AK Parti'de metal mi yoksa mental mi yorgunluk var?
Karar Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren AK Parti'nin kendini nasıl toparlayacağı sorusuna cevap aradığı yazısında ilginç konuları gündeme getiriyor. Taşgetiren yazısında, AK Parti konuşulurken Mehmet Uçum'a ne kadar danışılıyor olabilir? Şebnem Bursalı'ya vs'ye… sorusunu soruyor.
“Benim olmaktan çıktın!”
Siyasetin gündeminin bir ayağı “Ak Parti kendini nasıl toparlayacak?” sorusu etrafında dönüyor.
31 Mart'ta 2024'te, yani aşağı yukarı Cumhurbaşkanlığı yetkisini millete yeniden onaylattığı 28 Mayıs 2023 seçimlerinden 10 ay sonra girilen seçimde çok net bir yenilgi alınmış, bizzat Erdoğan, balkon konuşmasında “İrtifa kaybettiğimiz açık” demişti. O zamandan bugüne de “Partiyi toparlama” mesajları devam ediyor. Her şey henüz mesajlar safhasında. Belli ki Ak Parti dünyasında herkesin gözü “Reis'in nasıl bir operasyon yapacağı”na odaklaşıyor. Kime ne dokunacak?
31 Mart'tan bu yana 50 gün kadar geçti. Metropoll'ün yaptığı araştırmanın sonuçları paylaşıldı kamuoyu ile… 31 Mart'ın flaş sonucu CHP'nin birinci parti çıkmasıydı. CHP Ak Parti'den 2 puan öndeydi. Son kamuoyu yoklaması ise farkın yine CHP lehine 5 puana çıktığını ortaya koyuyor. (CHP:35.9, Ak Parti 31.1) 2023 seçimlerine göre Ak Parti 35.32'de 31,1'e gerilemiş, CHP 25.41'den, 35.9'a yükselmiş…
CHP 31 Martan bu yana “Birinci parti” olmanın moral iklimini yaşıyor, Ak Parti'de de hem moral aşınma hem arayış içiçe devam ediyor.
Ak Parti cenahında belli ki her şeyin anahtarı “Reis”te… Anlaşıldığı kadarıyla her çevreden Reis'in önüne “Ak Parti fotoğrafları” sunuluyor. “Yara şurada, yara burada…” seslerinin arı uğultusu gibi Reis'in etrafında yoğunlaştığı tahmin edilebilir. Erdoğan'ın işinin kolay olmadığı da açık.
Mesela önüne “Artık anlatacak bir hikayemiz yok” gibi bir rapor geldiğinde kime “Hikâye yoksa hikâye yazın” gibi bir talimat verebilir ki? 2019 yerel seçimleri öncesinde “metal yorgunluğu” gerekçesiyle anlı – şanlı birçok belediye başkanı görevden alınmamış mıydı?
22 yıllık Ak Parti iktidarı, MHP ile ortaklaşılmış 6 yıllık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bunlarda da “metal yorgunluğu” yaşanıyor olabilir mi?
Bütün hikâyeler yorulmuş olabilir mi? Hem de “metal”den öte, “mental yorgunluk” gibi bir şey…
Daha ötesini bile söyleyenler var: “Hikayemiz yok” tespiti “iman yorgunluğu” olarak da okunabilir mi?
Mehmet Metiner, Ak Parti dünyasında ne kadar dinleniyor, okunuyor bilmiyorum. Siyaset zemininde herkesin herkes için diyeceği bir şeyler vardır. “Reis” ile taa belediye başkanlığı döneminden başlayan uzun bir yolculuğu var. “Biatsa biat” diyenlerdendir. Değişimin gerekli olduğuna ve değişimi Reis'in yapacağına inanıyor. Farklı yazılar yazdı bu konu üzerinde. En son yazısı 24 Mayıs tarihli Yeni Şafak'ta çıktı. Uzun bir yazı. Biraz “Parti nabzı” niteliğinde kaleme alınmış.
Mesela “Her alanda değişim olsun isteniyor” diyor. “Temsil, iletişim, medya alanları da dahil olmak üzere topyekun bir yeniden inşa isteniyor. Adeta yeni bir Ak Parti olsun isteniyor.”
Sonra alan belirlemesi yapıyor: 1-Partide 2-Külliye'de 3-Kabinede…
Demek hallaç pamuğu gibi atılacak bütün yapı…
Kim yapacak bunu, güvenilir hangi yapı gerçekleştirecek? Diyelim “Külliye'de bir operasyon gerekiyor.
Konuşuluyor: Danışmanlar, sayıları, “Cumhurbaşkanı adına roller içinde” parmak sallayıcı bir konum edinmeleri, kurullar, kurulların bakanlarla ve Meclis grubu ile ilişkisi…. Dosya o kadar kabarık ki… Bütün bunlar son 6 yıl içinde gerçekleşti ve hepsi de bizzat “Erdoğan'ın iradesi, talimatı ile” gerçekleşti. Bunlar “Cumhurbaşkanı'nın etrafı” ise, o “Etraf” bir iradenin ürünü… Nasıl olacak?
Metiner'in uzun yazısından “Çünkü milletin verdiği asıl mesaj şuydu” ifadesinden sonra gelen çok daha keskin kanaatleri yansıtan şu cümleleri de aldım:
“Benim olmaktan çıktın! Benim belirlediğim rotadan çıktın.!
Metiner Ak Parti yönetimine mesajı “milletten” getiriyor. Ak Parti demenin Tayyip Erdoğan demek olduğunu bilmez mi Metiner?
“Benim olmaktan çıktın! Benim belirlediğim rotadan çıktın! Benim değerlerimi taşımayanları benim başıma taç etmeye kalkıştın!”
Ne ağır hükümler bunlar.
Sonra “millet” diyormuş ki Metiner'e göre “Senden vaz geçmek istemiyorum. Çünkü umudum sensin! Kendini değiştir gel, tekrar seni baş tacı edeyim. Yoksa bu son uyarmadır”
Doğru, bir dönem Ak Parti, iki seçmenden birinin oy verdiği bir bileşimin ifadesiydi. Oraya yüzde 35'lerden gelebilmişti. Son kamuoyu yoklamalarında “kararsızlar” dağıtılmadığı takdirde oy oranı yüzde 20'de kalıyor… Dip neresi bilmiyorum. Oraya doğru mu gidiliyor bilmiyorum. Temsil ettiği var sayılan değerleri de aşağıya doğru çekiyor mu bilmiyorum. “Benim olmaktan çıktın” diyen kimdir, bakmak lazım. “Belirlenen rota nedir?” bakmak lazım.
Ne dersiniz, Ak Parti konuşulurken Mehmet Uçum'a ne kadar danışılıyor olabilir? Şebnem Bursalı'ya vs'ye…