Isparta'da 'Mülteciler' paneli

- Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyük: - 'İmam hatip liselerinin Arapça derslerine Suriyeli öğretmenlerimiz dil öğretmek üzere girecekler' - Yükseköğretim Kurulu YÖK Üyesi Prof. Dr. Hatiboğlu: - 'Türkiye'nin de ihtiyaç hissettiği alanlarda Suriyeli öğretim üyelerinin istihdamına yönelik çok fazla adım atmamışız. 300 civarında kişi ilahiyat alanında istihdam edilirken, 15 kişi mühendislik, tıp, teknik alanlarda istihdam edilmiş'

ISPARTA (AA) - Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, imam hatip liselerinin Arapça derslerine Suriyeli öğretmenlerin gireceğini bildirdi.

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Rektörlüğü, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi ve Dış İlişkiler Koordinatörlüğünce Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı Kongre Merkezi'nde 'Ülkemiz ve Bölgemiz Perspektifinden Mülteciler: Sosyal, Kültürel, Ekonomik ve Akademik Boyutu' konulu panel düzenlendi.

Panelin birinci oturumunda moderatörlüğü üstlenen Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hatiboğlu, YÖK'te Suriyeli akademisyenlerin istihdamına yönelik ciddi bir çalışma olduğunu kaydetti.

Hatiboğlu, 'Sığınma, iltica ya da mülteci' tabirlerinin yaşanan süreci sağlıklı tanımlamadığını belirtti. Bu süreçte Türkiye'nin 'veren' değil, 'alan' olduğuna işaret eden Hatiboğlu, 'Kardeşlik, yeniden buluşma, tekrar birliktelik. Bu tür tabirler süreci tanımlama açısından çok daha sağlıklıdır diye düşünüyorum.' dedi.

- 3,5 yılda 300 Suriyeli akademisyene istihdam

YÖK'te sığınmacılara yönelik yapılan çalışmalara ilişkin bilgi veren Hatiboğlu, şunları kaydetti:

'Genelde teknik alanlarda, mühendislik alanlarında, Türkiye'nin de ihtiyaç hissettiği alanlarda Suriyeli öğretim üyelerinin istihdamına yönelik çok fazla adım atmamışız. O zamanki rakamlarla 300 civarında kişi ilahiyat alanında istihdam edilirken, 15 kişi mühendislik, tıp, teknik alanlarda istihdam edilmiş. Bu kadar arada uçurum oluşmuş. Birinci toplantıdan itibaren YÖK'te başlattığımız çalışmalarla 300 kadar sosyal bilimler, sağlık bilimleri, mühendislik ve teknik alanlarında öğretim üyesinin işlemlerinin başlamasına vesile olduk. Şu anda Başbakanlığın hazırlamış olduğu ve YÖK bünyesinde yürütülmekte olan 'CV Veri Bankası' var. Biz bu bankanın sadece Suriye'de bulunan kardeşlerimiz için değil, sadece Suriyeliler için de değil, kendi ülkesinde kriz yaşamış, dolayısıyla ülkesini terk etmek zorunda kalmış bütün kardeşlerimiz için, daha geniş bir perspektifte müracaat edebilecekleri, müracaatlarının değerlendirilmek suretiyle bu tür yerlerde oryantasyon çalışmalarından sonra akademi ya da araştırma kuruluşlarında istihdamına yönelik çalışmayı başlatmış bulunuyoruz. Şu anda ciddi derecede veri akışı bu CV Bankasına yapılmakta.'

CV Veri Bankasının İngilizce, Arapça ve Türkçe olarak ilgililerin hizmetine sunulduğunu ifade eden Hatiboğlu, bu verileri değerlendirme sürecinin de başlatıldığını bildirdi.

- 'Son 4 yıldır çocukların eğitime yönelik çalışılıyor'

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük de bakanlık olarak Suriyeli sığınmacıların çocuklarıyla ilgili çalışmalar yürüttüklerini kaydetti.

