Gelibolu Savaşı'ndaki askerlerin öznel hikayelerine dikkat çekildi
Atlas Üniversitesi'nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi etkinliğinde konuşan Prof. Dr. Gülşen Sayın, askerlerin öznel öykülerinin gün ışığına çıkmasıyla, savaşan devletlerin insanlarının birbirlerine bakış açısının değiştiğini söyledi.
Atlas Üniversitesi'nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi etkinliğinde konuşan Prof. Dr. Gülşen Sayın, askerlerin öznel öykülerinin gün ışığına çıkmasıyla, savaşan devletlerin insanlarının birbirlerine bakış açısının değiştiğini söyledi.
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 107'nci Yıl Dönümü Atlas Üniversitesi'nde, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen törenle kutlandı. Törene Atlas Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Yusuf Elgörmüş, Atlas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Küçük, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Günün anlamına dair ilk konuşmayı yapan Atlas Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Öğretim Görevlisi Samet Balta, “Çanakkale Savaşları, temelinde sanayileşmemiş ülkelerin dünyanın iktisadi ve siyasi hakimiyetini ele geçirme isteği olan birinci dünya savaşının gidişatını, önemli ölçüde değiştirdiğini ifade etti” dedi.
Daha sonra söz alan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülşen Sayın, 18 Mart Çanakkale Gelibolu Savaşı'nın, ülkemizde bugüne kadar tarihsel ve askeri kayıtlar ışığında pek çok açıdan ele alınıp ve tartışıldığını ifade ederek, “Hangi ordunun kaç askeri, kaç gemisi, kaç silahı var? Hangi ordu ne kadar kayıp verdi? Britanya İmparatorluğu'nun savaş stratejisi neydi? Churchill İstanbul'u alabileceğine gerçekten inanmış mıydı? Böyle sorular, istatistikler, nesnel tarih yazımı ve askeri bilgiler bu alanı domine etmişti ve savaşan askerlerin gün ışığına çıkmamış son derece öznel öyküleri unutulup gitmişti” dedi.
Bu yüzden yıllarca askeri ve siyasi tarih konuşulurken hep bir şeylerin yarım kaldığını ifade eden Prof. Dr. Sayın, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Her yazılı metni kültürel metin olarak kabul edip yorumlanması gerektiğini savunan yeni tarihselci kuram akademik çevrelerde yaygınlaştıktan sonra, askerlerin siperlerde nöbet tutarken karaladıkları notlar, sevgiliye/eşe duyulan özlemi dile getiren şiirler, siperden sipere atılmış. İngilizce-Türkçe notlar, pusulalar, savaştan sonra özellikle Avusturalyalı, İrlandalı ve Yeni Zelandalı bazı askerlerin kaleme aldığı anılar ve romanlar incelenmeye ve yorumlanmaya başladı.”
Bu bulguların karşılıklı savaşan devletlerin insanlarının birbirlerine bakış açısını değiştirdiğini ve konunun insani yönünün anlaşılıp, öne çıkmasına katkı sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Sayın, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bulgular, resmi tarihi çoğu zaman zenginleştirdi, bazen de düzeltti. Geri çekilme süreci dahil 10 ay süren bu zorlu savaşın unutulmuş ‘insan' yanı bir grup araştırmacının bu kuramın ışığında yaptığı çalışmalarla merkeze yerleşti.”