Kamu mühendisinden afet risk yönetimine ilişkin 3 kaynak eser

Afet risk yönetimine ilişkin 3 kaynak ve rehber niteliğinde esere imza atan, dağcı ve afet risk uzmanı da olan inşaat yüksek mühendisi Dr. İrfan Aksu, 'En büyük afet insanın afeti tanımaması ile başlar' mesajı veriyor.

Afet risk uzmanı ve inşaat yüksek mühendisi Dr. İrfan Aksu, afet risk yönetimine ilişkin 3 kaynak ve rehber niteliğinde esere imza attı. Kutlu Yayınevi etiketli kitaplar şunlar: 1. Bütünleşik Afet Yönetiminde Çok Paydaşlı Dijital Afet Yönetişimi, 2. Beyaz Felaket Çığ işe siyah Felaket Büyük Kütle Hareketlerinin Ulaşım Sektörü üstündeki etkisi, 3. Doğa Kaynaklı Afetlere Karşı Yayılmış Dirençli Kent Modeli & Çok Paydaşlı Dirençli Kent Afet Yönetişimi.

Dağcı, arama kurtarmacı ve yol yapım ve onarım uzmanı da olan Dr. Aksu, 3 eserinde “En büyük afet insanın afeti tanımaması ile başlar. Bu işin çözümü: küresel olarak Dünya Risk Planı (DRP) ve Zarar Azaltma Planı yapmamız lazım, bir eylem programının riskleri ve maliyetleri olsa bile, rahata dayalı bir eylemsizliğin uzun vadede riskleri ve maliyetlerinden daha ucuza mal olur..." uyarısında bulunuyor.

Eserlerde, insanların afetleri tanımamasının en büyük afet olduğu ve çözüm olarak küresel ölçekte Dünya Risk Planı ve Zarar Azaltma Planı oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. Aksu, iklim krizine bağlı dinamiklerin çevresel, sosyal, ekonomik ve politik alanlarda büyük değişimlere yol açtığını belirtiyor.

Dr. Aksu imzalı eserlerde; artan sıcaklıklar, deniz seviyesinin yükselmesi, ekstrem hava olayları ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi çevresel dinamiklerin yanı sıra göç, sağlık sorunları, gıda güvenliği gibi sosyal dinamikler de inceleniyor. Ayrıca ekonomik, politik ve teknolojik dinamiklerin iklim krizine etkileri ve çözüm yolları da ele alınıyor. Dirençli kentlerin önemi vurgulanarak, altyapı ve planlama, toplumsal katılım, ekonomik dayanıklılık, çevresel sürdürülebilirlik, yönetişim ve politika gibi temel bileşenler üzerinde duruluyor. Bu bileşenlerin stratejik bir şekilde ele alınmasıyla dirençli kentlerin oluşturulabileceği işaret ediliyor.

Dr. İrfan Aksu, afet risk yönetimine ilişkin şunları kaydediyor:


