Obama'nın Riyad'la yeniden güven arayışı
Suudi Arabistan'da KİK zirvesinde aynı masaya oturan ABD ile Suudi yönetimi arasındaki İran kaynaklı güven sorununun tek bir zirve ile çözülemeyecek kadar derin olduğu belirtiliyor.
WASHINGTON (AA) - Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesinde aynı masaya oturan ABD ile Suudi yönetimi arasındaki İran kaynaklı güven sorununun tek bir zirve ile çözülemeyecek kadar derin olduğu ifade ediliyor.
ABD Başkanı Barack Obama ile KİK üyesi ülkelerin liderlerini bir araya getiren zirve, özellikle Suud-Amerikan ilişkilerinde gerilimin arttığı bir döneme denk gelmesiyle ayrı bir önem taşıyor.
Başkanlığı süresi içinde daha önce 3 kez Suudi Arabistan'a giden Obama'nın 4. ziyaretinin, şimdiye kadarki en zor ziyaret olduğu yorumları yapılıyor.
Geçen yıl temmuz ayında P5+1 ülkeleriyle İran arasında imzalanan nükleer anlaşmadan bu yana Washington'a güvensizlik duyan Riyad yönetiminin tansiyonu, 11 Eylül saldırılarından Suudi Arabistan'ın hukuken sorumlu tutulabilmesine kapı aralayan bir yasa tasarısının ABD Kongresinde gündeme gelmesiyle yükseldi.
Obama yönetimi, söz konusu tasarının bu haliyle Oval Ofis'e gelmesi halinde veto edileceğini açıkladı. Bu açıklamanın Suud yönetiminde nasıl bir karşılık bulacağını önümüzdeki günler gösterecek.
Kral Selman'la en uzun görüşme
Amerikan medyasında geniş yer bulan Obama'nın Suudi Arabistan ziyareti, zirvenin iki ülke arasındaki derinleşen sorunlara çözüm imkanı sunup sunmayacağı çerçevesinde ele alınıyor. Diplomatik kaynaklar, Obama'nın dün Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile yaptığı 2 saatlik görüşmenin ise şimdiye kadarki en uzun görüşme olduğunu belirtti.
Görüşmede, Suudi Arabistan'ın bölgesel rakibi İran'la ABD arasında nükleer anlaşmayla başlayan 'yumuşama' sürecinin masada fazlasıyla yer aldığı kaydediliyor. İran'la bölgesel anlamda ciddi bir rekabete giren Suud yönetiminin, Tahran'ın hem Suriye'de hem de Yemen'de etkin olmasından rahatsız olduğu da bilinen bir durum.
Konuyla ilgili AA muhabirine verdiği mülakatta Woodrow Wilson Ortadoğu Programı kıdemli uzmanı David Ottaway, ABD ile Suudi Arabistan arasındaki sorunların bir anda çözülemeyeceğini, ancak iki ülke arasında önemli işbirliği alanlarının olduğunu da unutmamak gerektiğini vurguladı.
Kongredeki yasa tasarısı yeni kriz alanı
ABD Kongresinde kısa bir süre önce Adalet Komitesinde kabul edilen 'Terör Sponsorlarına Karşı Adalet' yasa tasarısının iki ülke arasındaki en yeni kriz olduğuna dikkat çeken Ottaway, 'Obama'nın bunu imzalaması mümkün değil.' dedi.
Bu tür bir yasanın çıkması halinde dünyanın dört bir yanındaki Amerikalı diplomatların görevlerini yapamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını söyleyen Ottaway, 'Böyle bir yasa dönüp ABD'yi vurur.' şeklinde konuştu.
ABD ile Suudi Arabistan arasında Suriye, İran ve Yemen kaynaklı önemli ayrışmalar olduğuna dikkat çeken Ottaway, 'Özellikle İran konusundaki fikir ayrılığı önemli, çünkü Suudi Arabistan İran'ı bölgesel rakibi ve hatta düşmanı olarak görüyor.' ifadelerini kullandı.
Obama ile KİK liderleri arasındaki görüşmelerden somut bir netice beklemediğini ifade eden Ottaway, İran'a karşı ortak füze savunma sistemi gibi savunma ağırlıklı konularda açıklamalar yapılacağını ve en somut sonucun bu çerçevede olabileceğini belirtti.
ABD'de yeni yönetimin öncelikleri ve Suudi Arabistan'ın yeri
Konuyla ilgili değerlendirmesinde Brookings Enstitüsü Ortadoğu Politikası Merkezi kıdemli uzmanı Shadi Hamid de, ABD'nin bölgede 'geleneksel olarak oynadığı rolü' büyük ölçüde bıraktığını ve bunun Suud-Amerikan ilişkilerini ciddi ölçüde etkilediğini belirtti.
'Obama yönetiminin ilkelerinden biri de, kendi boşalttığı alana bölgesel güçlerin kendi sorumluluklarını alarak girmesiydi; ancak teoride iyi gözüken bu yaklaşımın pratikte oldukça sorunlu olabildiği görüldü.' şeklinde konuşan Hamid, Riyad yönetiminin özellikle yeni kral Selman ile bölgesel anlamda yeni açılımlar yapma gayretine girdiğini vurguladı.
Riyad yönetiminin bölgede İran'a açılmış alanlar gördüğünü ve bundan dolayı belli ölçüde agresif davranmaya çalıştığını anlatan Hamid, 'Suudi Arabistan, ABD'nin bölgede oynadığı geleneksel rolü oynamaya istekli olmadığı sürece daha agresif davranacaktır.' ifadelerini kullandı.
İki ülke arasında İran'ın dışında Suriye konusunda da ciddi fikir ayrılıkları olduğuna işaret eden Hamid, bunların mevcut Obama yönetimiyle aşılamayacak sorunlar olarak görüldüğünü ve artık yeni başkanın beklendiğini dile getirdi.
Suudi Arabistan'la ikili ilişkilerin nasıl yeniden düzenleneceği sorusunun, yeni yönetimin önündeki temel önceliklerden biri olacağını kaydeden Hamid, 'İlişkilerin derin, stratejik ve uzun vadeli vizyona sahip olduğu döneme geri dönmek artık çok zor. bence bunu Arap Baharı imkansız kılıyor.' dedi.
'Suudi Arabistan ile ABD boşanmış değil'
Bu yapısal ayrışmalara karşın Suudi Arabistan'ın son yıllarda ABD'den 100 milyar dolara yakın silah satın aldığı ve iki ülke arasında başta terörle mücadele olmak üzere birçok alanda kurumsal işbirliği olduğu da not edilmeli.
Obama'nın uzun yıllar dış politika danışmanlığını yapan Bruce Reidel, Washington Post gazetesindeki bir makalede, 'Suudi Arabistan ile ABD boşanmış değil; bu iki ülkenin hala birbirine ihtiyacı var.' ifadelerini kullandı.
Tüm bu ortaklıklar ve ayrışmaların ışığında koltuğunu 2017 yılı başında yeni başkana devredecek olan Obama, halefine, bir yanda İran'la nükleer anlaşma, öte yanda Suudi Arabistan'la bozulan ilişkilerden kaynaklanan zorlu bir miras bırakmış olacak.