Antalya'da Yörükler kolan dokuma ve kirmen eğirme kültürünü yaşatıyor
Antalya'nın Manavgat ilçesinden yaz aylarında Akseki'nin Çimi Yaylası'na göç eden Yörükler, kolan dokuma ve kirmen eğirme kültürünü yaşatıyor. Kurduğu tezgahta kolan adı verilen rengarenk kuşaklar ören 63 yaşındaki Ayşe Karamusaoğlu, kuşakları satarak para kazanıyor.
Antalya'nın Manavgat ilçesinden yaz aylarında Akseki'nin Çimi Yaylası'na göç eden Yörükler, kolan dokuma ve kirmen eğirme kültürünü yaşatıyor. Kurduğu tezgahta kolan adı verilen rengarenk kuşaklar ören 63 yaşındaki Ayşe Karamusaoğlu, kuşakları satarak para kazanıyor.
Çimi Yaylası'ndaki obasında kurduğu tezgahta kolan adı verilen rengarenk kuşaklar ören 63 yaşındaki Ayşe Karamusaoğlu, kadınların sırtlarında yük taşımak için kullandıkları kuşakları satarak para kazanıyor. Kolan dokumayı 7 yaşında annesinden öğrendiğini anlatan Karamusaoğlu, 'İp örmeyi annemi izleyerek, o örerken bana verdiği görevleri eksiksiz yerine getirerek küçük yaşta öğrendim. Genç kızlığımda da, evlendikten sonra da ip örmeyi bırakmadım. Boş zamanımı ip örerek geçirdim' dedi.
Eskiden günde 5-6 metre kolan dokuduğunu kaydeden Karamusaoğlu, eskiden kolanla otu, odunu sırtlarında taşıdıklarını, kuyulardan su taşıdıklarını, Manavgat'tan Akseki'nin yaylalarına çıkarken develere ve hayvanlara yük sardıklarını anlattı. Karamusaoğlu, 'Şimdi yaylaya arabalarla, traktörlerle çıkıyorlar. Akseki ve Manavgat'ın köylerinden isteyenlere bunu satıyorum. Bunları halen kullanan vardır. Ben istesem de boş duramıyorum. Kültürümü yaşatıyorum. Kendi elimle ördüğüm kolanları isteyenler olursa onlara veriyorum. Gücüm nispetinde ömrümün yettiği yere kadar bu geleneği yaşatmaya devam edeceğim. Eskiden bu tür meslekleri çocukluğumuzda öğrenirken, gençlerimiz artık bu işlere heves etmiyorlar. O yüzden bu işi yapan kalmadı. 5 metrelik bir kolanı ise yaklaşık 2-3 saatte örüyorum. Oldukça zahmetli bir iş' diye konuştu.
'Annem yaylada sürekli bu işi yapardı'
Karamusaoğlu şöyle devam etti:
'Bizim çocukluğumuzda hayvanlarımız vardı. Biz çocukluğumuzdan beri Çimi Yaylası'na çıkıyorduk. Annem Yaylada boş zamanlarında sürekli bu işi yapardı. Kolan dokumayı çok severdi. Ben de küçük yaşta bu mesleği annemden öğrendim. Keçi ve koyun kıllarını kirmen ile eğirirlerdi. Bunlardan çadır, kilim gibi dokumalar yaparlardı. Keçi ve koyun kıllarını eğirirdik. Birçok çeşit dokuma yapardık. Evlendikten sonra eşimin de kıl keçileri vardı. Her yaz yaylaya çıkıyorduk. Hastalandığımdan dolayı hayvanlarımızı sattık. Fakat halen yaz aylarında yaylaya çıkmaya devam ediyorum. Şimdi ise hem boş kalmayayım hem de kültürümü yaşatayım diye kolan dokumaya devam ediyorum' şeklinde konuştu.
'El emeği bin bir ürün'
Kolan, yün, pamuk, keten ve kıl ipliklerinden oluşturulan, enli kuşak, bağ gibi dokumalara verilen bir isim. Daha çok Yörükler tarafından dokunan ve kullanılan kolan dokuma, kara çadır ve topak ev denilen çadırların kaplama maddesi keçelerin sarılması, tepelerinin tutturulmasında kazık bağı olarak, sepet, çuval, heybe gibi taşıma araçlarında, hayvanların koşum takımlarında, araba, develerinin başını süslemede, kadın giyiminde, baş takılarının tutturulmasında, önlük, elbise kuşak bağı, çocuk kundağı, beşik bağı olarak kullanılıyor.