Asgari ücrette fedakarlık misyonu yine çalışana mı kalacak?

Fatih Özatay, asgari ücret artışında yalnızca çalışanlardan değil, tüm kesimlerden fedakârlık yapılması gerektiğini vurguladı.

Eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, ekonomist Prof. Dr. Fatih Özatay, Ocak 2025'te belirlenecek asgari ücretin artırılmasına dair önerilerini ve mevcut ekonomik durumu değerlendirdi. Özatay, Ekonomi gazetesindeki köşe yazısında, Türkiye'de çalışan nüfusun büyük bir kısmının asgari ücretle geçindiğini ve ortalama ücretin giderek asgari ücrete yakınsadığını belirterek, bu durumun ekonomik ve toplumsal sonuçlarını vurguladı.

Asgari Ücret Artış Oranı Ne Olmalı?

Özatay, asgari ücretin 2024 yılı boyunca gerçekleşen enflasyon oranı kadar mı yoksa 2025 için hedeflenen enflasyon oranı olan %17,5 seviyesinde mi artırılması gerektiği konusunda süregelen tartışmalara dikkat çekti. Merkez Bankası'nın ve ekonomi yönetiminin asgari ücret artışlarının, 2025 yılı sonunda hedeflenen enflasyon oranı olan %17,5'e göre belirlenmesini istediğini hatırlatan Özatay, bu tercihin enflasyonla mücadele açısından kritik olduğunu belirtti. Ancak, mevcut şartlar altında çalışanlardan bu fedakârlığın istenmesinin hakkaniyetli olmadığını vurguladı.

Geçmişten Örnekler: İsrail ve Meksika Deneyimi

Özatay, 1980'lerde İsrail ve Meksika'da yüksek enflasyonu hızlı bir şekilde düşüren heterodoks ekonomi programlarından örnekler verdi. Her iki ülkede de, yalnızca ücret artışlarının değil, aynı zamanda işverenlerin mal ve hizmet fiyatlarını ve devletin kontrol ettiği ürünlerin fiyatlarını hedeflenen enflasyona göre belirlemelerinin sağlandığı bir anlaşma sistemi kurulduğunu ifade etti. Bu kapsamda, merkez bankalarının da döviz kuru artışını sınırlayarak fiyat istikrarına katkı sağladığını belirtti. Bu toplumsal uzlaşma sayesinde, %300'leri aşan enflasyon oranlarının birkaç ayda ayda %15'ler seviyesine indirildiğini kaydeden Özatay, Türkiye'de ise bu tür bir programın eksik olduğunun altını çizdi.

Özatay, Türkiye'deki ekonomi yönetiminin uyguladığı programa dair eleştirilerde bulundu. Programda, sıkı para politikasına (faiz artışları) ve bütçe açığını kontrol altına almaya çalışan bir maliye politikasına vurgu yapılmasına rağmen, yüksek gelir gruplarına yönelik vergi artışı, “Nereden buldun?” yasası gibi uygulamaların eksik olduğunu dile getirdi. Kamu-özel işbirliği projelerindeki gelir garantilerinin ve ihalelerin gözden geçirilmesi gibi adımların atılmadığını belirten Özatay, bu durumda yalnızca çalışanlardan fedakârlık beklenmesinin adil olmadığını savundu.

Asgari Ücret ve Yaşam Standartları

Türkiye'de dört kişilik bir aile için belirlenen açlık sınırının altında kalan asgari ücretin, iki kişi çalışan bir ailede dahi yoksulluk sınırının ancak yarısını biraz geçtiğini ifade eden Özatay, çalışanlardan fedakârlık beklemenin zor olduğunu belirtti. İşverenlerin daha düşük kâr oranlarıyla çalışmaya ikna edilmesi gerektiğini savunan Özatay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) bu tür bir kontrol mekanizmasını tasarlayıp uygulamaya koymalarının önemine vurgu yaptı. Özatay, devletin de doğalgaz, elektrik, benzin ve motorin gibi ürünlerin fiyat artışlarını hedeflenen enflasyona göre düzenleyip düzenleyemeyeceğini sorguladı.

Çalışanlardan Fedakârlık Beklemek Ne Kadar Adil?

Özatay, ekonomik istikrarın sağlanması için fedakârlığın yalnızca çalışan kesimden beklenemeyeceğini, işverenler ve devletin de bu süreçte sorumluluk alması gerektiğini belirtti. İşverenlerin kârlarını azaltarak fiyat artışlarını sınırlamaya gitmesi ve devletin yüksek gelir gruplarından daha fazla vergi toplaması gerektiğini ifade eden Özatay, sosyal adaletin sağlanabilmesi için gelir dağılımını dengeleyici adımların atılmasının şart olduğunu savundu.

Türkiye İçin Bir Heterodoks Program Mümkün mü?

Fatih Özatay, yüksek enflasyonu düşürmeye yönelik kapsamlı bir ekonomik programın, yalnızca faiz artırımı ve bütçe dengesi gözetimi ile sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti. Türkiye'de, daha geniş bir toplumsal uzlaşma ile heterodoks programların uygulanabilir olduğunu vurgulayan Özatay, geçmişte örneği görülen geniş çaplı fiyat ve ücret denetimi gibi uygulamaların Türkiye ekonomisinde de başarılı sonuçlar verebileceğini ifade etti.

Ocak 2025 Sayılı Gün Kala Gözler Asgari Ücret Toplantılarında

Ocak 2025'te yapılacak asgari ücret toplantıları öncesinde, Özatay'ın dile getirdiği öneriler ve eleştiriler kamuoyunda geniş yankı buldu. Türkiye'nin enflasyonla mücadele çerçevesinde yeni bir stratejiye ihtiyaç duyduğunu belirten Özatay, geniş bir toplumsal mutabakatla hem işverenlerin hem de devletin sürece katkı sağlaması gerektiğine dikkat çekti. Bu bağlamda, asgari ücretin yalnızca hedeflenen enflasyona göre artırılmasının ekonomik ve toplumsal adaleti sağlama noktasında yetersiz kalacağını ifade eden Özatay, 2025 yılında asgari ücretin çalışanların yaşam koşullarına uygun olarak belirlenmesi gerektiğini savundu.

memur5.com

Bakmadan Geçme