Bakan Kurum: '2053 yılında tüm atıklarını dönüştüren bir ülke olacağız'
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum 'Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Mavi' programında yaptığı konuşmada, '2053 yılında oluşan tüm atıklarını dönüştüren bir ülke olacağız. 2030 yılına kadar da tüm binalarımızı enerji verimli hale getireceğiz ve ısıtma, soğutmada da yüzde 100 karbonsuzlaştırmayı sağlamış olacağız' dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum 'Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Mavi' programında yaptığı konuşmada, '2053 yılında oluşan tüm atıklarını dönüştüren bir ülke olacağız. 2030 yılına kadar da tüm binalarımızı enerji verimli hale getireceğiz ve ısıtma, soğutmada da yüzde 100 karbonsuzlaştırmayı sağlamış olacağız' dedi.
Bakan Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımı ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde düzenlenen 'Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Döngüsel Ekonomi ve Sıfır Atık Mavi' programına katıldı.
Programda yaptığı konuşmada ekoloji koridorlar ile yutak alanların iklim değişikliği ile mücadele de çok çok önemli olduğuna vurgu yapan Bakan Kurum, 'Kuzeyiyle güneyini, doğusuyla batısını birbirine bağlayan ekolojik koridorlarla birlikte yeşil alanlarımızı her geçen gün arttırıyoruz. Millet bahçelerimizin bugün sayısı 450'ye ulaştı, 71 milyon metrekareye ulaştı. Diğer özel çevre koruma bölgelerini, doğal SİT alanlarımızı, korunan alanlarımızı sürekli geliştirmeye devam ediyoruz ve Türkiye'nin en büyük çevre projesi olan sıfır atık hareketiyle de 2053 yılında oluşan tüm atıklarını dönüştüren bir ülke olacağız. 2030 yılına kadar da tüm binalarımızı enerji verimli hale getireceğiz ve ısıtma, soğutmada da yüzde 100 karbonsuzlaştırmayı inşallah sağlamış olacağız' dedi.
Kuraklık, taşkın, nehir ve yine havza yönetim planı olmayan tek bir yaşam alanı, tek bir bölge bırakmayacaklarını duyuran Bakan Kurum, 'Ülkemiz yeşil ve temiz ürün inovasyonunda yine bu çerçevede dünyaya ihracatında küresel çapta zirveye oynayacak ve bunu da azimle ve gayretle çalışarak hep birlikte başaracağız. Buradaki hocalarımızla, üniversitelerimizle, yereldeki tüm paydaşlarımızla birlikte bu çalışmaları yaparak bu hedeflerimizi gerçekleştireceğiz' şeklinde konuştu.
Sıfır atık projesi bir dünya markasıdır, otoritedir, rol modeldir diyerek konuşmalarına devam eden Bakan Kurum, 'Sıfır atık mavi hareketiyle sıfır atık projesinin bir parçası olan denizlerimizde, göllerimizde, kıyılarımızdaki, akarsularımızdaki çalışmamızla birlikte mavi vatanımız denizlerimizin, yine göllerimizin korunması noktasında yeni bir soluk getirmiştir, yepyeni boyutlar kazandırmıştır' değerlendirmesinde bulundu.
'Daha temiz bir dünyayı her şeyden daha çok bizler istiyoruz'
Bakan Kurum sözlerine şöyle devam etti:
'Tabi bu seferberlikle su kaynaklarımızdaki oluşabilecek çöp oluşumunu yine denize ulaşmadan, kaynağında önlüyoruz. Denizlerimizdeki temizlik faaliyetlerini de her geçen gün arttırıyoruz. Milyonlarca vatandaşımızla bir arada olmak suretiyle onlara eğitim çalışmaları veriyoruz. Müsilajla mücadele ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde seferberlik ruhuyla 7 gün 24 saat çalışmak suretiyle Marmara Denizimizi müsilajdan kurtardık ve Marmara Denizimizi özel çevre koruma bölgesi ilan ederek Türkiye'nin bu manada en büyük deniz seferberliğine imza attık. Daha temiz bir dünyayı her şeyden daha çok bizler istiyoruz. İnanıyoruz çünkü dünyaya da yüzlerce yıl boyunca çevrecilik, doğaseverlik öğreten bir medeniyetin mensuplarıyız. Kararlıyız çünkü çocuklarımıza temiz bir gelecek, daha güzel bir dünya, daha müreffeh bir Türkiye bırakmak istiyoruz.'
