Eğer bu yapılmazsa Adalet Akademisi, İletişim Başkanlığı ve o bakanlık kapanacak
CHP İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın, Anayasa Mahkemesi'nin 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne ilişkin kararlarını eleştirdi. Mahkemenin, Anayasa'ya aykırı bulduğu hükümleri tespit etmek için beş buçuk yıl beklediğini belirten Günaydın, hukukun üstünlüğünün tartışmalı bir hal aldığını vurguladı.
CHP İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 27 ve 28 Şubat tarihlerinde Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirdi. Günaydın, Mahkemenin 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ndeki Anayasa'ya aykırı hükümleri belirlemek için uzun bir süre beklediğini dile getirerek, hukukun üstünlüğünün sorgulanır hale geldiğini ifade etti. Günaydın, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına ilişkin tartışmaların devam ettiğini ve bir torba kanunla düzenlemenin beklendiğini belirtti.
Günaydın, “Adalet Akademisi düzenleme yapılmazsa dokuz ay sonra kapanacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı düzenleme yapılmazsa dokuz ay sonra etkisizdir, yetkisizdir. İletişim Başkanlığının yetkileri yoktur. Cumhurbaşkanlığı yurt dışına adam atayamaz, hâkim savcıyı kendisinde çalıştıramaz.” dedi.
Gökhan Günaydın şunları kaydetti:
“27 ve 28 Şubat tarihlerinde Resmî Gazete'de 2 tane Anayasa Mahkemesi kararı yayınlandı. Bu kararlar çok ilginç kararlar çünkü Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (1 no.lu CBK) çok sayıda Meclis yetkisini kendisi kullanarak Resmî Gazete'de bir kararname yayımladı. 10 Temmuz 2018 tarihli 1 sayılı CBK için süresi içinde yani iki ay içerisinde Anayasa Mahkemesine gittik, Anayasa Mahkemesi bugün 37 maddesini hukuka, Anayasa'ya aykırı bularak iptal ettiği bu düzenlemelere ilişkin karar vermek için ne kadar bekledi biliyor musunuz? Tam beş buçuk yıl bekledi. Şimdi soralım ya: Ey, Anayasa Mahkemesi 1 numaralı CBK'deki Anayasa'ya aykırı hükümleri fark etmen için neden beş buçuk yıl beklemen gerekti ki, bir konjonktür falan mı kolluyorsun? Neden beş buçuk yıl sonra, beş buçuk yıl gecikerek bu kararı verdin? Peki, bu karar hangi tarihte verildi?
26 Ekim 2023 tarihinde. Ne diyor Anayasa? Anayasa Mahkemesi kararları süresi içinde Resmî Gazete'de yayımlanır. Resmî Gazete'de yayımlanmak için ne kadar beklenmiş? Tam dört ay, yani beş buçuk yıl üzerine bir dört ay daha bekleyin; 27 Şubat 2024. Bununla kalıyor mu? Diyor ki Anayasa Mahkemesi: “Bu kararların yürürlüğe girmesi dokuz ay sonra olacaktır.” Yani beş buçuk yıl beklemişim, üzerine Resmî Gazete'de yayımlatmak için de dört ay beklemişim etmiş altı yıl, bir yıl daha beklesem ne oluverir canım? Anayasaya aykırı bu hükümler bir yıl daha hüküm doğursun. Peki, siz ne yapacaksınız bu bir yıl boyunca? Aslında Meclise şunu söylüyor Anayasa Mahkemesi, diyor ki: “Kararlarım ortada, bu CBK'yla düzenlenemez. Dolayısıyla sen bunu, yasama yetkine sahip çık ey Meclis, bunu yasama konusu hâline getir.
Bunu ne yapacağız? Tıpkı dün olduğu gibi noktasına, virgülüne dokunmadan bir torba kanunun içine atacaksınız, önümüze getireceksiniz. İşte, oldu ya, CBK'dan çıkarttık, yasaya koyduk; bu da yasama faaliyeti olacak. Arkadaşlar, bu memleket artık yalnızca siz değil, sizin aracılığınızla Türkiye Cumhuriyeti devleti tel tel dökülüyor. Bütün bunlar bu memleketin sisteminin artık işlemez olduğunun ortaya çıkması. Adalet Akademisi düzenleme yapılmazsa dokuz ay sonra kapanacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı düzenleme yapılmazsa dokuz ay sonra etkisizdir, yetkisizdir. İletişim Başkanlığının yetkileri yoktur. Cumhurbaşkanlığı yurt dışına adam atayamaz, hâkim savcıyı kendisinde çalıştıramaz.
Ve aynı zamanda Cumhurbaşkanlığında çalışanlara emekli oldukları hâlde, diğer yerlerden maaş aldıkları hâlde aynı zamanda aylık bağlayamazsınız. Buna ne diyor Anayasa Mahkemesi: “Anayasa'ya aykırıdır.” Şimdi, tartışma açık, MHP diyecek ki: “Yargıtay kararları esastır.” Yargıtayın burada kararı yok ama önemli değil. AKP de diyecek ki: “Millî ve yerli değildir bu kararlar.” Arkasından da -bir kere daha söylüyorum- bir torba kanunla beraber bunları önümüzde göreceğiz. Bu memlekette hukuku, demokrasiyi, ahlakı yeniden yaşatır hâle gelmemiz lazım. Bugüne kadar binlerce yıllık devlet geleneği olan bu ülkeyi, bu uygarlığı bu hâle düşürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.”