Balık baştan kokar: İsrafın başkenti Ankara
Eski Gelirler Genel Müdürü, eski Kültür Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlarından Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, yılların birikimiyle, kamuda israfın başkentinin de Ankara olduğun çarpıcı örneklerle ortaya koydu
5 kez yılın bürokratı seçilen, eski Gelirler Genel Müdürü, eski Kültür Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlarından Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, yılların birikimiyle, kamuda israfın başkentinin de Ankara olduğun çarpıcı örneklerle ortaya koydu.
Saygılıoğlu'nun, Ekonomi gazetesindeki köşe yazısında ifade ettiği üzere, Ankara, israfın başkenti olarak nitelendiriliyor. Özellikle kamu harcamalarında ve bürokrasinin işleyişinde görülen israf, tartışmalara neden oluyor. Geçmiş hükümetlerin uyguladığı tasarruf genelgelerine rağmen, son yıllarda israfın arttığı gözlemleniyor. Özellikle Ankara'da kamu binaları, çalışan sayıları ve araç parklarına yapılan harcamalar dikkat çekiyor.
Ankara'da göze çarpan israf kalemlerinden bazıları şunlar:
- Koruma ordusu: Türkiye'ye özgü olan bu durum, diğer ülkelerde pek görülmezken, siyasilerin yoğun koruma ekibi veya ordusu bulunması eleştiriliyor. İçişleri Bakanlığının koruma ile ilgili mevzuatı gözden geçirilmeli.
- Araç tahsisi: Siyasi ve bürokratik kadrolara tahsis edilen araçlar, sıkı taşıt kullanım genelgeleri dışında tutuluyor ve israfın kaynağı oluşturuyor.
- Bakan yardımcılarının saltanatı: Bakanlar kadar göz önünde olmasa da bakan yardımcıları da çok sayıda koruma ve makam aracı ile lüks bir yaşam sürüyorlar. Bu durumun gözden geçirilmesi gerekiyor.
- Yurt dışı seyahatler: Ankara bürokrasisinin yurt dışı seyahat harcamaları da israfın önemli bir parçasını oluşturuyor. Üstelik bazı toplantılar gereksiz veya düşük düzeyli olmasına rağmen yapılan seyahatler, maliyetleri artırıyor.
- Milletvekillerine sağlanan ayrıcalıklar: Milletvekillerine sağlanan kıyak emeklilik, sağlık hizmetleri ve pasaport ayrıcalıkları da israfın bir diğer boyutunu oluşturuyor.
- Danışman ordusu: Siyasilerin danışmanları genellikle akraba veya hemşeri konumunda olup, etkili bir danışmanlık hizmeti vermiyorlar.
- Görkemli kamu binaları: Ankara'nın sembolleşmiş kamu binaları, yüksek maliyetleriyle israfı simgeliyor. Ayrıca gece aydınlatmalarıyla da dikkat çeken bu binalar, gereksiz harcamaları artırıyor.
- Kiralık kamu binaları: Birçok bakanlık ve kamu kuruluşunun kiralık binalarda hizmet vermesi, gereksiz maliyetlerin artmasına neden oluyor.
Ankara'nın dışında Türkiye genelinde de israf örnekleri bulunuyor. Umarız israfı önlemeye yönelik adımlar atılır.
Bu özet anlatımdan sonra detaylı okuma ihtiyacı duyanlar için Saygılıoğlu'nun köşe yazısını da haberimizde paylaşıyoruz.
Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu'nun köşe yazısı:
İsrafın başkenti Ankara'dan çarpıcı kesitler…
Beyt'ül Mal”dan “devlet malı deniz…” anlayışına savrulma şimdilerde “itibarda tasarruf olmaz” şeklinde ortaya çıkmış durumda. Oysa İmam-ı Azam, “İsraf etmede hayır; hayırda israf olmaz” demiş.
