Kanserle büyüdüler, sevgiyle iyileştiriyorlar
- Kanserle mücadele eden ebeveynlerinden birini kaybetme endişesiyle büyüyen psikolog, akademisyen, sanatçılardan oluşan bir grup, kendileriyle aynı kaderi yaşayan küçük yüreklere destek olmak için 'sanat terapisi' başlattı - Kanserle Savaşan Ailelerin Öğrenim Gören Çocuklarına Destek Derneği Sekreteri Akman: - 'Annemi kaybetmek istemediğimi ve geceleri ağladığımı hatırlıyorum. Biz burada aynı korkuyu, endişeyi, üzüntüyü yaşayan çocukları sanatla iyileştirmek istiyoruz' - Kanser hastası Çağlayan: - 'Oğullarım özellikle saçlarım döküldüğünde hırçınlık yapıyorlardı, beni peruksuz görmek bile istemiyorlardı. Buraya gelmek beni de çocuklarımı da motive ediyor'
İZMİR (AA) - EFSUN YILMAZ - Ebeveynlerinden biri kanserle mücadele ederken ilk kez kaybetme korkusuyla yüzleşen küçük yüreklere, aynı acılarla büyümek zorunda kalan bir grup psikolog, akademisyen ve sanatçı sahip çıkarak 'sanat terapisi' başlattı.
İzmir'de 'Kanserle Savaşan Ailelerin Öğrenim Gören Çocuklarına Destek Derneği' (KANSADER) çatısı altında bir araya gelen grup, 'Mutlu çocuk mutlu aile' sloganıyla yola çıkarak anne veya babalarını yitirmekten korkan ya da ölüm acısı yaşayan çocukları müzik, resim ve dansla iyileştirmeye çalışıyor.
KANSADER Genel Sekreteri, Psikolojik Danışman ve Sanat Terapisti Emrah Akman, Güzelyalı semtindeki merkezlerinde AA muhabirine yaptığı açıklamada iç hastalıkları ve tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Canfeza Sezgin'in çabalarıyla başlayan hareketin öğretmen, sanatçı, psikolog ve akademisyenlerin katılımıyla yaygınlaştığını söyledi.
Kanser olgusuyla çok erken karşılaşan çocukların, çok çabuk büyümek zorunda kaldığını ifade eden Akman, şöyle konuştu:
'Kanser demek ölümle mücadele demek. Ben kanserle tanıştığımda 8 yaşındaydım ve annem meme kanseriydi. Annemi kaybetmek istemediğimi ve geceleri ağladığımı hatırlıyorum. Biz burada sanat terapisiyle aynı korkuyu, endişeyi, üzüntüyü yaşayan çocukları sanatla iyileştirmek istiyoruz. Aslında birçok sanat dalını kullanabiliyoruz. Özellikle 7-14 yaş arası çocuklar, kanser nedeniyle erken büyümek zorunda kalıyor. Biz de onlara destek vermeyi hedefliyoruz.'
- 'İçe kapanıyorlar'
Çok sevdiği birinin hastalandığını gören çocukların, içine kapandığını ve kendini ifade edemediğini dile getiren Akman, terapi alan çocuklar duygularını daha rahat ifade edebildiği için yaşamlarına kaldığı yerden devam edebildiğini dile getirdi.
Çocukluk döneminde yaşanan büyük sıkıntıların yetişkinlik döneminde bazı psikolojik sorunlara da yol açabildiğini hatırlatan Akman, 'Bu çocuklara daha duyarlı yaklaşmak onları yalnız bırakmamak gerekiyor. Kanserin herkesin başına gelebileceğini de unutmadan hareket ediyoruz.' diye konuştu.
Akman, sanat terapisi alan çocukların anne veya babalarının kanser olduğu konusunda bilgilendirildiğini, bu hastalığın çocukları birbirine yakınlaştırdığını dile getirdi.
- Kanser hastası da memnun
Çocuklarıyla KANSADER'e giden Hülya Çağlayan, vücudunun birçok yerine yayılan hastalıkla savaşırken çocuklarının da zor günler geçirdiğini anlattı.
Annesini kaybetmekten korkan büyük oğlunun duvarları yumrukladığını, iki küçük oğlunun da hırçınlaştığını aktaran Çağlayan, şunları anlattı:
'Çocuklar özellikle saçlarım döküldüğünde hırçınlık yapıyorlardı, beni peruksuz görmek bile istemiyorlardı. Biz ölmekten korkuyoruz ama onlar annelerini kaybetmekten korkuyorlar. Buraya gelmek beni de çocuklarımı da motive ediyor. Çocuklarım artık daha iyi ve mutlular.'
- 'Yetişkinlerden sakladığı bir şey var'
Annesi ileri evre kanser hastası olan 8 yaşındaki Efe Y. de sanat terapisi gören çocuklar arasında bulunuyor.
Psikolog ve sanatçılar eşliğinde darbuka çalmayı, resim yapmayı öğrenen Efe, hayatta kendisini 'mutlu' ve 'mutsuz' eden olayları da şöyle anlattı:
'Benim annem muhasebeciydi ama işinden ayrıldı. Beni çok üzen bir şey var aslında ama herkesten saklıyorum. O da annemin ikide bir hasta olması, saçlarının dökülmesi. Beni mutlu eden bir şey yok aslında. Buraya gelince mutlu oluyorum bir tek. Bahçede oynamak, resim yapmak mutlu ediyor beni. Resim yaparken harita çiziyorum, o da güzel. En büyük hayalim 18 yaşına gelmek. O zaman araba kullanacağım. Her şeyin güzel olacağına inanıyorum, annemin iyileşeceğine de. En çok zaten annemin iyileşmesini istiyorum. Bir de okuldaki arkadaşlarım benimle oynamıyorlar, onlarla oynamak da güzel olurdu.'