köylerdeki Türkler'in Batak olayındaki mağdurlara yardım ettiğini aktararak, 'Bulgaristan'ın resmi tarihinde söylendiği gibi olayları 'Türklerin yaptığı' bir gerçeğe dayanmamaktadır. Türkler oradaki mağdurlara yardım etmişlerdir.' ifadelerini kullandı.