Önceki hükümetler döneminin en yaygın örneklerinden birisi çıkarılan tasarruf genelgeleri idi. Yıllık bütçeler uygulama konulurken hemen arkasından ritüel olarak tasarruf genelgelerinin yayımlanması gelirdi. Taşıt, ulaşım, haberleşme, kırtasiye gibi harcamalar için mutlaka çeşitli kısıtlar getirilirdi. Bazen öylesine sıkı uygulanırdı ki kamu hizmetinde ciddi aksama yaşanırdı.
Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetleri döneminde, 2007 ve 2009 sonrası sadece 2021 yılında 7 sayfalık bir Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Genelgesinin çıkarıldığını gözlemliyoruz. Genelgede, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği kapsam dışı tutuluyor.
Dolayısıyla “Balık baştan kokar” misali Ankara adeta israfın başkenti durumuna gelmiş gibi. Gerçekten de Ankara tam bir israf yuvası. Ankara'daki kamu binalarına, içlerine, çalışan sayılarına, araç parklarına bir bakın.
Dilerseniz konu Hükümetin gündeminde iken israfın başkenti Ankara'dan bazı çarpıcı kesitleri sıralayalım.
- Koruma ordusu gerçeği!
Bu gerçek galiba Türkiye'ye özgü… Başta gelişmiş demokratik ülkeler olmak üzere, ülkelerin hemen çoğunda böyle bir uygulama yok. ABD, İsrail, Rusya gibi ülkeler dışında böylesine yoğun koruma ekip ya da ordularına sahip olmak söz konusu değil. Koruma ile gezen, koruma ordusu kullanan, koruma sayesinde statü ve kimlik kazanan, hatta görevinin sona ermiş olmasına rağmen uygulamayı sürdüren ve emniyet teşkilatı tarafından göz ardı edilen özellikle siyasiler çok fazla. Malum Cumhurbaşkanının koruma ordusu basında çok tartışılıyor. Aslında her şeyden önce İçişleri Bakanlığının koruma ile ilgili mevzuatı bu konuyu adeta teşvik ediyor. Mevzuat gözden geçirilip daraltılmalı.
- Araç tahsisi vazgeçilmezliği
Ankara'da ağırlıklı olan bir başka önemli husus da siyasi ve bürokratik kadrolara tahsis edilen araçlar. Gerçekten de başta yasama, yürütme ve yargı erkinde yer alan tüm birimlerin başındaki üst yönetim için araç(lar) tahsisi bir vazgeçilmez. Resmi ve sivil plakalı, üstelik çakarlı ve çakarsız birden fazla makam aracı gerçeği. Yetmezmiş gibi bir de görev araçları. Çok sık çıkan taşıt kullanım genelgeleri dışında tutulan ve asıl israfın kaynağı olan makam araçları.
- Bakanlar göz önünde ama asıl saltanat bakan yardımcılarında…
Gerçekten bakanlar göz önünde ama asıl saltanat da bakan yardımcılarında. Eski yapılanmaya göre statüleri Müsteşar Yardımcısı'na denk gelen her bakanlıktaki en az 4 bakan yardımcısının tarifsiz sayıda eskort ve makam aracı ile koruma ordusu gizlenen bir gerçek. Cumhurbaşkanı veya İçişleri Bakanlığı bu konuya bir baksa çok iyi olur.
- Yurt dışı seyahat furyası
Özellikle Ankara bürokrasisinin önemli israf konularından birisi de yurt dışı seyahat harcamaları. Çeşitli uluslararası konferans, kongre ve toplantılar dışında düzeyi belirsiz veya düşük düzeyli toplantılar için yapılan seyahatler. Önemli bir kısmı da üst yönetimin kesinlikle gitmemesi gereken toplantılar. Üstelik bir kelime yabancı dil bilmeden yanına tercümanlar alınarak gidilen toplantılar.
- Milletvekillerine sağlanan kıyak emeklilik ve aile boyu tüm sağlık harcamaları
Türkiye'de milletvekili olmanın dayanılmaz cazibelerinin başında, iki yıldan sonra hak edilen kıyak emeklilik ile tüm aileye ömür boyu sağlanan her türlü sağlık harcamaları geliyor. Pasaport ayrıcalığı da cabası.