Küresel çapta iklim krizine bağlı gelişen dinamikler, çeşitli alanlarda büyük değişimlere ve etkileyici dönüşümlere yol açmaktadır. Bu dinamikler, çevresel, sosyal, ekonomik ve politik düzeylerde kendini göstermektedir. İşte bu bağlamda önemli bazı dinamikler:
Çevresel Dinamikler
1. Artan Sıcaklıklar:
Küresel ortalama sıcaklıklar yükseliyor. Bu, buzulların erimesine, deniz seviyelerinin yükselmesine ve sıcak hava dalgalarının daha sık ve yoğun hale gelmesine yol açıyor.
2. Deniz Seviyesi Yükselmesi:
Buzulların erimesi ve termal genleşme nedeniyle deniz seviyeleri yükseliyor. Bu durum, kıyı bölgelerinde sel riskini artırıyor ve bazı ada ülkelerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor.
3. Ekstrem Hava Olayları:
İklim değişikliği, kasırgalar, tayfunlar, orman yangınları, kuraklıklar ve aşırı yağışlar gibi ekstrem hava olaylarının sıklığını ve şiddetini artırıyor.
4. Biyolojik Çeşitlilik Kaybı:
İklim değişikliği, habitat kaybına ve ekosistemlerin bozulmasına neden olarak biyolojik çeşitliliği tehdit ediyor. Birçok tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Sosyal Dinamikler
1. Göç ve Yerinden Olma:
İklim değişikliği nedeniyle yaşanabilir alanların daralması ve tarım yapılabilir toprakların azalması, milyonlarca insanı göçe zorlayabilir. Bu durum, iklim mültecileri kavramını ortaya çıkarmıştır.
2. Sağlık Sorunları:
Artan sıcaklıklar ve ekstrem hava olayları, çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Sıcak çarpması, su kaynaklı hastalıklar ve hava kirliliğine bağlı solunum yolu hastalıkları artabilir.
3. Gıda Güvenliği:
İklim değişikliği, tarım verimliliğini düşürerek gıda güvenliğini tehdit ediyor. Kuraklık ve aşırı hava koşulları, mahsul kayıplarına ve gıda fiyatlarının artmasına neden olabilir.
Ekonomik Dinamikler
1. Tarım ve Balıkçılık:
İklim değişikliği, tarım ve balıkçılık sektörlerinde büyük değişikliklere yol açabilir. Kuraklık, sel ve değişen hava koşulları, tarımsal üretimi ve balıkçılık verimliliğini olumsuz etkileyebilir.
2. Enerji Tüketimi:
İklim değişikliği, enerji talebini ve tüketimini etkileyebilir. Soğutma ve ısıtma ihtiyaçları artabilir, bu da enerji üretimi ve tüketiminde değişikliklere yol açabilir.
3. Sigorta ve Finans:
Ekstrem hava olaylarının artışı, sigorta sektörünü zorlayabilir. Doğa Kaynaklı afetlerin maliyetleri arttıkça, sigorta primleri yükselebilir ve bazı riskler sigortalanamaz hale gelebilir.
Politik Dinamikler
1. Uluslararası İşbirliği:
İklim değişikliği, küresel işbirliği gerektiren bir sorundur. Paris Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalar, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli adımlar olarak görülmektedir.
2. İklim Politikaları:
Ülkeler, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve yenilenebilir enerjiye geçiş yapmak için iklim politikaları geliştiriyor. Karbon vergileri, yenilenebilir enerji teşvikleri ve enerji verimliliği programları bu politikalardan bazılarıdır.
3. Adalet ve Eşitlik:
İklim değişikliği, eşitsizlikleri daha da derinleştirebilir. En az sorumlu olan yoksul ve savunmasız topluluklar, iklim değişikliğinin etkilerinden en fazla zarar görenler arasında yer almaktadır. Bu durum, iklim adaleti konusunu gündeme getirmektedir.


Teknolojik Dinamikler
1. Yenilenebilir Enerji:
Güneş, rüzgar, hidroelektrik ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artıyor. Bu, fosil yakıtların yerini alarak sera gazı emisyonlarını azaltmada önemli bir rol oynayabilir.
2. Karbon Yakalama ve Depolama (CCS):
Karbon yakalama ve depolama teknolojileri, atmosfere salınan karbon dioksiti yakalayarak depolamayı amaçlamaktadır. Bu, karbon emisyonlarını azaltmada önemli bir teknoloji olarak görülmektedir.
3. Enerji Verimliliği:
Enerji verimliliği teknolojileri, enerji tüketimini azaltmak için önemli bir yol sunar. Daha verimli binalar, araçlar ve endüstriyel süreçler, enerji tasarrufunu ve emisyon azaltımını sağlar.
Sonuç
İklim krizi, çok boyutlu ve karmaşık bir sorundur. Çevresel, sosyal, ekonomik, politik ve teknolojik dinamikler, iklim krizinin etkilerini ve çözüm yollarını şekillendirmektedir. Bu dinamikler, küresel işbirliği, inovasyon ve sürdürülebilir politikalar gerektiren bir dönüşüm sürecini zorunlu kılmaktadır.


