Millî Eğitim Bakanlığı'nın çözmesi gereken beş kritik sorun

Yeni Şafak yazarı Ahmet Ünlü'nün Milli Eğitim Bakanlığı'nın çözmesi gereken kritik sorunlara yer verdiği yazısının ilgili bölümlerine yer veriyoruz.

Öğretmenlerin yaşadığı sorunları içeren “Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Süreci Tespitler ve Bir Model Önerisi” başlıklı bir rapor 2019 yılında MEB'e sunulmuştu. Bu raporda yer alan ve MEB'in yıllardır bir türlü çözemediği önemli sorunlara başlıklar halinde aşağıda yer verilmiştir.

1- Öğretmen dağılımındaki dengesizlik

“Norm kadro verilerine göre en az 100 bin öğretmen ihtiyacının olduğu Millî Eğitim Sistemi'nde aynı anda 50 bine yakın norm fazlası öğretmen ve 80 binden fazla ücretli öğretmen görev yapmaktadır.”

Benzer eleştirileri Sayıştay Raporlarında da görüyoruz. Sayıştay Raporu'ndan çarpıcı bir örnek vermek gerekirse; Ankara'nın Çankaya ilçesinin norm kadrosu 6.822 iken öğretmen mevcudu 8.105'tir. İlçe genelinde öğretmen ihtiyacı 325, öğretmen fazlası ise 1.608'dir. Sayıştay Raporu'nda ayrıca şu ifadelere yer verilmiştir; “Bakanlığın ‘Resmi Eğitim Kurumlarında Görev Yapan Öğretmenlerin Mevcut İhtiyaç ve Norm Durumu'na ilişkin veriler incelendiğinde, il ve ilçeler bazında öğretmen ihtiyacı ile öğretmen fazlası sayılarının birçok bölgede yüksek olduğu görülmektedir.

Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki ihtiyaç ve fazlaya ilişkin veriler aşağıdaki tabloda gösterilmiş olup, söz konusu illerde öğretmen ihtiyacı 107.109 iken, aynı zamanda 29.626 adet öğretmen fazlası bulunmaktadır. Türkiye genelinde ise 153.640 adet öğretmene ihtiyaç varken, aynı zamanda 41.654 öğretmen norm fazlası durumundadır. İhtiyaç duyulan sayının yüksekliği karşısında aynı zamanda ihtiyaç fazlası olması, kısmen öğretmenlere alanları dışında istekleri olmadan ders görevi verilememesinden kaynaklanıyor ise de, bu dengesizliğin en önemli nedeninin sağlıklı bir planlama yapılmaması ve özellikle bazı merkezlerde çeşitli saiklerle ihtiyacın çok üzerinde öğretmen görevlendirilmesi olduğu açıktır. Örneğin Ankara'da norm kadro 53.036 iken mevcut öğretmen sayısı 53.606'dır. Bir başka deyişle mevcut öğretmen sayısı ihtiyaç duyulan sayının üzerindedir. Ancak buna rağmen 5.169 öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır.”

Sayıştay raporunda belirtilen öğretmen dağılımındaki sorunlar hala devam ediyor. Öğrenci-öğretmen dengesi merkeze alınarak bu soruna çözüm bulunması gerekmektedir. Acı reçete içeren bu soruna çare bulmak için bedel ödenmesi ve birilerinin kötü adam olması gerekiyor. Asker ve emniyet personelinde de zorunlu yer değiştirme olmasına rağmen bu personel grubunda norm kadro fazlası sorunu yaşanmamaktadır.

2- Eğitim ve öğretim devam ederken yer değiştirme yapılması

“Öğretmen istihdamı ve insan kaynakları politikalarında görülen problemlerin yanında her yıl tekrarlanan öğretmen atama ve yer değiştirme iş ve işlemlerinde de eğitim ve öğretim faaliyetlerini sekteye uğratacak düzeyde tasarım eksiklikleri mevcuttur. Eğitim öğretim devam ederken öğretmenlerin ilk ataması yapılabilmekte, yer değişiklikleri gerçekleştirilmektedir. Eğitim öğretimi aksatacak şekilde öğretmen atama ve yer değiştirme işlemlerinin yapılmaması, okulların tatilde olduğu Temmuz ve Ağustos aylarında bu sürecin başlayıp tamamlanması önerilmektedir. Öğretmenlerin ilk atamaları; il içi, iller arası ve özür durumuna bağlı yer değiştirme işlemleri tamamlandıktan sonra Eylül ayının ilk iki haftasında yapılmalı ve atama işlemleri okulların açıldığı gün öğretmenlerin göreve başlayacakları şekilde planlanarak ve kararlılıkla pratiğe aktarılmalıdır. Günümüzün bilgi teknolojileri sayesinde tüm bu süreçlerin hızlı ve güvenilir bir şekilde yürütülmesi imkân dâhilindedir.”

Belki de en basit çözülmesi gereken bu konunun niçin çözülemediğinin masaya yatırılması gerekmektedir. Eğitimle hiç alakası olmayan sıradan insanların dahi bilebileceği bu tür bir sorunun niçin çözülmediğinin de üzerinde durulması gerekiyor. Acaba sorun sistemsel mi yoksa bireylerden mi kaynaklı?

Raporda Millî Eğitim Bakanlığı'nın normal zamanlarda bir yılda ortalama 8 bin öğretmenin emekliliğini, 40 bin öğretmenin ilk atamasını ve 100 bine yakın öğretmenin de yer değişikliğini gerçekleştirdiğinden bahsedilerek öğrencilerin ve eğitim öğretim faaliyetlerinin olumsuz etkilenmeyeceği en uygun öğretmen atama ve yer değiştirme takvimi önerilmektedir.