- Milletvekillerine verilen danışman ordusu:
Siyasilerin danışmanının olması doğru ve mutlaka gerekli. Ancak Türkiye'deki danışmanlar daha çok akraba ve hemşeri konumunda oluyor. Açıkçası memleketinden gelmiş ve danışılacak değil, danışacak durumda insanlar profili öne çıkıyor.
- Görkemli ve büyük ölçekli kamu binaları ve aydınlatmaları:
Ankara'nın görüntüsünde dikkat çeken ve son yıllarda giderek sembolleşen kamu binaları gerçeği de bir başka israf konusu. 20-30 kata ulaşan yükseklikleriyle çatılarında yer alan ışıklı kurum isimleriyle heybetli binalar. 6 milyona ulaşan nüfusuyla Ankara'nın birbirinden uzak ve konum olarak kavşaklar veya merkezler yerine bulvarlar üzerine konuşlandırılmış kamu binaları. Açıkçası Bakanlık sayıları azaltıldı gibi gösterildi ama diğer yeni kamu kuruluşları kurularak hizmet binalarına ihtiyaç yaratıldı. Öte yandan Ankara'nın gecelerini adeta ışıklı neonlar aydınlatıyor. Adeta Paris'in Champ Elysse'si ve New York'un Brodway'i gibi. Bu israfa son verilmeli.
- Gökdelen niteliğindeki kiralık kamu binaları:
Gerçekten de pek çok bakanlık, özel bütçeli kuruluş, başkanlık ve kamu kuruluşları kiralık binalarda konuşlanmış durumda. Örneğin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Yurt dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, TİKA, KOSGEB ve benzeri mahkeme binaları. Elbette Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı devasa binası ve daha niceleri.
Ankara'nın dışında Türkiye'nin de israf örnekleri var. Umarım israfı önlemede adımlar atılır.
Bükrasi dünyasının saygın ve tecrübeli ismi: Nevzat Saygılıoğlu kimdir?
Ankara İTİ Akademisi mezunu olan Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, Türkiye'nin maliye ve bürokrasi alanında önemli bir ismidir. 1974 yılında mezun olduktan sonra Maliye Bakanlığı bünyesinde kariyerine başlayan Saygılıoğlu, hızla yükselerek 1981 yılında Baş Hesap Uzmanı unvanını aldı.
Kariyerinde uluslararası alanda da kendini geliştiren Saygılıoğlu, Brüksel, Washington ve Paris gibi önemli merkezlerde IMF'nin "Public Finance" programı ve KDV gibi projelerde yer aldı.
1997 yılında Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü olarak görev yaptıktan sonra, 1999 yılında Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı'na atanarak bürokratik kariyerine devam etti. 2000 yılında ise Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı görevine getirildi.
Saygılıoğlu, 2004 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılarak akademik hayata atıldı. Gazi Üniversitesi'nde profesör unvanını alan Saygılıoğlu, 35 yılı aşkın süredir çeşitli üniversitelerde dersler vermiş ve öğrencilere bilgi ve tecrübelerini aktarmıştır.
Bununla birlikte, Saygılıoğlu sadece akademik alanda değil, aynı zamanda özel sektörde de üst düzey görevler üstlenmiş ve Türkiye'nin maliye politikaları üzerine birçok kitap yazmıştır. Ayrıca yaklaşık 20 yıldır çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazarak kamuoyunu bilgilendirmekte ve düşüncelerini paylaşmaktadır.
Fransızca ve İngilizce dillerini de bilen Saygılıoğlu, evli ve bir çocuk babasıdır. Türkiye'nin maliye ve bürokrasi alanındaki köklü tecrübesi ve akademik birikimiyle, Nevzat Saygılıoğlu ülke ve kamuoyu için önemli bir referans noktasıdır.