Dilekçede kullanılan ifadeler nedeniyle iş akdinin feshi hak ihlali sayıldı
Anayasa Mahkemesi, işçinin müfettiş raporuna itiraz ederken kullandığı ifadeler nedeniyle iş akdinin feshedilmesini ifade özgürlüğü ihlali olarak değerlendirdi. Mahkeme, işçinin dilekçesinde kullandığı sert ifadeler yüzünden işten çıkarılmasını, çalışma yaşamındaki ifade özgürlüğü hakkının ihlali olarak kabul etti.
Resmi Gazete'te yayımlanan Anayasa Mahkemesi (AYM) kararında, iş yerinde meydana gelen bir ölüm olayı sonrası hazırlanan müfettiş raporuna itiraz eden işçinin, dilekçesinde kullandığı ifadeler nedeniyle iş akdinin feshedilmesini ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdi.
Lüleburgaz'daki bir iş yerinde, 17 Nisan 2019 tarihinde meydana gelen ölümlü kazanın ardından hazırlanan müfettiş raporunda, kazanın sebepleri arasında başvurucu Mehmet E. ve bir diğer işçinin sorumlu olduğu belirtilmişti. Mehmet E, raporda kendisinin bilgisine başvurulmadan hazırlanan rapora itiraz ederek, dilekçesinde "yandaşlık, aklayıcı, tetikçi, ciddiyetsiz, yalancı, iftiracı" gibi ifadeler kullanmıştı. Bu ifadeler nedeniyle Mehmet E'nin iş akdi, işveren tarafından "ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık" gerekçesiyle feshedildi. Mehmet E, bu feshi haksız bularak işe iade davası açtı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi, işveren ile güven ilişkisinin zedelendiği gerekçesiyle iş akdinin feshini haklı buldu. Ancak, başvurucu bu kararı hak ihlali iddiasıyla AYM'ye taşıdı. AYM, yapılan inceleme sonucunda, işçinin dilekçesinde kullandığı ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğine ve iş akdinin feshedilmesinin Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkının ihlali olduğuna karar verdi.
AYM'nin kararında, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesinde işverenin iş sözleşmesini sona erdirirken geçerli bir sebep bildirme zorunluluğu olduğuna dikkat çekildi. Kararda, işçinin davranışlarının işyerindeki üretim ve iş ilişkisi sürecine olumsuz bir etkisi yoksa bu davranışların iş sözleşmesinin feshinde geçerli sebep olarak gösterilemeyeceği vurgulandı. Ayrıca, işçinin dilekçede kullandığı ifadelerin iş sözleşmesiyle güdülen amacı tehlikeye sokacak nitelikte olduğunun somut olarak ortaya konulmadığı ifade edildi. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından özenli bir yargılama yapılmadığı da belirtildi.
AYM, devletin ifade özgürlüğünü koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek, ifade özgürlüğü kapsamındaki hakların yeterince korunmadığını ifade etti. Mahkeme, iş sözleşmesinin feshedilmesi gibi durumlarda ifade özgürlüğü ile işverenin yönetim yetkisi arasında adil bir denge sağlanması gerektiğini vurguladı. Bu karar, iş yerlerinde ifade özgürlüğü ve iş güvenliği arasındaki dengenin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.