Bakanlığın 2011'den itibaren Suriyeli çocukların eğitim-öğretim hayatına dahil olabilmesi için mevzuat düzenlemesi yaptıklarını anlatan Büyük, 'Biz biliyorduk ki sığınmacı çocukları sistemin içine dahil edemezsek, eğitim-öğretimin içine çekemezsek, bu boşluğu başkaları doldurur. Bu çocuklar ya sistemin içine dahil olup öğretmen olacaklar ya mendil satacaklar, ya doktor olacaklar ya hırsız olacaklar, ya astronot olacaklar ya terörist olacaklar.' dedi.

Bir çocuğun bile sistem dışında kalmasına izin vermemeyi amaçladıklarını belirten Büyük, eğitimsiz geçirilen sürecin telafi edilemeyeceği bilincinden yola çıkarak çalıştıklarını söyledi. Büyük, sorumluluğun sadece Türkiye'ye değil, tüm dünyaya ait olduğunu vurgulayarak 'Eğitimin içine dahil edemeyip, doğru şeyler öğretemediğimiz her çocuk, Ankara için tehlike olmuştur, Paris için olmuştur, Brüksel için olmuştur ve başka yerler için de olacaktır.' diye konuştu.

- Mevzuat çalışmaları

Çalışmaların ilk dönemde 'el yordamıyla' yapıldığını söyleyen Büyük, geçen süreçte kalıcı çözüm üretmeye yöneldiklerini bu çerçevede mevzuatta düzenlemeler yapıldığını ve ihtiyaçlar doğrultusunda bu çalışmaların sürdüğünü anlattı.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün son verilerine göre 5-17 yaş arasındaki öğrenci sayısının 834 bin olduğunu aktaran Büyük, 'Bugün itibarıyla sistemin içindeki öğrenci sayımız 325 bin.' dedi.

Büyük, hiçbir Suriyeli misafirin çocuğunun devlet okullarına gitmesinin önünde engel olmadığını bildirdi. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda 80 bin Suriyeli çocuğun Türkçe müfredatla eğitim-öğretimine devam ettiğini kaydeden Büyük, hiçbir okul müdürü veya öğretmenin kendisine gelen Suriyeli çocuğu geri çeviremeyeceğini söyledi.

- İmam hatiplere Suriyeli öğretmen

200 okulu Suriyeli çocuklar için geçici eğitim merkezi haline getirdiklerini bildiren Büyük, bu merkezlerde 12 bin Suriyeli öğretmenin gönüllü hizmet verdiğini kaydetti. Suriyeli öğretmenlere çalışma izni verildiğini anımsatan Büyük, 'İllere gidip öğretmen yeterlilik belgelerini oluşturuyoruz. İl çalışma müdürlüklerine gidip çalışma iznini aldıktan sonra sigorta girişleri yapılacak. Hatta imam hatip liselerinin Arapça derslerine ücretli olarak da bu Suriyeli öğretmenlerimiz dil öğretmek üzere girecekler.' dedi.

- 'Anadolu her zaman kapılarını açtı'

Mülteci Hakları Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu da Anadolu topraklarının geçmişten bugüne kendisine sığınan pek çok insana ev sahipliği yaptığını, Osmanlı Devleti'nin İspanya'dan kaçan Yahudileri, Rusya'daki karışıklık dönemlerinde kaçanları kabul ettiğini anlattı.

