Sadık Albayrak: Bunu sindiremiyorlar

Albayrak, geçmişte 'hırpani' dedikleri Anadolu'dan gelen insanların çocuklarının bir yerlere gelmesinin birilerinin sindiremediği söyledi

Gazeteci-yazar Sadık Albayrak, 'Zengin nite hasılatının zekatını veriyorsa, ego de bilgimin zekatı adına dağ bayır yazıyorum' dedi.

Albayrak, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İletişim Fakültesi Mustafa Güneşdoğdu Kampüsü'nde öğrencilerle 'Kültür Tarihimizde Matbuat' adlı musahabe yaptı.

BASINA GEÇMİŞTE 'MATBUAT' DENİLİRDİ

Geleceğin iletişimci, gazeteci ve yazarlarıyla birlikte araya gelmekten devlet duyduğunu tabir fail Albayrak, demokrasilerde gazetecilerin üstlendiği misyonun önemine ayraç etti. Söyleşide gazetecilik mesleğine bilimsel niteliği olan ve ilmî yönden yaklaşmayacağını, Türkiye'nin geçmişinde yaşananları aktaracağını kail Albayrak, basının eskiden 'matbuat' niteleyerek adlandırıldığını söyledi.

'HIRPANİ' DEDİKLERİ İNSANLARIN BİR YERLERE GELMESİNİ SİNDİREMİYORLAR

Anadolu'dan İstanbul'a mevrut ve eskiden 'hırpani' diye küçümsenen şahısların evlatlarının çağ okuyup değme bölgede cümle sahibi bulunduğunu tamlayan Albayrak, 'Şimdi o ayrıntılar gazeteci, yazar, profesör, doktor, mühendis, mimar ve bilgili oldular. Bugünkü zorba sisteminde düzenin sindiremediği sizin analarınızın, babalarınızın Türkiye'ye bilgili olması ve onların yetiştirdiği evlatların çağ Türkiye'yi dalavere etmelerinden hasıldır' dedi.

BİZİM KÜLTÜR TARİHİMİZ EĞER TIP İSE İBN-İ SİNA'YA akıllıca GİDER, SOSYAL İSE İBN-İ HALDUN'A GİDER

Türkiye'nin geçmişinde 'reform' bahanesiyle tasfiyeler yapılarak şahısların geçmişinden koparılmaya çalışıldığını dile getiren Albayrak, şöyleki konuştu:

'Alman faşizminden kaçan adamlar darülfünun reformları adı altında gelmişler Türkiye'ye, Almanya'da yapamadıklarını kurmuşlar. Halbuki bizim ekin tarihimiz şayet tababet ise İbn-i Sina'ya akla yatkın gider, maşerî ise İbn-i Haldun'a gider. Fakat arada kesmişler bunu. Basında da bu hakeza olmuş. 'Meşrutiyet İstanbul'unda maşerî değiş ve kadın' niteleyerek birlikte betik inceledim. Öyle enteresan şeyler mevcut ki hanımlarla ilgili. İlk tayyare yapılırken çarşaflı hanımlar giderler 'biz tayyareci olacağız' diyorlar. Zannediyorlar ki peçenin altında, şalın altında avrat çuvala girmiş. Değil. Memleketten kaçarken o mütegallibe, o yazarlar, o gazeteciler, o enteller, danteller, çarşaflı kadınlar, o sakallı insanoğlu onlar bu ülke düşüncesince uğraş veriyorlardı. Onlar sizin babalarınız, dedeleriniz, ninelerimiz.'

BEN HAPSE GİRDİM, ÇIKTIM, KURTLU ÇORBA İÇTİM

Türkiye'de değme çağda değme bölgede kalp sahibi kişiye gerekseme duyulduğunu kaydeden Albayrak, nite gazeteci ve edip bulunduğunu da anlattı.

Gazeteciliğe başladığı çağda yazılarından çevre birlikte aşırı dava yaşadığını kail Albayrak, 'Ben Kuran-ı Kerim okuduğum düşüncesince almışım İstiklal Marşı'nın 1920 senesinde basılan Osmanlıcasını okumuşum. Bunlar irtica ananesi değil. Bunları bellemek insanoğlunun hakkıdır. Ben İmam Hatip, İslam Enstitüsü mezunuyum. Babam ulemadan. Zengin nite hasılatının zekatını veriyorsa, ego de bilgimin zekatı adına dağ bayır yazıyorum. Beni o fasıl memuriyetten attılar. Oldum gazeteci yazar. Yazar olunca mesele ne biliyor musunuz? Sana dağ bayır yazdırmazlar, engellemeye çalışırlar, kabahat unsuru bulurlar. Ben hapse girdim, çıktım, kurtlanmış çorba içtim. Niye? Devletin hesaplı maşerî nizamını dini esaslara şişirme haber gayesiyle yarar iletmek ve dağ bayır yazmak. Böyle kokuşuk birlikte çatışma vardı' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin o çağda değme bölgede arka bırakılmaya çalışıldığını doğacak devam eden Albayrak, o yıllarda hakeza toplantılar bile yapılamadığını belirterek, 'Türkiye'nin endüstri ve ekonomide arka kalmış bulunduğu kadar basın, muharrirlik ve gazetecilik sektöründe de arka kaldığını, matbuat sektörünü çağ bulunduğu kadar memleketi sömüren iri holdinglerin yönettiğini' dile getirdi.

Söyleşinin böylelikle Çarşamba İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meliha Nurdan Taşkıran, Albayrak' a teşekkürname vesikası ve çiçek sunma ederken, Albayrak, ise birtakımı kitaplarını İletişim Fakültesi kütüphanesine armağan etti.

Söyleşiye, Canik Belediye Başkanı Osman Genç, Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Kaynak: HABER7.COM

Bakmadan Geçme