Tanım ve Önemi: Dirençli kentler, Doğa Kaynaklı afetlere, iklim değişikliğine, ekonomik krizlere ve diğer şoklara karşı dayanıklı ve hızlı toparlanabilen şehirlerdir. Bu kentler, krizlere hazırlıklı olma, kriz anında etkili müdahale yapabilme ve kriz sonrası hızlı iyileşme kapasitesine sahip olmalıdır.
Temel Bileşenler:
1. Altyapı ve Planlama:
Güçlü ve sürdürülebilir altyapı sistemleri: Enerji, su, ulaşım ve iletişim altyapılarının dayanıklılığı artırılmalıdır.
Doğru şehir planlaması ve arazi kullanımı: Riskli bölgelerde yapılaşma sınırlandırılmalı, yeşil alanlar artırılmalıdır.
o İklim dostu binalar ve ulaşım sistemleri: Enerji verimli binalar, yenilenebilir enerji kaynakları ve sürdürülebilir ulaşım çözümleri teşvik edilmelidir.
2. Toplumsal Katılım:
o Toplumun tüm kesimlerinin karar alma süreçlerine dahil edilmesi: Katılımcı yönetim ve şeffaflık önemlidir.
o Topluluk temelli afet hazırlıkları: Mahalle düzeyinde eğitimler ve tatbikatlarla halkın bilinç düzeyi artırılmalıdır.
3. Ekonomik Dayanıklılık:
o Çeşitlendirilmiş ekonomi: Tek bir sektöre bağımlılığı azaltarak ekonomik şoklara karşı direnç artırılmalıdır.
Küçük işletmelere destek: Yerel ekonominin can damarı olan küçük işletmelerin krizlere karşı korunması gereklidir.
4. Çevresel Sürdürülebilirlik:
Doğa Kaynaklı kaynakların korunması: Su, hava ve toprak kalitesinin korunması sağlanmalıdır.
Biyoçeşitliliğin artırılması: Yeşil alanlar, parklar ve Doğa Kaynaklı yaşam koridorları oluşturulmalıdır.
5. Yönetişim ve Politika:
Güçlü yönetim ve koordinasyon: Kriz yönetimi ve afet müdahale ekiplerinin etkin koordinasyonu sağlanmalıdır.
Uzun vadeli stratejik planlama: Gelecek senaryolarına göre hazırlanmış kapsamlı planlar oluşturulmalıdır.


Dirençli Kentler İçin Stratejiler:
1. Risk Analizi ve Haritalandırma:
Şehirlerin risk profilleri çıkarılmalı, tehlike haritaları oluşturulmalıdır.
2. Erken Uyarı Sistemleri:
Teknolojik erken uyarı sistemleri kurulmalı ve sürekli güncellenmelidir.
3. Afet Sonrası İyileşme ve Yeniden Yapılanma:
Kriz sonrası hızlı toparlanmayı sağlayacak planlar ve kaynaklar hazır olmalıdır.
4. Eğitim ve Bilinçlendirme:
Halkın afetlere karşı bilinç düzeyini artıracak sürekli eğitim programları düzenlenmelidir.
Dirençli kentler, sadece kriz anında hayatta kalmakla kalmayıp, aynı zamanda krizlerden güçlenerek çıkmayı hedefleyen, sürekli gelişen ve uyum sağlayan yaşam alanlarıdır. Bu bağlamda, tüm paydaşların iş birliği ve katılımı ile sürdürülebilir ve dayanıklı kentler oluşturulabilir.

memur5.com
Yorumlar 2
Ahmet 09 Temmuz 2024 18:59

İrfan beyin tecrübelerini paylaştığı eserler

Ferhat Birkan 07 Haziran 2024 01:35

Sayın İrfan Bey'in, uzun zaman boyunca yaptığı araştırmalar sonucunda, yoğun emek vererek hazırladığı bu eserlerin çok faydalı olacağına inanıyorum. Emekleri için teşekkür ederim.

Bakmadan Geçme