'Yeni erken uyarı sistemi ile birlikte selin ve afetin etkilerini azaltmış durumdayız'
Bugün Türkiye aslında sebep olmadığı bir krizin sonuçlarını yaşıyor diyerek son günlerde ülkemizde yaşanan sel felaketlerine dikkati çeken Bakan Kurum, yaşanan aşırı yağışlar ve beraberinde getirdiği sel ve heyelan afetleri çerçevesinde yapılan çalışmalara ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
'İşte en son bu hafta başında da Karadeniz'in tamamında yüzlerce köyümüzde yine çok büyük sel afetlerine maruz kaldık. Hamdolsun almış olduğumuz önlemler ve erken uyarı sistemimizle ki bu da dünyada birçok ülkenin uygulamaya geçmediği, ülkemizin bu afetlerle ilk defa uygulamaya geçirdiği bir sistem. Erken uyarı sistemiyle birlikte Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzden aldığımız verileri yine vatandaşlarımızın can güvenliğini teminat altına almak amacıyla AFAD Başkanlığımızla birlikte sürecimizi yürütüyoruz ve kırmızı kodlu uyarı verdiğimiz şehirlerimize hücresel veri göndererek vatandaşlarımızı sel ve taşkın riski altındaki alanlardan uzaklaştırıyoruz. Yine sarı kodlu uyarı sisteminde de vatandaşlarımıza mesajlar göndererek, valiliklerimizde bu çalışmaları yaparak vatandaşlarımızı sel riski altındaki alanlardan uzaklaştırıyoruz. Aldığımız tedbirlerle geçen yıl ki gibi hamdolsun büyük bir felaket yaşamadık. Bir vatandaşımız kayıp, birde operatörümüz çalışma esnasında kayıp. Arama kurtarma faaliyetleri yürütülüyor. Tedbirlerle birlikte yapılan dere ıslahları bu bölgedeki tersip bentleri, yine dere güzergahı üzerindeki çalışmalarla birlikte selin ve afetin etkilerini azaltmış durumdayız.'
'İklim Şurasında ülkemizin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek çok önemli kararlara imza attık'
Bakan Kurum, İklim Şurasında alınan kararlar ile Türkiye'nin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek çok önemli kararlara imza attıklarını belirtti. Bakan Kurum, şurada bütün sektörleri ilgilendiren 217 somut karar aldıklarını ve merkezinde de sürdürülebilir kalkınma, döngüsel ekonomi olduğunu bildirdi. Bakan Kurum konuşmasına şöyle son verdi:
'Türkiye'de artık bu kararla birlikte enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, teknoloji ve yerel yönetimler konularında devrim niteliğinde bir atılım dönemi başlamıştır. İnşallah önümüzdeki 20-30 yılda daha yeşil bir Türkiye, ekolojik dönüşümünü büyük oranda tamamlamış bir Türkiye göreceğiz ve yeşil ekonomi kapasitesini tüm sektörlerinde inşallah geliştirmiş, yüz binlerce insanımızı yeşil sektörlerde istihdam edildiği bir Türkiye göreceğiz. İklim Kanunumuzu da bu çerçevede hazırlıyoruz ve ulusal katkı beyanımızı da çalışmalarımız çerçevesinde güncelleyeceğiz. Yeşil organize sanayi bölgelerini ve yeşil endüstri bölgelerini de bu çerçevede yaygınlaştırıyoruz. Tüm sektörlerimizde döngüsel ekonomi prensipleri yerleşiyor ve erozyonu önleyen, toprağımızı koruyan, iklim dostu tarım tekniklerini yaygınlaştırıyoruz ki bu anlamda da oluşan emisyon miktarlarını azaltmak adına bu çalışmalarımızın önemli olduğunu düşünüyoruz.'