'Eğitimde özelleştirme ve güvencesiz çalışma: Öğretmenler engelli koşuda'

DEM Parti'ye göre, Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi, eğitimde özelleştirme ve güvencesiz çalışma politikalarının derinleşmesine neden olurken, öğretmenlerin talepleri görmezden geliniyor.

TBMM'de Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi üzerine süren tartışmalar, eğitim politikalarının yeniden gündeme taşınmasına yol açtı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda görüşülen Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi üzerine DEM Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu söz aldı.

Konukçu, kanun teklifini sert bir dille eleştirdi. Konukçu, teklifin eğitimde özelleştirme ve güvencesiz çalışma politikalarının son hamlesi olduğunu vurguladı.

Konukçu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişte yaptığı “Özel sektör daralmaya giderken devlete yüklenilmesi vahim bir hatadır” açıklamasına atıfta bulunarak, iktidarın eğitimi piyasalaştırma politikalarının giderek derinleştiğini belirtti. “AKP iktidarı, özelleştirme politikalarını bir lütuf gibi sunulan ortamda derinleştirmeye çalışıyor,” diyen Konukçu, yüz binlerce öğretmenin ve sendikanın bu teklife karşı çıktığını hatırlattı.

Öğretmenlik Meslek Kanunu'na göre, eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenler KPSS ve mülakat aşamalarından geçtikten sonra akademiye yönlendirilecek. Bu akademide dört dönem boyunca eğitim görecek olan öğretmenler, ardından yazılı ve uygulamalı sınavlara tabi tutulacaklar. Konukçu, bu süreci "öğretmenlerin engelli koşuya tabi tutulması" olarak nitelendirerek, eğitimde yapılan düzenlemelerin öğretmenler üzerindeki baskıyı artırdığını savundu.

Konukçu, özellikle 2012'de başlatılan 4+4+4 sistemine dikkat çekerek, bu düzenlemelerin öğretmenlerin ideolojik olarak şekillendirilmesi amacı taşıdığını öne sürdü. "Kendi ideolojilerine uygun öğretmenler yetiştirmek istiyorlar," diyen Konukçu, öğretmenlerin üç yıl boyunca sözleşmeli olarak çalıştırılacağı ve kamuda harcamaların kısıldığı bir dönemde bu uygulamaların öğretmenleri güvencesiz bırakacağını belirtti.

Özelleştirme politikalarının eğitimdeki sorunları derinleştirdiğini vurgulayan Konukçu, okullardaki temizlik ve güvenlik personeli yetersizliğine dikkat çekti. "Veliler ve öğretmenler, okulları kendileri temizliyor," diyen Konukçu, bu durumu kamuda yapılan tasarruf tedbirlerinin yetersizliği olarak değerlendirdi. Ayrıca, taşımalı eğitimde servis ve yemek hizmetlerinin kaldırılmasıyla köylerdeki öğrencilerin eğitim hakkının engellendiğini ve özellikle kız öğrencilerin mağdur olduğunu vurguladı.

Konukçu, konuşmasında özel sektörde çalışan öğretmenlerin durumuna da dikkat çekti. Özel okul öğretmenlerinin taleplerinin bu kanun teklifinde yer almadığını belirten Konukçu, 2014'te kaldırılan taban maaş hakkının yeniden getirilmesi gerektiğini savundu. Özel sektördeki öğretmenlerin asgari ücretin altında çalıştığını ve belirli süreli sözleşmelerle güvencesiz bırakıldığını ifade eden Konukçu, bu durumun öğretmenler üzerinde ciddi bir baskı yarattığını belirtti.

Eğitimdeki diğer sorunlara da değinen Konukçu, ÇEDES ve MESEM projelerini eleştirerek, bu projelerin eğitimde tekçi bir anlayışı dayattığını ve öğrencilerin ucuz iş gücü olarak kullanıldığını iddia etti. Konukçu, bu projelerin yanı sıra yolsuzluk olaylarının da arttığını belirterek, Kocaeli ve İzmit'teki örnekleri gündeme getirdi. "MESEM projeleriyle devletin olanakları yandaşlara peşkeş çekiliyor," dedi.

Konuşmasının sonunda, eğitimde özelleştirme politikalarına karşı olduklarını belirten Konukçu, "Eğitim, parasız, eşit ve bilimsel olmalı," diyerek kanun teklifine kesinlikle karşı olduklarını ifade etti.

memur5.com

Bakmadan Geçme