Önerilen bu takvimde okulların kapanmasıyla birlikte Temmuz ayında başlayacak yer değiştirmeler Ağustos ayının son haftasında bitecektir. Öğretmenlerin ilk atamaları da mülakatsız bir şekilde Eylül ayının bir ve ikinci haftasında yapılıp okullar açılmadan önce öğretmenlerin görevlerine başlamaları sağlanabilecektir. Eylül ayının bir ve ikinci haftasında öğretmenlerin ilk atamasının yapılması için ÖSYM'nin KPSS Öğretmenlik Genel Yetenek-Genel Kültür, Eğitim Bilimleri ile ÖABT sınav sonuçlarını en geç Ağustos ayının ilk haftasında ilan ederek Millî Eğitim Bakanlığı ile paylaşması gerekmektedir.

3- Yıl ortasında eğitim devam ederken öğretmen ataması

Yine raporda şu ifadelere yer verilmiştir; 2019 yılının Şubat ayında atamaları tamamlanan 20 bin sözleşmeli öğretmen için ilan edilen ilk atama takvimine göre atama işlemleri Kasım 2018'de başlayıp Şubat 2019'da sona ermiştir. Yaklaşık üç ay süren maratonun sonunda yeni atanan öğretmenler okulların ikinci döneminde ve eğitim öğretim sürerken ancak öğrencileriyle buluşabilmişlerdir. Mülakat/sözlü sınav uygulaması, atanacak öğretmen adaylarına yaşattığı olumsuzluklar yanında eğitim sisteminin işleyişini de bozmaya başlamıştır. Hâlbuki yılda ortalama 40 bin öğretmenin ilk atamasını yapan Millî Eğitim Bakanlığı, iyi tasarlanmış bir atama sürecini ortalama iki haftada tamamlayabilecek kapasiteye ve birikime sahiptir.

4- Dezavantajlı bölgelerde kalmayı teşvik edici yöntemler getirilmemesi

Bölgeler arasında gelişmişlik farkının yüksek olduğu Türkiye gibi ülkelerin dezavantajlı ve elverişsiz koşulların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan kamu personeline yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması ve rasyonel atama ve yer değiştirme sistemlerinin kurulması beklenmektedir. Bu konuda Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenler için teşvik edici yöntemler yerine zorlayıcı ve mecbur kılıcı yaklaşımları ısrarla tercih etmeye devam etmektedir. Sayıları 80 bini aşan sözleşmeli öğretmenler bunun dokunaklı ve acı bir delilidir.

Bu sorunun çözümü için Türk Silahlı Kuvvetleri personeline, yükseköğretim kurumlarındaki akademisyenlere ve polislere sağlanan mali imkânlar ile kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan Sağlık Hizmetleri Sınıfı ve Teknik Hizmetler Sınıfı için öngörülen ilave tazminat uygulamasının aynısının öğretmenlere de tanınması gerekmektedir.

Sözleşmeli veya kadrolu öğretmenlerin ilk atamalarının neredeyse %90'ının ülkenin dezavantajlı bölgelerine yapılması, deneyimli öğretmenlerin büyükşehirlerde ve gelişmiş yerlerde yoğunlaşmasına sebebiyet vermekte; bu durum okullar arasında başarı farkına dönüşecek şekilde mesleki tecrübe ve bilgi birikiminin eğitim kurumları arasındaki dengeli ve adil dağılımına olumsuz etki etmektedir. Gelişmişlik seviyesi düşük olan yerleşim yerlerinde tecrübeli öğretmenlerin çalışmasına yönelik teşviklerin sunulması, sosyal adaletin, fırsat ve imkân eşitliğinin bir gereğidir. Aksi takdirde Millî Eğitim Sistemi, bölgeler ve okullar arası başarı farklılığını gidermede başarısız olacağı gibi toplumsal eşitsizliği okullar eliyle tekrar tekrar üretmiş olacaktır.

5- Öğretmen alımındaki sözlü/mülakat sınavı masaya yatırılmaması

Raporda mülakat/sözlü sınav uygulamasının kaldırılması önerilmektedir. Raporda bu konuyla ilgili şu ifadelere yer verilmiştir; “Mülakat/sözlü sınav uygulaması, atanacak öğretmen adaylarına yaşattığı olumsuzluklar yanında atama ve yer değiştirme sürecinin işleyişini de bozmaktadır. Yeni atanan öğretmenler mülakat adı altında yaklaşık üç ay süren bir sürecin sonunda, ancak eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde ve eğitim öğretim sürerken öğrencileriyle buluşabilmektedirler. Hâlbuki yılda ortalama 40 bin öğretmenin ilk atamasını yapan Millî Eğitim Bakanlığı, iyi tasarlanmış bir atama sürecini ortalama iki haftada tamamlayabilecek kapasite ve birikime sahiptir. Bu itibarla amaca hizmet etmediği gibi bir taraftan sosyal maliyet üreten diğer taraftan eğitimi olumsuz etkileyecek şekilde atama ve yer değiştirme sürecini sekteye uğratan mülakatla öğretmen atama uygulamasına son verilmelidir.”

Öğretmen alımındaki sözlü sınav uygulamasının kaldırılması teklifi oldukça önemlidir. Sözlü sınav uygulamasının şu anki durumu oldukça sıkıntılıdır ve öğretmenlik gibi ulvi bir mesleğe girişte etik dışı yollara tevessül edilmesine zemin oluşturulmaktadır. Bu nedenle bu konunun bütün boyutlarıyla acilen masaya yatırılması gerekmektedir.

memur5.com

Bakmadan Geçme