Türkiye'nin 1923-2011 yılları arasında 2 milyona yakın sığınmacıyı kabul ettiğini söyleyen Uslu, 2011'den sonrasının Türkiye için dönüm noktası olduğunu kaydetti. Türkiye'de şu anda 3 milyona yakın sığınmacı olduğunu belirten Uslu, şöyle konuştu:

'Bugün Türkiye'de 2,7 milyon biyometrik kaydı yapılmış Suriyeli var. Bunun dışında 300 bin civarında mülteci var. Bunlara hukukta 'şartlı mülteci' diyoruz. 500 bin de düzenli göçmen var. Akademisyenler, sporcular geliyor. Türkiye artık şu anda dünyada göç için bir transit ülke değil, hedef ülke durumunda. Ülke niye hedef olur? Çünkü istikrarı, ekonomik cazibesi, özgürlüğü vardır. Başka bir ülkede baskı görünce Türkiye'ye göç ediyorlar.'

Uslu, mültecilerin bugün Türkiye'nin 81 iline yayılmış durumda olduğunu, onlarla ilgili ciddi çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Türkiye'nin şu anda dünyada en çok insani yardım yapan ülkelerin başında geldiğini dile getiren Uslu, bu yardımların 10 milyar dolara yaklaştığını anlattı.

Türkiye'nin süreci çok iyi yönettiğini ifade eden Uslu, 'En çok mülteci kabul eden ülke olduk. En önemlisi biz bunu çok iyi yürütüyoruz. Bu nedenle de Türkiye'de çok fazla olay yok. Ama Avrupa'da bir panik var.' diye konuştu.

- Suriyeli akademisyenlere 'Turkuaz Kart'

Uslu, Avrupa'da yabancı düşmanlığının had safhaya ulaştığına, bazı Avrupa ülkelerinin kabul ettiği mülteci sayısının düşük rakamlar olduğuna işaret etti. Göçün iyi yönetilmesi halinde kalkınmaya fayda sağlanacağını belirten Uslu, şunları söyledi:

'Suriye büyük bir uygarlık. Oradaki üniversitelerin birikiminden faydalanacağız. Yarın, ortaya koyduğumuz bu ortak akılla gideceğiz, Suriye'yi yeniden inşa edeceğiz hep beraber inşallah. Hükümet programında 'Göçmenlere Turkuaz Kart vereceğiz' cümlesi var. Nedir bu biliyor musunuz? Amerika Green Card veriyor ya biz de bununla ilgili yasal çalışmaları yapıyoruz, Suriyeli akademisyenlere Turkuaz Kart vereceğiz ve Türkiye'de uzun dönemli çalışma hakkı elde edecekler.'

Kalkınma Bakanlığı Temsilcisi Hacı Mahmut Arslan da Türkiye'nin 2011'den beri mültecilerle ilgili çok önemli çalışmalar yaptığını ifade etti. Kayıtlı harcamanın 8 milyar dolar civarında olduğunu kaydeden Arslan, 'Bizim birim fiyatlar üzerinden yaptığımız hesaplamaya göre bu rakamın 10 milyar doların çok üzerinde olma ihtimali var. Ancak maalesef Türkiye gerekli raporlama sistemini kurmadığı ve sivil toplum kuruluşlarıyla belediyelerin yaptığı yardımların kayıtlara girmemesi nedeniyle gerçek rakamı tam olarak ortaya çıkaramıyoruz.' dedi.

- En çok mülteciyi Suriye, Afganistan ve Somali gönderiyor

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Muhittin Ataman da bir araştırmaya göre, dünyada en fazla mülteci gönderen ülkelerin sırasıyla Suriye, Afganistan ve Somali, en fazla mülteci kabul eden ülkelerin ise Türkiye, Pakistan ve Lübnan olduğu bilgisini verdi.

Ataman, mülteci gönderen ve kabul eden ilk 10 ülke arasında hiçbir Avrupa ülkesi bulunmadığına işaret etti.

Gazeteci Nasuhi Güngör de 'Suriye'den gelen kardeşlerimizin büyük bölümüne dilenci veya potansiyel suçlu gözüyle bakılıyor. Bu düşüncedeki insanlara gönül coğrafyamızda yaşayan kardeşlerimizden Allah katında sorumlu olduğumuzu anlatmamız gerekiyor.' dedi.

Bakmadan Geçme